Paylaş
Bu gelişmelerde bizim inisiyatifimizin ne kadar olduğunu açıkcası bilemiyorum ama bizim abarttığımız kadar büyük değil gibi gözüküyor.
Uzun zamandır yaşanan karmaşık gelişmelerin artık yönünü belirleyecek bir inisiyatif gerekiyordu, bence ABD’nin yeni bölge politikası netleştikçe bu yön de belirlenmeye başladı. Görünen o ki; ABD yine İsrail odaklı bölge politikalarına geri döndü ve buna bağlı gelişmeleri adım adım izleyeceğiz. Türkiye’nin İsrail’le barışmasının ilk açıklandığı yerin ABD Başkanlık Ofisi olması, bence asıl inisiyatifin kimde olduğunu tartışmasız biçimde ortaya koydu.
Türkiye’nin bölgedeki yeni politikayı iyi okuyup, ona göre adım atması gerekiyor. Bence İsrail’le barış yaparak Başbakan iyi okuduğunu gösterdi.
Kanaatim o ki; Suriye politikamızda da yakında ciddi tavizler vereceğiz ve her kesimin çıkarlarının korunacağı bir çözüm yolunu da kabul etmek zorunda kalacağız. Tabi ki içeride bu, İsrail’de olduğu gibi, zafer olarak yorumlanacak…
Öyle ya da böyle, Başbakanımızın da sevdiği deyimle; su yolunu bulacak…
Türkiye’nin yapması gereken de yolunu bulacak olan suyu iyi anlayıp, değerlendirip, ülke çıkarları için mümkün olduğunca kovasını doldurmak…
İşte İsrail ile yapılan barışın, Türkiye’nin çıkarları açısından, sanıldığından çok daha büyük imkanlar sunacağını düşünüyorum. Bu köşede defalerca K. Irak’taki enerji kaynakları için elimize büyük bir fırsat geldiğini, İsrail’le barış yapıp Doğu Akdeniz gazını da Türkiye’ye çekmek zorunda olduğumuzu söyledim. Bu sadece Türkiye için değil İsrail için de, Batı için de, dolayısıyla ABD çıkarları için de gereken bir formüldü. Sonunda yapılan barışla bunun yolu açıldı.
Ancak İsrail’le barışın aynı zamanda, Başbakanın bir süredir üzerinde durduğu K. Irak’taki enerji kaynaklarını kullanmanın da kapısını araladığını sanıyorum.
Bu konuda en büyük engelin ABD’nin direnişi olduğunu biliyoruz. ABD bu yöndeki Türkiye ve K. Irak çabalarını “Irak bölünür, İran’ın etkisine girer” diye engelliyor. Ancak son günlerde ABD’nin direncinin kırılmaya başladığını duymaya başladım. Bence İsrail barışıyla birlikte Türkiye, hazırlık yaptığı; K. Irak’taki doğalgaz ve petrol üretimini hem kullanıp hem pazara açmak, boru hattı kurmak gibi projelerini ABD’ye artık daha rahat kabul ettirebilir.
BÜYÜK OYUNDAKİ ROLÜMÜZ
Özetle; bölgemizdeki, bizi de derinden etkileyen küresel güç oyunu, bazen bizim istediğimiz gibi, bazen bize rağmen oynanmaya devam ediyor. Türkiye’yi yönetenlerin yapması gereken işin ise, bu kenarında yeraldıkları büyük oyunu görüp, halkın lehine olacak yerlerde oyuna girip, mümkün olduğunca pozisyonu iyi tutup bunu kullanmak olmalı. Kendimizi oyun yapıcı hatta tek oyun kurucu gibi görüp, oyunu tümüyle yönlendirebileceğimiz yanılgısına kapılmak tehlikeli olabilir, yani tümüyle oyun dışında kalabiliriz. Olan halka, çocuklarımıza olur...
Yolunu bulan o güçlü su, bazen durduğumuz yeri bize hatırlatıveriyor. Şimdi önemli olan ise bize hatırlatılan rolümüzü iyi değerlendirip, iyi kullanmakta.
Demem o ki; K. Irak ve Irak’ın diğer bölgelerindeki enerji kaynaklarını, halkın lehine uzun vadeli kullanmanın yolunu bulmalıyız. Bunu yaparken, ideolojik saplantılardan kaçıp, dar bir menfaat değil, tüm halkın çıkarları gözetilmeli.
Ancak halkın ve çocuklarımızın lehine yapılırsa,yapanlar tarihe geçebilir... Somut olarak söylersek; İsrail gazını, K. Irak gazını ve petrolünü Türkiye’nin ciddi pay alacağı, yararlanacağı biçimde dizayn edip, Batı’ya Türkiye’den açılacak bir organizasyonu kurmak zamanı geldi. Bunun için ABD’nin tavrı İsrail barışı ile birlikte yumuşayacaktır ama oyundaki diğer büyük oyuncular da unutulmamalı. Bu işten zarar göreceği kesin olan Rusya ve İran göz ardı edilmemeli. Büyük fırsat yaklaştı ama hala çok dikkatli olunmak zorunda...
Paylaş