Irak’a elektrik satışı ve Enerji Yasa Taslağı

ENERJİ Bakanlığı’nın geçen dönem TBMM’ye gönderdiği Enerji Yasa Tasarısı hakkında, özellikle piyasa ekonomisine aykırılığı için, eleştirilerimizi daha önce yazmıştık.

Geçen hafta da AB’nin ilerleme raporuyla bu yasa tasarısının nasıl çeliştiğini ortaya koymuş ve Bakanlık bürokratlarının bile bile, neden böyle bir tasarıyı sunduklarını anlamadığımızı söylemiştik.

Bu yazımız üzerine, hafta içinde, yasa tasarının aslında başka amaçlar için verildiği yolunda ciddi iddialar bize ulaştı. Bunları incelerken, hafta sonunda Bakanlığın geçen haftaki yazımız hakkında yaptığı açıklama elimize ulaştı. Bakanlığın bu açıklamasını aynen vereceğiz.

Ancak bu açıklama ile birlikte, iddialar hakkında da bazı özet bilgileri okuyucularla paylaşmanın doğru olacağına inandık.

Herşeyden önce KARTET (Karadeniz Toplan Elektrik Ticareti A.Ş.) şirketinin karıştığı ‘Irak’a elektrik satışı’ işi var. Bu şirketin ismi, yanlış hatırlamıyorsak, daha önce kamuoyuna da yansıyan başka ilginç ve büyük davalarda da karşımıza çıkmıştı...

Bu şirket 15 Eylül 2003 tarihinde Irak’a elektrik ihracına başlamış. Ancak bunun için resmi izin filan ortada yokken, şirket yetkililerinin deyimiyle, ‘kamu yetkililerinin verdiği sözler’e dayanarak ihracat yapmışlar. Sonunda iş anlaşılmış ve 2003’ün sonunda TETAŞ yönetim kurulu bir karar almış, şirkete 6 trilyon liralık bir fatura çıkarmış. Bunun üzerine şirketin 11 Ocak 2004 tarihinde TETAŞ Yönetim Kurulu’na yazdığı bir yazı var. Bu 6 trilyon liralık faturaya ‘mesnetsiz’ diyerek, bakın şirket nasıl bir uslupla TETAŞ’a itiraz ediyor:

‘Takdir edersiniz ki itiraz etmek için yapılan başvurularımızda teşekkül yöneticilerinin ‘Biz sizinle kişi olarak görüştük, sözlerimiz kurumu bağlamaz’ ifadeleri kabul edilemez. Zira görüştüğümüz yönetim kurulu başkanı, genel müdür veya genel müdür yardımcısı sıfatı taşıyan kamu görevlilerine yetki belgesi sorma yükümlülüğümüz yoktur. Ayrıca teşekkülünüzün en üst kademesini teşkil eden bu kamu görevlilerinin beyanına şirketimiz itimat etmeyecekse, kime itimat edecektir?’

Yani şirket diyor ki; siz bize ucuz fiyat da dahil, ihracat için söz verdiniz biz ihracata başladık. Sonunda resmiyete dökmeyi beceremediniz üstüne üstlük bize ceza çıkarttığınız...

ENERJİ CİDDİ İŞ

Peki, Bakanlığın çıkartmaya çalıştığı yasa ile bu Irak’a kaçak elektrik satışının ne ilgisi var?

İşte burada iddialar bayağı büyük. Denildiğine göre; bu kaçak elektrik işi çözülemediği için, tam işin çözülemez hale geldiği tarihlerde, bu yasa taslağı girişimi başlamış. İddialara göre TETAŞ yönetim kurulu, bazı ‘otoriteye uymayan’ üyeler nedeniyle buna itiraz etmiş, muhalefet şerhleri konmuş ve ceza kararı almak zorunda kaldığı için, ‘artık bu işi TETAŞ’ın çözme imkanının ortadan kalktığı’na karar alınmış. (Bu aşamada önce satışa karşı çıkıp, daha sonra ‘yapalım’ diyen TETAŞ yönetimindeki Hazine temsilcisinin sonradan üst düzey görevlere atanmasına da dikkat çekiliyor) Taslakta yeralan EÜAŞ’a elektrik satış izni verilmesinin bir nedeni, bu işin EÜAŞ kanalıyla daha rahat çözülmesi imkanının görülmesiymiş. Denildiğine göre; EÜAŞ’ta otoriteye itiraz edecek yönetim kurulu üyesi pek yokmuş, o nedenle işler kolay olacakmış. Bir başka iddia da, EÜAŞ’a elektrik satış izni verilerek satılacak elektriğin fiyatının düşürülecek olmasıymış. Yani EÜAŞ’tan TETAŞ’a geçene kadar maliyetler binip, satış fiyatları yukarı çıkarken, Irak’a bu fiyatın altında TETAŞ’ın elektrik verme imkanı yokmuş, bu nedenle EÜAŞ’a bu izin verilerek hem işler kolaylaştırılacak, hem de ihracat fiyatı aşağı çekilecekmiş. Bu arada sadece KARTET’in işi çözülmüyor, aynı zamanda Afşin Elbistan’dan bazı şirketlerin elektrik alıp Irak’a ucuza satış yapması için de EÜAŞ’a satış izni çıkarılıyor, yani kılıf hazırlanıyormuş...

Bu iddialar doğru mu bilmiyoruz ama gördüğümüz kadarıyla hayli ciddi iddialar...

Hatta bir-iki ay önce Irak’ın ilgili Bakanı bu nedenle Ankara’ya gelip, EPDK ile görüşmüş...

Siz ülke menfaatleri gereği Irak’a elektrik ihracatı, hem de ucuz elektrik ihracatı yapabilirsiniz. Ama bunu alacağınız siyasi karar neticesinde, varsa zararını bir yere yazar, ona göre elektrik ihracatı yaparsınız. Eğer resmi olmayan yollarla bu işi yapmaya çalışır, bu nedenle işi dolandırmaya çalışırsanız, şimdiye kadar hep gördük ki; birileri resmi olmayan usulleri, dolambaçlı yolları, şeffaf olmayan usulleri kendileri için kullanırlar...

Eğer bu iddialar doğru ise, buradan kişisel menfaat da dahil, bir çok senaryo çıkmaz mı?

Enerji işi çok ciddi bir iş. Uluslar arası menfaat çatışmalarının tam ortasında, büyük rantların döndüğü, ülke yönetimlerinin çok ciddi ele almaları gereken bir iş. Üstüne üstlük AB ile uyumun yani piyasa şartlarına uyumun da zorunlu hale geldiği bir dönemde olduğumuz için işin ciddiyeti daha da artıyor. Bu nedenle bu işi yönetecek insanların çağdaş, piyasa ekonomisine inanmış, bilimsel anlamda donanımlı ve dürüst insanlar olması gerekiyor. Aksi takdirde başka ülkelerde örnekleri görüldüğü gibi, ‘enerji tepişmesi’ hükümetleri götürecek boyutlara bile varabilir. Kısacası; bu iş çok ciddi, şimdiden bu kadar çok iddiayı da taşıyamaz.

Enerji Bakanlığı’nın açıklaması

GEÇEN
haftaki yazımıza, Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı Basın ve Halka İlişkiler müşaviri Bülent İşmen imzasıyla gönderilen, 18 Ekim 2004 tarihli, açıklamayı aynen veriyoruz:

‘Gazetenizin, 18.10.2004 tarihli nüshasının, 10 sayfasında, ‘Başbakan’ın kastettiği bürokratlar bunlar mı?’ başlığı ile Sn. Erdal Sağlam tarafından kaleme alınmış bulunan yazıda, bakanlığımız üst düzey bürokratları hedef alınarak, bazı kabul edilemez varsayımlarla, bazı görüşlere yer verilmiş bulunmaktadır. Şöyle ki;

Bürokraside, ‘devletçi’ anlayışın bazı alanlarda devam ettiği ileri sürülerek, bazı bürokratların, kamunun elinde olan yetkileri bırakmak istemedikleri savunulmaktadır.

Oysa ki, bakanlığımız bürokratlarının, günümüze kadar sergilediği icraatlar, tüm kamuoyu ve enerji sektörü tarafından çok iyi bilinmekte ve bakanlığımız bürokratları, ellerinde bulunan kamusal yetkilerini, ülke menfaatleri ve nihai tüketicinin menfaatleri doğrultusunda kullanmaktan kaçınmamaktadırlar. Bu icraatların örneği, Petrol Kanunu, Petrol Piyasası Kanunu, Yenilenebilir Enerji Kaynakları Kanunu, LPG Piyasası Kanunu ve Maden Kanunu gibi bir çok yasal çalışmada sektör ile birlikte ortak çalışma yapılarak sergilendiği gibi, bakanlığımızca özelleştirmeye devredilen kuruluşlar göz önüne alındığında, yetki ve güç devrinde, bakanlığımızın davranışı ortadadır.

Bakanlık bürokratlarının ellerindeki yetkiyi kullanarak, özel sektöre istedikleri ulufeyi dağıtmaya devam ettikleri ve böylece devletçi anlayışlarını sürdürdükleri ifade edilerek, etkinlikleri ve koltuklarını güçlendirmeyi sürdürdükleri ileri sürülen yazıda, ‘Kamunun elindeki gücü, bu kadar açık gerekçeler olduğu halde bırakmamanın başka ne nedeni olabilir ki?’ şeklindeki sorunun ne manaya geldiği de izahtan varestedir.

Oysa ki, bakanlık bürokratlarının sergilediği icraat, Sn. Erdal Sağlam’ın da yazısında sözünü ettiği gibi, TÜSİAD üst yönetimi ile biraraya gelerek, özel sektörün de fikirlerini almak ve ülke menfaatleri doğrultusunda birlikteliği sağlamak amacını gütmektedir.

Yazıda, Sn. Sağlam’ın ileri sürdüğü gibi, Abant’ta TÜSİAD yöneticileri ile yapılan toplantıda, Sn. Bakanın ‘Herkes beni yumuşak tanıyor, müsteşarın sert ve işleri zorlaştırdığını söylüyor.’ Şeklinde bir ifadesi kesinlikle olmamıştır. Sn. Bakan, müsteşar Sn. Sami Demirbilek ve bakanlık bürokratları ile son derece uyumlu bir çalışma sergilemektedir.

Sn. Sağlam’ın yazısının diğer bölümlerinde ileri sürdüğü gibi, AB ilerleme raporunun bakanlık politikalarına karşı çıktığı varsayımları ise, Sn. Sağlam’ın kendi üşünceleri ile sınırlı kalan yorumu olup, AB İlerleme Raporunda belirtilenler, ülkemizin AB Enerji Piyasasına uyumu ile ilgili olarak kamuoyunun bilgisine sunulmuştur.

Yukarıda yer alan görüşlerimizin, gazeteniz yazarlarından Sn. Sağlam’ın köşesinde, yasal haklarımız saklı kalmak koşuluyla yer almasını rica ederiz.’
Yazarın Tüm Yazıları