IMF'yle yeni program kararı yıl sonuna kalıyor

IMF'yle zorlu müzakere süreci yeniden başlıyor.

Bugün İstanbul'a gelecek olan Heyet, Pazartesi günü Ankara'da resmi temaslara başlayacak. Müzakerelerin büyük bölümünün, yeni kaynak ihtiyacı nedeniyle, Maliye Bakanlığı ağırlıklı olması bekleniyor. Maliye'nin ocak ayı bütçesini hálá açıklamamış olması, sıkıntının da basit bir göstergesi.

Ekonomi yönetiminin, ‘‘2004 sonunda bitecek stand-by anlaşmasından sonra ne yapılacağı’’ konusuna girmek istemediği, IMF Heyeti'nin de bu konuda, bu kez fazla ısrarcı olmayacağını öğrendik. Bu görüşmelerde 2004, 2005 ve 2006 yılları projeksiyonları elbette gündeme gelecek ama finansman ayağının, 2004 sonrası ilişkisi netleşmediği için kabaca ele alınacağı tahmin ediliyor. Yetkililer, IMF'nin de, bu üç yılın finansman ayağının biraz geçiştirilerek tablolaştırılmasına fazla ses çıkarmayacağını söylüyorlar.

IMF'nin, geçen yıldan beri isteyip ekonomi yönetiminin reddettiği, ‘‘2004 sonrası’’nın rafa kaldırılmasını bu kez kabul etme eğilimi, ‘‘herkesin program yorgunu olması’’na bağlanıyor. IMF'nin bürokratik bir kurum olarak ‘‘başarıyla bitmiş bir program’’ görmeyi tercih edeceği, ayrıca önerdiği bir çok şey yapılmadığı için, Hükümet'le ilişkilerin artık IMF'yi de yıprattığını belirten bazı yetkililer, ‘‘IMF de mecbur kalmadığı sürece, Türkiye ile rutin izlemelerin dışında örneğin yeni bir stand-by anlaşması yapmaya, şimdilik yanaşmayacaktır’’ diyorlar.

Ancak yıl sonuna doğru durumun değişebileceği, gelişmekte olan piyasalarda, ABD seçimlerine bağlı olarak hareketlenmeler olabileceğini de hatırlatan aynı yetkililer, ‘‘Şimdilik işin geçiştirilmesi iki tarafın da işine geliyor ama yıl sonu yaklaştıkça, o dönem yaşanacak gelişmeler yeni anlaşmayı gündeme getirebilecek boyuta ulaşabilir’’ yorumunu yapıyorlar.

O takdirde, ABD'nin de Türkiye'nin yeniden zor duruma girmemesi için devreye girebileceğini kaydeden bazı uzmanlar ise, AB'nin de aynı şekilde IMF'nin devrede olmasını istediğini hatırlatıyor. Bu tedirginliğin nedenini, ‘‘Hükümetin mevcut iyileşmeyi yapısal tedbirlerle destekleme eğilimi olmaması’’na bağlayan uzmanlar, herkesin yapısallar üzerinde durmaya başladığını, IMF'nin de bunlara ağırlık vereceğini kaydediyor.

AB'nin şu anda Türkiye'ye yaptırımı bulunmadığını hatırlatan yetkililer, yaptırımın ancak ‘‘ortaklık müzakerelerinin başlaması’’yla mümkün olabileceği görüşünde. Bütün bu faktörler ‘‘IMF'yle 2005 başında nasıl bir ilişki’’ye geçileceği kararının yılın sonlarına kalacağını gösteriyor.

POST PROGRAMME MONETARING

Türkiye 2004 sonrası için hiçbir anlaşma istemese bile, IMF'nin mevzuatına göre, Kurumun üç ayda bir Türkiye'ye gelip ‘‘program sonrası izleme’’ anlamına gelen ‘‘Post programme monetaring’’i uygulamaya koyması gerekecek. IMF mevzuatına göre, kuruluştaki kotasının yüzde 100'ünden fazla kaynak kullanan ülkelere, borcu kotasının yüzde 100'üne düşene kadar, bu prosedür uygulanıyor. Hiçbir şey olmasa da, IMF Türkiye Masası üç ayda bir Türkiye'ye gelip inceleme yapacak ve raporunu dünya kamuoyuna açıklayacak.

Ancak ekonomi yetkilileri, Hükümet'in mevcut eğilimini de gözönüne alarak, böyle bir prosedürün istikrarın devamı için yetmeyeceği görüşünde. Uzmanlar, Türkiye'nin yeni ve 3 yıllık yeni bir stand-by anlaşması önermesi halinde, IMF'den taze kaynak almasa bile, yeni kaynak almış gibi anlaşma sağlayıp alacağı parayla vadesi gelen borçlarını ödeyebileceğini, böylece vadesi gelen yüklü IMF borçlarının geri ödemesinin çok daha uzun vadeye yayılabileceği düşüncesindeler. Şu anda Arjantin'in bunu uyguladığını hatırlatan yetkililer, Hükümet'in böyle bir yola girmesi halinde, piyasalarda çok olumlu hava doğacağını ve mali disiplinin kaybolmayacağı imajının yerleşeceğini kaydederek, ‘‘Ama Hükümet bu havada değil’’ diyor.

Bence; ekonomide istikrarın sürmesi için program sonrası izleme veya ‘‘yakın izleme anlaşması’’ türü esnek bir uygulamaya yetmez. Umarız Hükümet, ‘‘IMF kompleksi’’ni atıp, bu gerçeği görür.
Yazarın Tüm Yazıları