HÜKÜMET, IMF’in Türkiye Raporu’nun yayımlanmasına izin vermedi ama IMF yerine başka kurumlar konuşmaya başladı. Son dönemde tüm dünyanın belalısı haline gelen Moody’s dün bir açıklama yaparak, “Türkiye’nin kredi notunun baskı altında kalabileceği” uyarısı yaptı
Yani, daha iki ay öncesine kadar Türkiye’nin rating notunun artması, bir süre sonra yatırım yapılabilir ülke notuna ulaşması beklenirken, bugün tam tersine, mevcut rating puanının düşürülmesi bile gündeme gelmiş oldu.
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu, Türkiye’ye cari açığı konusunda uyarıda bulunarak, “bütçe açığının azaltılmaması” halinde, kredi notunun düşebileceğini söyledi. Moody’s, 12 Haziran seçimlerinin ardından, Türkiye’nin hızlı bir biçimde bütçesini sıkılaştırması gerektiği görüşünü savundu. Moody’s’in yaptığı açıklamada Türkiye’nin mali durumunu iyileştirmesine rağmen, hâla dışarıdan gelebilecek etkilere açık olduğu, yani kırılganlığını koruduğu söyleniyor. Açıklamada, cari açığın büyüklüğüne ve cari açığı finanse etmek üzere portföy yatırımlarından gelen kaynaklara bağımlılığının, mali temelleri sağlamlaştırmak için büyük önem taşıdığına dikkat çekiliyor.
Moody’s’in analistlerinden Sarah Carlson da yaptığı açıklamada Türkiye’nin cari açığının karşılanması ve azaltılmasına ilişkin zorlukların artması hâlinde, kredi notunun da baskı altında kalabileceğini ifade etti. Carlson, “cari açıktaki hızlı bozulma, şu anda Türkiye için en temel risk” şeklinde konuştu. Bu açıklama, büyük ihtimalle ekonomi yönetimi tarafından yalanlanacaktır...
Ancak ekonomi yönetiminin anlaması gereken asıl gerçek şudur ki; siz böylesine bir dünyada, elinizdeki yetkiyi kullanıp şeffaflığı önler, işinize gelmedi diye raporları yayınlatmazsanız, sonunda o raporda yazılı eleştirilerin teker teker kamuoyuna yansımasını engelleyemezsiniz. Hatta serbest olduğunda belki kamuoyuna daha yumuşak biçimde yansıyacak gerçekler, siz yasakladığınız için çok daha sert biçimde yansıyor da olabilir. Öyle ya; yasaklara karşı her zaman ilgi vardır. Bunun da ötesinde “eğer yasaklatıyorlarsa mutlaka korktukları, kendilerine güvenmedikleri bir unsur vardır” denilerek, yayımlatılmayan rapor çok daha cazip hale gelebilir. IMF RAPORUNDA OLANLAR
Moody’s raporunda yer alan cari açık uyarısının, IMF’in yayımlatılmayan raporunda da ilk sırayı aldığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Özetle; mızrak çuvala sığmıyor, gerçekleri ne kadar saklarsanız saklayın sonunda ortaya çıkıyor. Moody’s’in bu açıklaması bence ne ilk, ne de son olacak. Özellikle seçimden sonra IMF raporunda yeralan ama yayınlatılmayan eleştiriler, başka kurumlar tarafından dile getirilmeye devam edecek. Kimsenin şüphesi olmasın ki; çok daha sert raporlar gelmeye başlayacak.
IMF’in Türkiye Raporunda yazılı olanlar, yapılan eleştiriler de aslında kimsenin bilmediği şeyler değil. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, “Birkaç acemi uzmanın yazdıkları” dese de, iktisadi olarak yapılması gereken uyarıların raporda yer aldığını söylemeliyiz.
Sadece mali sektörle ilgili ya da alınan önlemlerle ilgili yetersizlikler değil, IMF’in raporunda yerine getirilmeyen, geciktirilen yapısal tedbirlere yer verildiğini de tahmin ediyoruz. “Mali kural” gibi Babacan’ın da bildiği ama yerine getiremediği yapısal tedbirlerden, ekonomide kalıcı istikrarı sağlamak için şart olan yapısal tedbirlerden söz ediyoruz. Bunun içinde Başbakanın çok kızdığı “Gelir idaresinin bağımsızlığı” gibi, vergi reformu, harcama reformu gibi unsurlar da yer alıyordur, kimbilir...