IMF ilişkilerinde belirsiz dönem

AKP Hükümetinden bir süredir IMF’le ilişkiler konusunda çelişkili açıklamalar geliyor.

Başbakan Tayyip Erdoğan, gerekirse IMF borçlarının iki taksitte geri ödeneceğini söyleyerek, sanki, " bu işler kendi aralarında konuşulmuş ve yapılacak seçim öncesinde bu tür bir radikal harekete girişilmesine karar verilmiş" izlenimi verdi.

Maliye Bakanı Kemal Unakıtan ve Devlet Bakanı Ali Babacan daha önce "Böyle bir şey olmadığını" söylerken, Erdoğan’ın açıklamasından sonra ağız değiştirdiler. Aynı şekilde Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener de "döviz rezervlerimiz IMF’e borcu geri ödemek için yeterli" diye yuvarlak sözler etmeye başladı.

Yani AKP’nin kafası IMF’le ilişkiler konusunda epeyce karışık gözüküyor.

Dün Devlet Bakanı Ali Babacan’ın yaptığı açıklamalar da, bizce bu kafa karışıklığını ortaya çıkardı. Daha doğrusu Babacan’ın ilişkiler konusunda söylediklerinden bizim çıkardığımız o ki; Babacan her an Başbakandan "hadi geri öde temizle" talimatı gelmesinden tedirgin. Bu nedenle bir yandan "henüz karar verilmedi" derken öte yandan da "Borç alacak ilişkisi ayrı, anlaşma ayrı. Erken ödeme olsa da anlaşma Mayıs 2008’e kadar sürer" diyerek, hem piyasalara "korkmayın, ödesek de anlaşma bitmez" mesajı vermeye çalışıyor, hem de Başbakana "geri ödesek de anlaşma bitmez" mesajı vermeye çalışıyor, bizce...

Babacan Türkiye’nin IMF’e borcunu geçtiğimiz Cuma akşamı itibariyle 11.8 milyar dolara indirdiklerini söylemiş. Babacan herhalde gözden geçirmelerin 5 ay uzadığını, zamanında yapılsa idi, bu borcun en azından 2 milyar dolar daha fazla olacağını, yani işler zamanında yürümediği için borcun bu kadarda kaldığını söylemeyi unutmuş...

"Borç kalemini kapatmanın" kendi tercihlerinde olduğunu kaydeden Babacan, erken ödeme konusunun siyasi değil ekonomik temellere ve gerekçelere göre alınacak bir karar olduğunun altını çizmiş. "Biz IMF ve Dünya Bankası ile programımızın ekonomik kredibilitesini artırmak için çalışıyoruz " diyen Babacan, ardından da, "Faizleri 3-4 puan aşağı indirebilecek isek, bu kuruluşlarla çalışırız.Kompleksli olmadık, olmayacağız da..." şeklinde konuşmuş.

Yani, seçimden önce IMF’e borcumuzu ödeme kararı verip, bunun da ötesinde "anlaşmayı da artık kestik" açıklaması yapılırsa, kompleksli olunduğunu düşünmemiz mi gerekecek.

Bir de Başbakan bu açıklamayı Babacan’a yaptırırsa ne olacak?

IMF’NİN YUMUŞAKLIĞI

DEVAM EDER


Kısacası; AKP’nin kafasının karışık olması nedeniyle, IMF’le ilişkilerin belirsizlik içinde yüzeceği bir döneme giriyoruz. Yani, Hükümetten daha çok çelişkili açıklamalar duyarız.

Peki, Türkiye’de gözden geçirme için bulunan IMF Türkiye Masası Şefi Lorenzo Giorgianni ile bu konular konuşulur mu, niyetlerden söz edilir mi derseniz, böyle bir şey olacağını sanmıyoruz. Bu iş daha sonra ve Washington ile konuşulur.

IMF’in temasları sırasında bir sorun çıkacağını da zannetmiyoruz. Sosyal Güvenlik Reformu gibi ön şartların yerine getirildiğini düşünürsek, bu gözden geçirme için fazla bir sıkıntı gözükmüyor. Buna karşılık IMF’in de rahatsız olduğu, mali disiplinden vazgeçiliyor izlenimi veren uygulamalar var ama IMF’in bu konularda da problem çıkaracağını sanmıyoruz.

Mevcut gidişata bir bakalım: Belediye borçlarına her gün yeni bir kolaylık getirilmesi, 144 yıla kadar varan taksitlendirmenin aslında tahkim olduğu ortada. Bakanlar oturup, "istihdam üzerindeki vergi yükünü nasıl indiririz" tartışması yaparken, bu gelir kaybının ne yapılacağını kimse düşünmüyor. IMF zoruyla vergi istisnaları kaldırılan serbest bölgelerde geri adım hazırlığı yapılıyor. TMO’nun Hazine’den kullandığı 900 trilyonluk kredinin geri ödenmeyeceği, bunun bir zaman "görev zararı" yazılacağı ortada. Bunun da ötesinde destekleme alımlarında eskiye dönülüyor, Tarım Bakanı 1.5 katrilyon daha kredi istiyor. Bütçeden kaçırılan kalemler, gösterilmeyen harcamalar her geçen gün artmaya devam ediyor.

AKP öncesi IMF olsa, şimdiye bu konuların her biri için ayrı problem çıkmıştı. Ancak İran gibi siyasi olaylar varken, IMF’in yumuşak tavrını sürdürmesi, bizce kaçınılmaz görülüyor.
Yazarın Tüm Yazıları