IMF ile müzakereler kolay geçmez

TÜRKİYE için uzun bir süre olan, birkaç aydır IMF Heyeti Ankara’ya uğramıyordu. Bu hafta yeniden IMF’le görüşmeler başlayacak.Aslında geçen Aralık ayında anlaşma sağlandığı söylenmiş, hatta yeni stand-by anlaşması için Heyetin bir daha Ankara’ya bile gelmeyeceği, üzerinde mutabakata varılan niyet mektubunun yazılmasıyla, işlemin başlayabileceği kaydedilmişti.Ancak bu bir-kaç ay içinde, işler yine değişti, Hükümet yine yan yollara sapmaya başladı ve IMF Heyetinin gelip, yeniden rakamları ve önlemleri gözden geçirmesi ihtiyacı doğdu.Yani IMF ziyareti, ‘formalite ziyareti’ olmanın ötesine geçiyor. 2005 yılına ilişkin hedeflerin yeniden gözden geçirilmesi., bütçe rakamlarını yeniden hesaplanması, özetle dengelerin yeniden çatılması gerekecek.Bu birkaç aylık gecikme, Devlet Bakanı Ali Babacan her ne kadar, ‘Program içinde yürüyoruz’ dese de, önemli sapmalara neden olmuş gözüküyor. Bütçe dengelerinin öyle ya da böyle tutturulmasının dışında, özellikle ilkesel anlamda çok fazla program anlayışı içinde kalınmadığı gözleniyor. İşte bu nedenle IMF Heyeti de Ankara’ya gelip, dengeleri yeniden hesaplayıp konuşma ihtiyacı duydu. Daha doğrusu, çıkan tartışmalar sonucunda IMF tedirgin oldu, Aralık ayındaki değerlendirmelerden sapma olduğunu, yeni bir incelemeye gerek olduğunu değerlendirdi, bunun üzerine de ekonomi yönetimi IMF Heyetini çağırdı.Peki mutabakatın sağlandığı Aralık ayından bu yana ne değişti?Önce içteki değişikliklere gelirsek... Her şeyden önce Hükümetin yeni bir stand-by anlaşmasını layıkıyla uygulayacağı konusunda endişeler ortaya çıktı. Aralık ayındaki görüşmelerde, Şubat ayı gibi gereken sosyal güvenlik yasası ve bankacılık yasasının TBMM’ye gönderileceği, gelir idaresiyle ilgili yasanın da çıkacağı söylenmişti. Ancak böyle olmadı. Bazı kurumların bu sürede IMF ve Dünya Bankasıyla ilişkileri kesildi, bu kurumlar açıkca IMF’e karşı demeçler verdiler ve bürokrasinin direnip, siyasetçilerin de gerekli kararlılığı göstermemesiyle; örneğin bankacılık yasasıyla ilgili süreç fazla uzadı. Sonunda IMF’in dediği yine oldu ama birşeyler yıprandı. Sosyal güvenlikle ilgili IMF’in itirazları ise uslubunca giderildi ve sonuçta o taslak da TBMM’ye gitme aşamasına gelmek üzere.Gelir İdaresi ile ilgili ise ‘IMF’i sözde tasarıyla aldatma’ girişimleri, tutmuş gözüküyor.PETROL FİYATLARININ ETKİSİHükümetin bu düzenlemeler konusunda çok da basiretli davranmadığı ortaya çıkarken, asıl tedirginlik ise Başbakanın teşvikle ilgili popülist kararıyla ortaya çıktı. Bürokratlar da dinletemedi ve hala ‘ek yük getirmeyecek’ bir teşvik yasası üzerinde anlaşılmış değil. Bu hafta içerisinde özellikle bu konuda yoğun tartışmalar olması bekleniyor. Maliye bürokrasisi her ne kadar ‘ek yük çok az’ dese de, taslaklar epeyce yükün altına girileceğini ve sistemin iyice bozulacağını gösteriyor. IMF bu düzenlemenin ne olacağını görmek isteyecek...Dışsal etkilere gelince.. Herşeyden önce bütçe dengelerinde 40 dolar olarak alınan dünya petrol fiyatlarındaki büyük artışın bütçe dengelerine etkisi konuşulacak. Nasıl bir düzeltme yapılacağı tartışılacak. Bunun dışında FED faiz artırımları nedeniyle kısa vadeli portföy yatırımlarının parasal dengelere etkisinin de tartışılmasını bekliyoruz. Bütün bunların içerde elektrik ve doğalgaz fiyatlarında artırım isteği, ödemeler dengesine etkisi ve cari açığın finansmanı ve bunun dengelere etkisi açısından değerlendirilmesi gerekecek. Bu değerlendirmeler sonucu belki yeniden hesaplanması gereken dengeler ortaya çıkacak.Yani IMF’le görüşmeler o kadar kolay geçmeyecek. Türkiye’nin ABD ile ilişkisinin gerildiği bir döneme denk gelmesi de, IMF’le bu görüşmelerin eskisi kadar toleranslı geçmemesine yolaçabilir. Bu etkinin görüşmeler başladığında anlaşılmaya başlanacağını tahmin ediyoruz.IMF’in Gelir İdaresi gibi düzenlemelerdeki umursamaz tutumu ise anlaşılır gibi değil.Peki IMF’le anlaşamama tehlikesi var mı? Müzakereler eskisi kadar toleranslı geçmese de böyle bir tehlikenin olacağını, şahsen beklemiyoruz. Eninde sonunda anlaşılacaktır...
Yazarın Tüm Yazıları