IMF, hükümete tekstilde inen KDV’nin hesabını soruyor
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
GEÇEN hafta Uluslararası Para Fonu (IMF) yetkilileri Washington’dan bir mesaj vererek, "Tekstildeki KDV’nin yüzde 18’den 8’e indirilmesi kararının programdan sapma anlamına geldiğini" söylediler. İyi de bu nasıl bir sapmaydı ve IMF’le ilişkileri nasıl etkileyecekti?
Washington’dan gelen mesaj üzerine bu işin detayını öğrenmek için IMF Türkiye Temsilcisi Hugh Bredenkamp’a başvurduk. Sorularımızı yazılı iletip, hafta sonunda yanıtlarını aldık. Her şeyden önce şunu söylemeliyiz ki; tekstildeki KDV olayının üzerinde hálá ciddiyetle duruyorlar. Bunun da ötesinde yeni sektör indirimlerinden de korkuyorlar.
Tüm metnini bugünkü Referans Gazetesi’nde bulabileceğiniz söyleşide Bredenkamp, hükümetin tekstile dönük kararını "vergi tabanının genişletilmesi ve tahsilatın iyileştirilmesine dönük program amaçlarından bir sapma" olarak gördüklerini tekrarlıyor. Bunun da ötesinde bu kararın "istismara dönük yeni kanallar açabileceği"nden sözediyor ve bu konuda Hükümeti uyarıyor. Zaten Bredenkamp, ekonomi yönetimine bu karar nedeniyle oluşan itirazlarını sürdürmeye devam ettiğinin mesajını verecek biçimde, "bu indirimin sakıncalarını anlattıklarını ve görüşmelerinin sürdüğünü"nün de altını çiziyor.
IMF Türkiye temsilcisi Bredenkamp, bu kararın sakıncaları için ise aynen şunları söylüyor:
"Tekstil sektörüyle ilgili olarak, zorlukları anlıyoruz, ki bunlar diğer ülkelerde uluslararası kotaların kaldırılması sonrasında yaşananlarla bir çok yönden benzerlik teşkil ediyor. Ancak, bizim görüşümüz şu ki, KDV indirimi, yeni rekabet realiteleri karşısında, sektördeki, daha rekabetçi bir ürün yelpazesini üretmeye doğru başka ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de gerçekleşmesi gereken geçiş sürecini geciktirecektir."
Bredenkamp, bu kararın kayıtdışılığı önleyeceği iddialarını yanıtlarken, bunun hiç de o kadar açık olmadığını belirtip, KDV yapısında yaratacağı çarpıklıklar nedeniyle yeni istismar yolları açabileceğini söylüyor ve ekliyor: "Nihayetinde, kayıtdışı firmaları vergi ve sosyal güvenlik primlerini ödemeye başlamaya ikna edecek tek etkili yol, kanunlara riayet edilmesini sağlamanın Gelir İdaresi tarafından inandırıcı bir şekilde güçlendirilmesiyle olur.IMF, vergi yükümlülüklerine uyulmasında iyileşme sağlamak için neler yapılabileceği konusunda geniş kapsamlı teknik tavsiyelerde bulunmuştur ve biz yetkililerin bu alandaki reformların uygulanmasını hızlandırmalarını tavsiye ederiz."
Yani "Haksız KDV iadesi varsa Gelir İdaresi görevini yapsın önlesin" demek istiyor.
Görüldüğü gibi IMF Hükümetin, daha önce tersini kabul etmesine rağmen, tekstilde aldığı KDV indirimi kararından hayli rahatsız ve yeni sıkıntılar doğmasından çekiniyor. Bunun yanısıra başka sektörlere indirimin yaygınlaştırılması tehlikesi, belli ki IMF’yi tedirgin etmiş.
IMF yine "yumuşak uyarı" tavrı içinde. Bizce Hükümeti cesaretlendiren de zaten bu tavır.
Merkez Bankası’nın bağımsızlığı önemli
SORUMUZ üzerine "Sosyal güvenlik reformları beklenenden daha uzun sürdü" diyen Hugh Bredenkamp, heyetin 3. gözden geçirme için Ankara’ya gelmesi konusunda ise Devlet Bakanı Ali Babacan’ın yapısal reform çalışmaları yeteri kadar ileri aşamaya geldiğinde heyeti çağıracağını söylüyor.
Bredenkamp, "Merkez Bankası’nda Başkanın değişimi para politikasında bir değişikliğe yol açar mı?" sorumuza da yine kesin dille yanıt veriyor: "Para politikasının yürütülmesi Türkiye için istisnai bir başarı olmuştur.Her ne tür personel kararları alınırsa alınsın, politikaların ve bu politikaları yürütmek için Merkez Bankası bağımsızlığının korunması hayati önemdedir."
IMF, dalgalı kur tartışmalarından da rahatsız olmuş gözüküyorlar ve "Herhangi bir kılıf altında" sapma istemiyorlar. İstemedikleri başka bir şey de "Bağımsız davranmayacak bir Merkez Bankası Başkanı"nın göreve getirilmesi.
Başka sektörler KDV indirimi beklemesin
IMF Türkiye Temsilcisi Hugh Bredenkamp, diğer sektörlerin hükümete benzer talepler için sıraya girip baskıda bulunduğu yolundaki sorularımıza ise "Bu her zaman önemli bir risk: Bir kere bir gruba özel bir yaklaşım gösterilince diğerleri de atılıp kendi talepleri için bastıracaklardır.Biz hükümetin bu tür baskılara teslim olmayacağını, fakat bunun yerine, piyasa mekanizmalarını muhafaza edeceğini ve herkes üzerinde daha düşük vergi yüküne imkan verecek olan vergi tabanının korunması ilkesine bağlı kalacağını umuyoruz" yanıtını veriyor.
"Rekabet baskısını hafifletmek için bazı ihracatçılar, döviz kuru politikasında bir değişim öneriyorlar.Bu dikkate alınmalı mı?" şeklindeki sorumuza ise Bredenkamp, çok kesin yanıt veriyor: "Dalgalı kur rejimi Türkiye’nin ekonomik stratejisinin asli bir unsuru ve bu stratejinin başarısında önemli bir faktör. Dalgalı döviz kuru rejiminden kesinlikle vazgeçilmemeli ve herhangi bir yolla tavizde bulunulmamalıdır."
IMF olarak "Merkez Bankası’nın müdahale politikasının yerinde olduğuna ve devam etmesi gerektiğine inandıklarını" kaydeden Bredenkamp, bu konuda hükümetten gelen son mesajların yerinde olduğunu ve desteklediklerini söylüyor.