Paylaş
Türkiye’ye bu yıl da sermaye akışının artması beklenirken, daha çok Hazine kağıtlarına olan akışın, hisse senedi ve doğrudan yatırımlara kayması bekleniyor. Uluslararası sermaye hareketleri konusunda tutarlı tahminler yapan IIF’in (Institute of International Finance) yeni tahminleri yayımlandı. 22 Ocak’ta yayınladığı “Gelişmekte olan Ülkelere Sermaye Akımları” raporunda IIF, gelişmiş ülkelere sermaye akımlarının 2013 ve 2014 yıllarında artmasını bekliyor.
IIF, 2012 yılında 1 trilyon 80 milyar dolar olan gelişmekte olan ülkelere giren net akımın ise 2013’de ılımlı artışla 1 trilyon 118 milyar dolara yükselmesini bekliyor. 2012’de sermaye girişlerinde yükseliş olsa da ticari bankacılık akımlarının sınırlı kalması nedeniyle 2007’de ulaşılan tarihi zirvenin hala yüzde 10 altında kalmaya devam ediyor. Bu arada gelişmekte olan ülkelere giren sermayede, yine gelişmekte olan ülkelerin paylarının da arttığı görülüyor.
Şu an sermaye girişleri yoğun olarak tahvil tarafında olurken; 2013-2014 yıllarında makroekonomik görünümün sermayenin doğrudan yatırım ve hisse senedi yatırımlarına yöneleceğine işaret ettiği belirtiliyor. Doğrudan yatırım ve hisse senedi piyasalarının, gelişmekte olan ülkelerdeki daha uygun büyüme görünümünden olumlu etkileneceği, sabit getirili yatırımların ise, gelişmiş ülkelerde çok gevşek para politikasının ne zaman sona ereceğine ilişkin belirsizlik nedeniyle olumsuz etkileneceği kaydediliyor.
Gelişmiş ülkelerdeki çok gevşek para politikası ve zayıf getiri beklentileri gelişmiş ülkelerden para çıkışına neden olurken; yüksek büyüme ve daha yüksek faiz oranlarının gelişmekte olan ülkelere para girişine neden olduğu, mevcut makroekonomik koşulların son aylarda daha da iyileşmesinin sermaye akımları için de uygun ortam oluşturduğunun altı çiziliyor. Sermaye girişlerinde 3 faktörün etkili olduğu belirtilirken bunlar; gelişmekte olan ülkelerin büyüme görünümünün parlaklığı, son aylarda finansal piyasalarda riskten kaçınma eğiliminin azalması ve gelişmiş ülkelerde parasal koşulların fazlasıyla gevşek olması şeklinde sıralanıyor.
TÜRKİYE OLUMLU AYRIŞIYOR
2013’ün ilk aylarında dünyada sakin bir görünüm olsa da önümüzdeki dönemde 3 faktörün dalgalanma yaratabileceği belirtilen IIF Raporunda bu faktörler ise; “Euro Bölgesi’ne ilişkin belirsizlikler”, “ABD’de harcama kısıntılarına ilişkin belirsizlikler ve para politikasını etkileyen istihdam piyasasındaki gelişmeler” ve “Gelişmekte olan ülkelere özel gelişmeler (Mısır, İran-İsrail, Ukrayna, Macaristan’da yaşanabilecek sorunlar gibi)” gösterildi. ABD’de mevcut para politikasından çıkışın 2014 yılında olacağı tahmin edilirken, bu durumun global faiz oranlarında önemli düzeltme yaratabileceği, tarihsel gelişmeler dikkate alındığında ise bunun gelişmekte olan ülkelere olan sermaye akımlarında düzeltme yaratabileceği belirtildi ve bu konuda 1994’deki Fed’in para politikasında hızlı değişim dönemi işaret edildi.
Avrupa’da 2012’de özel sermaye girişleri 2011’e göre değişmezken; dağılım olarak farklılaştığı özellikle Rusya ve Türkiye’de bankaların borçlanması ve bölgeye portföy girişleri hızlanırken, doğrudan yatırımların azaldığı belirtildi. Piyasalardaki mevcut iyimserlik sürdürülebilirse, bölgeye sermaye girişlerinin önümüzdeki dönemde hızlanması bekleniyor. 2013’te hızlanmanın yaklaşık yarısının doğrudan yatırımlardan kaynaklanması beklenirken; kalanın büyük oranda portföy girişleri olması öngörülüyor. Bu anlamda, Türkiye, cari açığın yeniden genişleme durumuna rağmen büyümenin sürdürüleceği ülke olarak, bölgede yabancı sermaye talebinin artabileceği tek ülke olarak gösteriliyor.
Bölgedeki diğer ülkelerdeki büyüme beklentilerinin bozulmasıyla, sermaye girişlerinin daha çok getirileri yüksek araçlara, Türkiye, Rusya, Polonya ve Macaristan gibi gelişmiş bono piyasalarına ya da özellikle Türkiye ve Rusya’da faiz arbitrajı fırsatına kayacağı belirtiliyor. Ukrayna, IMF ile uzlaşana kadar, bölgede girişlerin sınırlı kalacağı tek ülke gösteriliyor. Olumlu ama “dengeli büyüme” için Merkez Bankası’nı da zorlayacak tahminler bunlar...
Paylaş