SON günlerde piyasalarda bir satış furyası yaşanıyor. Yabancı kaynaklı girişlerle fırlayan piyasalar, giren yabancıların bir bölümünün satışlarıyla geriye düşüşü yaşamaya başladı.
Bu geriye düşüş ne kadar sürecek, önümüzdeki günlerde göreceğiz. Bankacılara göre, yabancıların satışında, bildiğimiz ‘Fransa başta olmak üzere bazı ülkelerin Türkiye’nin AB ile müzakerelere başlamasına engel olma girişimleri’ var. Bu konuda bankacılar, ‘çıkan yabancıların bildiğinin bizim bildiğimizden fazla olmadığı’ görüşündeler, yani fazla önem vermiyorlar. Diğer bir faktör petrol fiyatlarındaki artış yani uluslar arası konjonktürün getirdiği bir faktör. Bunun yanısıra faktörlerden birinin de Türkiye’nin cari açığındaki yüksek büyüme olduğu söyleniyor.
Dün Devlet Bakanı Ali Babacan bir basın toplantısı yapmış ve ekonomide ne kadar iyi olduğumuzu anlatmış. Bu açıklamanın, piyasadaki düşüş trendine denk gelmesi ve bugün açılacak hafta için piyasaları düzeltme isteği bu toplantıda önemli yer tutmuşa benziyor.AKP’nin 4. yıldönümüne denk gelmiş olması da, tabi bu toplantının Babacan açısından önemini artırıyor.
Babacan, diğer AB’ye üye olan ülkelerin geçiş dönemlerinde benzer cari açıkları vermesini örnek göstermiş ve finansmanın önemli olduğunun altını çizmiş.Yani cari açıkta sorun yok demiş.
Bu konu tartışmalı ama bizce, cari açık da tek başına bir faktör değil. AKP iktidarının artık ekonomide eskisi kadar disiplinli olmadığı kesin ve bunu hem içerdeki piyasa oyuncuları, hem de dışarıdakiler iyi görüyor. Bu disiplinin gevşemesi, şimdilik korkutucu boyutlarda algılanmamasına rağmen, uluslar arası konjonktür bozulduğu takdirde, başımıza gelecek belayı çok daha büyüteceği de aşikar ve piyasalar bunu görmeye başladı.
Babacan, aylık rakamlar değil, yıl sonu rakamlarına bakılması gerektiğini ima etmiş ama bütçe dengesinden gelen haberler iyi değil. Bütçede bir gevşeme olduğunu herkes görüyor.
Piyasa oyuncuları özellikle de piyasa iktisatçıları, bütçe rakamlarına bakarak artık faiz dışı fazla konusunda da o kadar umutlu konuşmuyorlar. Bu yıl sonunda yüzde 6.5’lik faiz dışı fazla (FDF) rakamına ulaşmamız artık çok zor görünüyor. Piyasa iktisatçıları yıl sonu FDF hedefinin ancak 5.8-6.0 arasında gerçekleşebileceğini dillendirmeye başladılar.
SOSYAL GÜVENLİKTE TARIMDA GERİYE DÖNÜŞ
AKP Hükümetinin mali disiplini bozmasında, eski popülist politikalara geri dönüş niyeti çok önemli yer tutuyor. İşte bu nedenle de tam unuttuğumuz sırada, yeniden ‘acaba erken seçim mi var?’ sorusunu kendimize sordurtan, çok sayıda geri dönüş sinyalleri alıyoruz.
Bunların başında sosyal güvenlik açığındaki büyüme, reform yasası için Hükümetin ne kadar ‘yapacağız’ dese de ayak sürüdüğünün görülmesi, sosyal güvenlik primi toplanmasındaki zaaflar önemli yer tutuyor Çalışma Bakanı ile iki gün önce görüştüğümüzde hala SSK ve Bağ-kur prim affını gündemde tuttuklarını öğrendik. Hatta Bakanın dediğine göre; Hazine şu sıralar IMF ile bu prim aflarının yeniden pazarlığını yapıyor. Bakan Başeskioğlu, Ekim’den önce yeni yasanın konuşulmaya başlamasını beklemiyor. Yani piyasaların ‘erken görüşülür’ umudu suya düşüyor.
Bunun ötesinde yeşil kart uygulamasında tam bir geriye dönüş yaşanıyor. AKP iktidarı ilk geldiğinde yeşil kart sayısı dörtte bir oranında azalmıştı ama son dönemde öyle bir gaza basıldı ki; her gelene yeşil kart veriliyor ve kart sayısı iktidara geldiklerinde indirdikleri sayının bile üstüne çıkıyor. Yeşil kart ödemeleri, bütçede belirlenenin 4 katı büyüklüğünde gerçekleşiyor...
Tarımda da tam bir geri dönüş yaşanıyor. TMO’nun alımları şimdiden 4 milyon tona çıktı. Sezon sonunda en az 5 milyon ton olacak. Bunun ardından yüklü mısır alımı gelecek. Yani TMO’nun finansmanı yine büyük sorun olmaya başlayacak. Genel Müdür, planladıkları kaynak ve dış borçlanmanın üstüne çıkılırsa üstünü Hazine’den alacaklarını söylüyor.
TMO’nun alım miktarları Bakan değişikliğinde 50 tona çıkarıldı ve alımlar bu hale geldi.
Yani disiplin bozulup popülizm hortluyor, buna bağlı açıklar da yeniden artmaya başlıyor.