Gençlerin umutlarını kararttık

SİZİN de öyle değil mi; etrafımız günden güne karamsarlaşan, gelecek hakkında iyi düşünemeyen, ülkesinin geleceği konusunda kaygıları ciddi biçimde artan insanlarla dolu.

Haberin Devamı

Günlük hayat kaygısı içinde zaman zaman yaşanan karamsarlıklar, artık genel bir iklim halini alıyor.
Soma faciasının hissettiğimiz bu genel karamsarlık havasını iyice ağırlaştırdığı çok açık. Sabahları işe ağlamaktan şişmiş gözlerle gelen çok sayıda insanla, özellikle gençlerle siz de karşılaşmış olmalısınız. Böyle bir kazaya uğrama ihtimali olmasa da herkesin bu acıyı damarlarında hissettiğini gördük. Bu çağda bize bunları yaşatanlara hep birlikte kızdık.
Bunun sadece mevcut iktidarla ilgisi olmadığını herkes biliyor. Yılların ihmali olduğunu, kültür yapısındaki kaderciliğin tüm yöneticiler tarafından istismar edilip, iktidarlarını koruma yöntemi haline getirildiğini de herkes biliyor.
Bundan önceki maden kazalarına kıyasla umutsuzluk ve kızgınlığın bu kez bu kadar fazla olmasının bir nedeni elbette kazanın büyüklüğü idi.Ancak yaşanan büyük kızgınlığın tek nedeni sadece bu değil. İnsanlar yaşadıkları, hissettikleri büyük acıya rağmen, bence yöneticilerinin buna katılamayışına, vatandaşına hala saygı gösteremeyişine çok kızdılar.
Bu kazalar karşısında hala insanların çaresiz olduğunun söylenmesine, dışarıdaki örneklere rağmen bu kazanın sanki kaçınılmazmış gibi gösterilmesine, en doğal hakları olan itirazlarını belirtmelerine karşı takınılan tavra öfkelendiler.
Faciada canı yananların bu kadar hassas bir durumda yaptığı itirazlara, acının getirdiği öfkenin dile getirilişine kızılıp, büyük tepkiler verilmesine içerlediler.
Tabi ki öfkesini dile getiren en geniş kesim gençler oluyor. Doğaları gereği hemen parlıyor, öfkelerini dizginlemeden dile getirmeye çalışıyor, kızgınlıklarını göstermek istiyorlar. Bundan doğal bir şey olabilir mi?
Hem unutmayın ki; yaşananlardan, oluşan karamsarlık havasından en çok etkilenen onlar. Çünkü önlerinde daha çok uzun bir yaşam süresi var ve kendilerine sunulan böylesine bir iklimde, bu koşullarda yaşamak istemiyorlar.
Soma faciası en çok gençlerin umutlarını kararttı.

GENÇLERE BORCUMUZ ÇOK FAZLA

Bu nedenle bazı insanların kömürü biraz daha pahalı üretecek diye insan yaşamını hiçe sayılmasına, devletin buna göz yummasına, devlet büyükleri geldiği için arama çalışmalarının aksamasına, kendilerine bilgi verilmemesine, masum bir yuh sesine yumrukla, tokatla, tekmeyle karşılık veren ülke yöneticileri olmasına, dayanışma için toplandıkları zaman polisin tomayla, plastik kurşunla gözaltılarla saldırmasına karşı çıktılar… Haksızlar mı?
19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı dün yaşandı ama kimsenin bayramı kutlayacak hali yoktu. Nasıl olsun?
Gençlere borcumuz o kadar çok ki her şeyden önce çağdaş bir ekonomik sistem ve iş yaşamı, insan yaşamını öncelikli dikkate alan bir iş ortamı sağlamak zorundayız. Bunun için niteliklerini artırıp, yaratıcılıklarını ortaya koyacakları donanımı sağlayan bir eğitim sistemi oluşturmamız şart. Kendilerini rahat ve özgür hissedecekleri bir iklim, acılarını ortak yaşayabilecek kadar savunabilecekleri bir ülke yaratma borcumuz var.
Gençler bırakın yöneticilerinin kendilerine dayak atmasını, ailesinin “şunu yap” diye buyurmasını istemiyor. Sadece kendilerini gerçekleştirebilecekleri, kararlarını alıp, deneme-yanılmayla doğru yolu bulacakları iklimi istiyorlar.
“Büyük ülke hayali” kuran ülke yöneticisi, imkansız Osmanlı hayali kurmak yerine, gençlerini bağımsız ve özgür hale getirecek iklimi oluşturur.

Yazarın Tüm Yazıları