Enflasyonu yok saymak herkesin işine geliyor ama...

GEÇEN hafta Merkez Bankası’nın gösterge faizi 0.5 puan indirmesinin ardından gelen tepkilere baktığımızda, piyasalarda yine “kâr için gerçekleri görmeme” eğiliminin öne çıktığına şahit olduk.

Haberin Devamı

Soma faciasından yola çıkarak, mevcut kapasiteleri zorlamanın sonunda kazaya yol açacağının görüldüğünü, faiz için de bunun geçerli olduğunu kaydetmiş, buna rağmen indirimin piyasada tepki görmeyeceğini söylemiştik.
Piyasalar Merkez Bankası’nın faiz indirimine olumlu yanıt verdi. Bankacılarla konuştuğumda ellerindeki kağıtlar nedeniyle faiz indirimiyle birlikte daha fazla kâr yazacaklarını, bunun da olumlu tepkiye neden olduğunu söylüyorlar.
Özetle piyasaların işine gelen bir adım oldu. Bu adımdan en çok hoşlanan ise hiç tartışmasız siyasi iktidardı. Aslında Başbakan ve yakınlarına kalsa, çok daha hızlı ve yüksek oranlı indirimlerin yapılması gerekiyor. Ancak “faiz indirim havası” verilmiş olması da, Başbakan ve yakınlarını bir ölçüde rahatlatıyor.
Siyasilerin kaygısı “daha fazla oy” dur ve bunu sağlayacak her şeyi isterler.
Ancak çağdaş ekonomilerde Merkez Bankalarının görevi, siyasilerin hırslarına gem vurup, iktisadi gerçekler doğrultusunda, ülke ekonomisinin istikrarını ve orta-uzun vadeli çıkarlarını savunmaktır. Bunun için siyasi iktidarları frenleyip, onlara rağmen gereken adımları atmaktan çekinmemeleri ile bilinirler.
İşte aynı maden kazasında olduğu gibi; Merkez Bankası’nın kâr maksimizasyonu isteyen özel sektör ve oy maksimizasyonu isteyen Hükümetin çıkarları birleşse bile, fren mekanizması uygulayarak olası kazaları önleme görevi vardır. TKİ , Enerji Bakanlığı ve Çalışma Bakanlığı nasıl görevlerini yerine getirmeyip faciaya yol açtılarsa, bence Merkez Bankası da görevini savsaklayarak aynı pozisyona düşmüş oldu. Kaza riskini gördüğü halde Hükümete uyarak görevini tam anlamıyla yerine getirmemiş oldu.

MERKEZ BANKASI DA ENERJİ BAKANLIĞI GİBİ

Yani 1.5 tonluk üretim kapasitesine rağmen, ona göre altyapısı olan madenden, önce 2, sonra 2.5-3, daha sonra 3.5 milyon ton almaya çalıştınız, altyapı izin vermedi, sonunda patladı. Merkez Bankası da ciddi riskleri yok sayıp, küresel ekonomideki risk iştahı arttı diye faiz indirerek, altyapıyı zorluyor.
En büyük riskin enflasyon olduğu açık; Mayıs sonunda yıllık enflasyon yeniden çift haneye çıkacak. İşin tuhafı Merkez Bankalarının asli görevi de, hala, enflasyonla mücadele olduğu halde..
İşte son faiz indiriminden sonra tablo bu; piyasalar ve Hükümet sevindi, Merkez Bankası ise ne bahane bulursa bulsun, yüksek enflasyonu bilerek gözardı edip, Hükümetin dediğini yapmış oldu.
Kısacası; enflasyonu yok saymak, oradaki bozulmayı görmemek şu anda herkesin işine geliyor. Ancak piyasalar biliyor ki; enflasyonla mücadele durursa, büyüme oranları düşürülüp cari açık makul seviyelere çekilemezse makro ekonomik dengeler bozulmaya mahkum. Yüksek enflasyon bağımlı olduğumuz dış alemde, ülkenin görümünü ciddi biçimde bozacak. Merkez Bankası bu nedenle piyasa yapıcısı bankalara “indirimin süreceği izlenimi çıkmaması gerektiğini” söylemiş. Ancak Merkez’in de içinde olduğu tezgah işliyor; seçimler nedeniyle büyüme oranları düşürülmeden, içtalebi kısmen canlı tutarak, ihracat için kurları fazla indirmeden, enflasyondaki bozulmayı unutturarak önümüzdeki bir yılı geçirmek istiyorlar. Bunun için küresel ortam şimdilik müsait gibi ama herkes biliyor ki; eninde sonunda tersine dönecek.
Başbakanın şansı, yapılan büyük hatalara rağmen hep tuttu. Bakalım bundan sonraki süreç ne gösterecek?

Yazarın Tüm Yazıları