Paylaş
Merkez Bankası bununla birlikte, IMF’in görüşlerinin aksine, faizlerin uzun süre aynı düzeyde tutulacağını, yani kısa süre içinde artırıma başlanmayacağını da açıkladı.
Yani, bugün açıklanacak mayıs ayı enflasyon rakamlarının düşük çıkması, enflasyonun yeniden tek haneye inmesi Merkez Bankası yönetimini ciddi biçimde rahatlatacak.
Rahatlatacak, çünkü Merkez Bankası yönetimi, büyük ihtimalle hükümetin tepkisinden çekindiği için, faizleri artırmak konusunda çok ürkek. Hatırlarsanız Merkez Bankası bol keseden faiz indirimleri yaparken, bunun bir de ilerisi bulunduğunu, “Merkez Bankası’nın indirdiği kadar rahat biçimde artırım yapamayacağını” çok söylemiştik. Ki; zaten indirimin yapıldığı günlerde, artırım gereken bu günlerin geleceği de kesindi...
Merkez Bankası faiz artırmamak için referans faiz oranını değiştirdi. Yani kısa vadeli politika faizi yerine gösterge haline getirdiği repo faiz oranlarını artırdı, böylece hükümet nezdinde “faizleri artırmayan Merkez Bankası yönetimi” statüsünü kazandı.
IMF heyeti, konsültasyonu tamamladıktan sonra yayımladığı ilk raporunda, krizden çıkış için hazırlanan stratejinin uygulamasının hızlandırılmasını istemişti. Dolayısıyla faiz artışlarına biran önce başlanmasını, sıkı para politikasının yeniden kurulmasını, mali disiplinin sağlanması için gereken önlemlerin biran önce alınmaya başlanmasını istemişti.
Ancak Merkez Bankası bu raporun hemen ardından, iç talepte artışın istikrarlı olduğunu ama mevcut faiz düzeyinin uzun süre korunacağını yani faiz artırımlarına kısa süre içerisinde başlama niyeti bulunmadığını açıklamıştı.
Özetle; IMF kalıcı mali disiplin için, orta vadede sorun olmaması için, gerekirse büyümeden biraz fedakarlık edilip, yeni strateji nin hemen uygulanmasını istiyor ama Merkez Bankası, hükümetin de istediği gibi, büyümeden fedakarlık etmek yerine kalıcı mali disiplin için gereken önlemleri yumuşatma, öteleme yolunu tercih ediyor.
İHRACATÇININ KUR İSTEĞİ
Aslında Avrupa krizinin derinleşmesi, Çin gibi ülkelerden gelen haberlerin kötüleşmesi, Euro’nun hızla değer kaybetmeye devam etmesi, buna karşılık TL’nin dolar karşısındaki değer kaybı da Merkez Bankası’nın işini biraz daha kolaylaştırıyor gibi...
Çünkü küresel krizin devam ettiğinin artık iyice anlaşılması, Euro’nun değer kaybı artık içeride de tedirginlik yaratmaya, tedirginlik reel sektöre de yansımaya başladı. Beklenti anketlerinde, üretim rakamlarına bağlı olarak uzun süredir yukarı doğru bir trend yaşanırken, mayıs ayında yeniden gerileme başladı. Bunun üretim verilerine de yansıması, dolayısıyla büyümenin biraz da kendiliğinden frenlenmesi bekleniyor.
Bu arada yine Avrupa krizi nedeniyle, ihracatta beklenen artışların yaşanmadığı da artık iyice ortaya çıktı. Ne kadar pazar çeşitlendirilse de, Avrupa pazarında
yaşanan gerileme ihracata, dolayısıyla üretime doğrudan olumsuz etki yapıyor.
İşte bu nedenle ihracatçılar yeniden kurları konuşmaya başladılar. Hatta, hükümete arkalarını dayadıkları için, “Merkez Bankası ile kurları konuşmamız lazım” demeye bile başladılar.
İşte Merkez Bankası yönetimini bekleyen bir sınav daha... Hükümet büyük ihtimalle ihracatçılar bastırınca kurlarla ilgili Merkez Bankası’ndan bazı taleplerde bulunacaktır. Bakalım Merkez Bankası yönetimi bu konuda ne yapacak. Döviz alarak kurları yukarı çıkarmayı kabul ederse, enflasyonu ne yapacak, faiz taahhüdü ne olacak? Göreceğiz...
Paylaş