DÜNKÜ ekonomi sayfalarında en büyük yer kaplayan haber, iki yıl önce doğalgaz alımına başlanan Mavi Akım projesinin resmi açılış töreni idi.
Bu törene ilişkin olarak ‘Mavi Düş’ün gerçek olduğu pankartlarından, Samsun-Ceyhan petrol boru hattı yapımına kadar çeşitli yönleri haber konusu olmuştu. Türk, Rus ve İtalyan liderlerinin ne yiyip ne içtiklerine, koruma sayılarına kadar işin diğer detayları da ayrı birer kutu olmuşlardı.
Şu kadarını söyleyelim ki enerji haberlerini bundan sonra da daha çok konuşacağız.
Bundan birkaç gün öncesinde ise Enerji Bakanı’nın önümüzdeki yıllara ilişkin enerji ihtiyacı projeksiyonuna ilişkin çeşitli haberleri izledik. Bu haberlerin özü de Bakanlığın ‘2010 yılında Türkiye’de enerji açığı oluşacak’ yönündeydi. Yani Enerji Bakanlığı yine enerji yatırımlarına hız verilmesi gerektiğini, doğacak enerji açığı için şimdiden yatırım kararlarının alınması gerektiğini söylüyor. Daha doğrusu bunu söylemek için o tabloları hazırlıyor...
Biz bu filmi daha önce defalarca seyrettik. O nedenle almadığımız gazın parasını ödüyoruz.
Bu projeksiyonlar daha önceki hükümetler döneminde de yapıldı. Hatta bazı bakanların ‘işte yatırımlara başlamamız lazım gördünüz mü?’ dedirtmek için, büyük şehirlerde kasıtlı olarak elektrik kısıntılarına gittiği bile söylendi.
Sonuçta ne oldu biliyor musunuz? Hiçbir zaman enerji bakanlıklarının hazırladıkları enerji açığı tabloları tutmadı. Açık hep bu rakamların altında kaldı. Bu tahminlere bağlı ciddi yatırımlar yapıldı. Bu yatırımlar nedeniyle dışardan çok pahalı petrol ve doğalgaz alımına gidildi. Bu projeksiyonlar nedeniyle onlarca baraj yaptırılıp, her bir barajdan çeşitli fiyat artırımları ve dolgu bedelleri nedeniyle, her türlü rüşvet ve suiistimal haberleri ortalığa yayıldı. Bu projeksiyonlar nedeniyle yap-işlet ve yap-işlet-devret modeli uydurulup, doğalgaz çevrim santralları yapıldı. Bu santrallardan, piyasaya sattığınız elektriğin neredeyse iki katı fiyatına, özel sektörden elektrik alım anlaşmaları imzalandı.
Sonuç ne? Bu bakanlar yüce divanlık oldu... Peki aynı senaryo mu yine sahnede? Evet, üç-beş eksiği-fazlasıyla yine aynı senaryo devrede. Enerji Bakanlığı, ‘DPT ve Enerji Üst Kurulu’na da sordum’ diyerek, yine, ‘yakında arz açığı başlayacak’ görüntüsü veren tabloları piyasaya sürüyor.
BUNDAN SONRA OLACAKLAR
Yakında ne olacak biliyor musunuz?
Önce ‘pahalı elektrik alıyoruz’ tantanası yapılarak, tahkim bile göze alınan, yap-işlet ve yap-işlet-devret modeliyle çalışan santrallardan ‘napalım mecburuz, açık var’ denilerek, elektrik alımına devam edilecek. Şimdiye kadar yapılan patırdı güme gidecek. Bu özel sektör kuruluşlarıyla yeniden bazı anlaşmalara gidilecek. Ne karşılığında, bunu bilmiyoruz tabi...
Bu arada daha önceki hükümet için ‘şaibe’ kaynaklarından biri olan ‘nükleer santralın gerekliliği’ haberleri yeniden canlandırılacak. Bütün tepkilere rağmen, ‘mecburuz’ denilerek nükleer santral yapımı haklı gösterilmeye çalışılacak. Nükleer santralın çok pahalı ve nemalı bir iş olduğunu, artık herkes biliyor.
‘Nükleer santral yapımı uzun sürer, bu arada yeni yatırımlara da başlamak lazım’ denilerek, baraj ve doğalgaz santral işlerine de başlamak gerektiği söylenecek. Bu arada önceden başlanmış, AKP’ye yakınlığı ile bilinen bazı şirketlere pay verilerek yapımı hızlandırılan bazı barajların yapımına daha fazla kaynak aktarılacak. Bunun yanısıra yeni ihalelere çıkılacak. Yeni ihaleler demek yeni kazanç kapıları demek, doğal olarak.
Öte yandan, biliyoruz ki her ne kadar enerjide özelleştirme istendiği söylense de Bakanlık bu işe gönüllü değil. Ama hükümetin politikası diye, özelleştirmeye ters düşmeden ‘nasıl özelleştirmeyi engeller uzatırız’ formüllerinin de devrede olduğunu herkes biliyor. Yani bir yandan herşey ellerinde kalmaya devam edecek. Devletin elinde kalırsa, iyi kazanılır ya...
Sözün kısası: Enerji politikası tümüyle yanlış. Vatandaşın cebinden alınıp, enerji bahanesiyle birileri zengin edildi. Görünen o ki enerji yine ‘kendi zenginini yaratma’nın bahanesi...