KİT zamları oldum olası büyük tartışmalara, hatta kavgalara neden olmuştur. Uygulanan ekonomik programla birlikte bu tartışma artık bitti derken, AKP Hükümeti döneminde, elektrik ve doğalgaz zamları maalesef hálá sorun oluyor.
Enerji Bakanı Hilmi Güler’in, özellikle elektrik zammını, "şahsi meselesi" gibi algıladığını görüyoruz. Bilindiği gibi; 1 Temmuz’da büyük karanlık çökünce enerjideki sorunlar tek tek ortaya çıkmaya başladı. Pek sonuç alınmış değil ama hiç olmazsa, biraz tartışılıyor. Artık herkes gerekli elektrik zamları yapılmadığı için sistemin aksadığının, sorunların büyüdüğünün farkında ama hala harekete de geçilmedi. Bugün Enerji Bakanlığı özel sektörle masaya oturuyor ve bu toplantının sonucunda bazı tedbirlerin açıklanması bekleniyor.
Bakan Güler’in hálá gerekli zamlar konusunda endişeli olduğunu duyuyoruz. Güler, kendisine başvuran artık zammın yapılması gerektiğini belirten özel sektör üreticilerine, "TOBB en pahalı elektrik bizde diyor, zammı istemiyor çok tepki var" diye yanıt veriyormuş. Özel sektör üreticileri de doğal olarak TOBB’a başvurup, Bakanın şikayetini iletiyorlarmış.
Tabii ki TOBB elektriğin pahalı olduğunu söyleyecek. Hem haksız da değil. Çünkü gerçekten sanayinin kullandığı en pahalı elektrik Türkiye’de. Dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde hanelerin kullandığı elektrik ile sanayinin kullandığı elektrik aynı fiyata satılmıyor.
Yani Enerji Bakanlığı önce kararını verip, bu dengeyi yeniden kurmalı.Onu da bırakın, TOBB itiraz etti diye gerekli olduğu halde elektrik zammı yapılmayacak mı? Bu çok büyük bir hata..
Unutmayın ki; gerekli olduğu halde yapılmayan elektrik zammı, daha sonra mutlaka, bu sefer misliyle yapılmak zorunda kalınır. Gerçek fiyatlarla üretim yapılmıyorsa zaten onun bir anlamı yoktur ve mutlaka ileride acısı çıkar. Yani gerekli zammın yapılmasıyla doğacak zarar, gerekli olduğu halde yapılmayan zamların yaratacağı katlamalı zararın çok altındadır. Bunun örnekleri yaşadık; Türkiye biriktirdiği bu yükler nedeniyle daha önce kamu borç krizlerine girdi, enflasyonu devasa boyutlara ulaştı, yani halkın cebinden bu nedenle para çalındı.
Enerji Müsteşarı geçen gün gazetelere "zammı siz istiyorsunuz" demiş. Gerekli ise zammın yapılmasını ama aynı zamanda daha iyi yönetimle maliyetlerin azaltılmasını, kayıp kaçakların önlenmesini, daha iyi planlama yapılmasını şahsen ben istiyorum. İyi yönetmeyip, devletçiliğe devam edip, zamları da biriktiriyorsanız, bunun adı yönetim denemez ki...
BABACAN HATA KABUL ETMİYOR
Devlet Bakanı Ali Babacan, dün Ankara’da bir grup gazeteciyle basın toplantısı yaptı. Yaklaşık iki hafta önce İstanbul’da yaptığı toplantıda olduğu gibi, Hazine Müsteşarı İbrahim Çanakçı, Mayıs ayından itibaren yaşananları, siyasi nedenlere girmeden, analiz etti. Gelinen noktayı anlatarak, özetle eskiye göre ekonominin çok daha dayanıklı olduğunu belirtti. Babacan sık sık araya girip, ne kadar iyi bir durumda olduğumuzu pekiştiren sözler etti.
Babacan’ın "hiç sorun yokmuş" havasına devam ettiği, yapılan bariz hataları bile hata olarak görmeme eğiliminin devam ettiğini gözlüyoruz. Baştan beri beklenti yönetimi konusunda yanlış yöntem benimsediğini, halbuki "beklentilerin gerçekle yönetileceğini" düşünüyoruz.
Örneğin Babacan hálá Merkez Bankası Başkanlık sürecini kötü yönettiklerini kabul etmiyor. Neredeyse "aynı günleri bir daha yaşasak, aynı şekilde davranırız" demeye getiriyor. Hiçbir şekilde kendi hataları olmadığını söyleyip, Cumhurbaşkanı’na çok sayıda isim götürdüklerini ifade ediyor ve hálá yaşanan süreçte kendi hataları olmadığını düşünüyor.
Stopaj konusundaki tavrı da benzer. "O zaman doğru olan oydu, onu yaptık şimdi değiştirdik ne olacak" tavrı içinde. Hatta sorumuz üzerine, ileride yerliye uygulanan yüzde 10’luk stopajı kaldırdıkları takdirde bunun da "U dönüşü" olarak sayılmaması gerektiğini söylüyor. Burada tek ilkenin verginin geriye yürütülmemesi olduğunu, vergide sık sık da olsa değişiklik yapmanın bir sorun olmadığını düşünüyor.
Babacan, hem AB hem ekonomi yönetiminin birarada yürümeyeceği eleştirilerine, bu konuda gelen yoğun sorulara ise "Kafanızı takmayın, işler iyi yürüyor" yanıtını vermeyi tercih ediyor.