Ekonomiyi referandum değil, Mali Kural’sızlık bozar
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
BAŞBAKAN Yardımcısı Ali Babacan sadece kendi konusuyla, yani ekonomiyle ilgili konuşunca, inandırıcılığı ile öne çıkıyor. Ancak siyasi yorumlara girdiğinde, ekonomiyle “zorlama bağlantı” kurduğu da açıkca gözüküyor.
Babacan dün NTV’de yaptığı konuşmada referandumdan “hayır” oyu çıkması halinde ekonominin olumsuz etkileneceğini belirtmiş ve “Türkiye bir fatura öder” şeklinde konuşmuş. Aynı Babacan, küresel ekonomide ikinci dip ihtimali bile bulunduğunu kaydedip, ertelenen Mali Kural’la ilgili olarak ise konuşmama kararı aldığını söylemiş. Yetkili Bakan “Mali Kural’la ilgili konuşmayacağım” diyorsa, insanlar “demek ki başımıza kötü şeyler gelecek” demez mi? Şimdi şöyle bir senaryo kuralım: Diyelim ki; referandumda “evet” oyları fazla çıktı ama küresel ekonomide ikinci dip görüldü ya da dip görülmedi ama yeni dalgalanmalar yaşandı, durgunluğun uzun süreceği kesinleşti. Mali Kural da olmayacağı için, hükümet gelecek yılki seçimleri garantiye almak için harcamaları iyice artırdı. Zaten cari açık yüksek, mali disiplin de olmayınca, yüklü miktarda gelmiş bulunan sıcak para ürktü, hızla geri çıktı... Başka bir senaryo: Hükümet yanlışının farkına vardı; ekimde 2011 bütçesi TBMM’ye gitmeden mali kural yasasını çıkardı ve mali disiplini kurumsallaştıracağını tüm dünyaya ilan etti. Referandumdan “hayır” oyu çıktı, ama mali kuralımız var. Küresel ekonominin bir önceki senaryodaki gibi olduğunu varsaysak bile, Türkiye’nin bir fatura ödemesi söz konusu olur mu? Ya da “hayır” oyu çıktı ama mali kural uygulamaya konmadı, ne olur? Özetle; sorulması gereken soru: Türkiye eğer bir ekonomik fatura ödeyecekse bunun nedeni referandumdan çıkacak oylar mıdır, yoksa mali kural uygulamasının ertelenmesi, yani hükümetin yaptığı ekonomik tercihler mi? Referandumdan çıkacak oyların rengi değil hükümetin, ekonomi yönetiminin becerisi Türkiye ekonomisinin geleceğini belirleyecek. Çıkacak fatura varsa, bu tümüyle hükümetin icraatının sonucu olacak. Hani çok sevdikleri “milli irade” var ya, işte O’nun suçu olmayacak... Bence Babacan da bunu gördüğü için “Mali Kural’la ilgili konuşmam” diyor. ‘KOALİSYON KORKUSU’ SALINACAK Babacan’ın ardından dün Maliye Bakanı Mehmet Şimşek CNN Türk’te soruları yanıtladı ve “parti bildirisinden alıntı” olduğu belli siyasi yorumlarda bulundu. Yapılmaya çalışılan açık; “milli irade”yi ekonomiyle korkutmaya çalışmak... Referandumdan sonra bakanların ne diyeceği de bence şimdiden belli; bu kez “koalisyon korkusu” salacaklar. Yani “seçimlerden tek parti iktidarı çıkması lazım, onun için oyu bize verin, koalisyon olursa ekonomi olumsuz etkilenir” diyecekler. Evvelden beri savunuyorum; koalisyon hükümetleri ekonomiyi bozmaz. Küresel akış bellidir ve hangi hükümet nasıl gelirse gelsin ekonomide gerekenleri yapmak zorundadır. Gereken yapılmazsa küresel akış hükümetleri kendine getirir, doğru yola sokar... 2000-2001 yıllarında, üçlü koalisyon hükümetinin son yıllardaki en radikal ekonomik ve siyasi kararları aldığını unutmayalım. Şu anda ekonomimiz iyi durumdaysa, bunun koalisyon döneminde gerçekleştirilen reformların sonucu olduğu unutulmasın. AB ile ilgili en radikal uyum kararları, idam cezasının kaldırılması yine üçlü koalisyon hükümetinin kararları... Hükümet ve ekonomi bakanları uzun zamandır yurtdışındaki yatırımcıları, “biz gidersek ekonomi kötüleşir” diye korkutuyordu, şimdi de hem dış yatırımcıyı hem içeriyi “referandumdan hayır oyu çıkarsa işler kötüleşir” diye korkutuyorlar. Aynı bakanlar “Artık ekonomi kalıcı olarak iyileşti, mali istikrar sağlandı, ekonomi sağlam, etkilenmeyiz” demiyorlar mıydı? Söylediklerinden hangisi doğru acaba?