Ekonomi için İran senaryoları

BİR süredir ABD veya İsrail’in İran’a fiili saldırı ihtimali konuşulup duruyor. Bununla birlikte bu krizin uluslar arası ekonomiye ve Türkiye’ye nasıl etki yapacağı konusunda da çeşitli senaryoların tartışıldığını duyuyoruz.

Bu tartışmaları önceleri abartılı bulduğumuzu itiraf edelim. Ama son dönemde İran’ın nükleer çalışmalarında diretmesi ve son olarak alınan Atom Enerjisi Kurumu’nun İran’ı BM’ye sevk kararı, açıkcası bizi artık korkutmaya başladı. Böyle bir sıcak savaşın insani etkilerini düşünmek bile istemiyoruz. Tabi ekonomik sonuçlarını da..

Bu arada Hamas’ın İsrail seçimlerini kazanmasıyla birlikte, İran ve Suriye’nin kendi üzerlerindeki dikkati Filistin’e çekmek için ellerinden gelen gayreti gösterecekleri ve zaman kazanmaya çalışacakları yönünde de son günlerde tahminler yapılmaya başladı.

Şahsen, Hamas’ın bile böylesine bir provakasyona geleceğini tahmin etmiyoruz. Yani İran için bir şey yapılacaksa, Filistin’in bunu engellemesi, bizce sözkonusu olmayacaktır.

Duyduğumuz senaryolardan biri petrol fiyatlarının, İran’ın vurulması halinde gideceği yer konusunda. Bu konuda çok somut bir tahmin yapılamadığı ancak petrol fiyatlarının 2 ile 6 kat arasında artacağı varsayılarak senaryolar düzenlendiği söyleniyor. Bununla birlikte ABD’nin yüksek petrol stoklarını Avrupa’ya hangi şartlarda kullandıracağının hesaplarının, hatta pazarlıklarının yapılmaya başladığını duyuyoruz.

Petrol fiyatlarındaki fahiş artışın en fazla Çin ve Japonya’yı vuracağı, böylece Çin’deki büyük gelişmelerden kaygı duyan ABD’nin ekmeğine yağ sürüleceği ifade ediliyor. Bu durumda ABD’nin asıl kaygı duymaya başladığı güç olan Rusya’nın durumunun kuvvetleneceğini hatırlattığımızda ise bu etkilerin hesaba katıldığı, Rusya’nın güçlenmesinin kaçınılmaz olacağı ancak daha sonra yeni bir güç oyununun sahneye koyulacağını söyleyenler var.

Görüldüğü gibi nereden bakılırsa bakılsın, hangi açıdan ele alırsanız alın korkunç etkiler yaratacak bir tehlikeden söz ediyoruz.

Bu arada İran’daki rejimin, bir süredir iletişim araçlarının hızla yayılmasıyla toplumu istediği biçimde yönlendirmekte zorluk çektiği., dolayısıyla böylesine bir fiili durumun, yeniden içine kapanacağı için, İran’daki rejiminin de işine geleceği bile söyleniyor.

PETROL FİYATI SENARYOLARI

Gelelim böyle bir felaketin hayata geçmesi halinde Türkiye ekonomisine etkilerine...

Her şeyden önce şunu söylemeliyiz ki; Türkiye böyle bir fili durumda ister istemez işin bir yerlerinde olacaktır. İşte, nerede olduğuna göre, fiili bir durum halinde Türkiye’nin yeni tazminat taleplerini konuşmaya başlayacağımızı rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu tazmin talebinin, en azından artan petrol faturasının karşılanmasına dönük olacağını düşünüyoruz.

Bunun da ötesinde böyle bir durum ve fahiş ölçüde artacak petrol fiyatları başta Çin ve Japonya ekonomilerinin büyük krize girmelerine, bunun da etkisiyle dünyadaki likidite bolluğunun bıçak gibi kesilip, gelişmekte olan ülkelere giden paraların yeniden kendi ülkelerine döneceğini de rahatlıkla düşünebiliriz. Yani bu durumda Türkiye’nin uluslar arası sermaye ile yaşadığı balayı dönemi, kimsenin beklemediği bir hızda, bitiverecektir.

İktisatçılar, önümüzdeki aylarda petrol fiyatlarının varil başına 100 ABD dolarına çıktığı ve 2006 yılı boyunca bu seviyenin devam ettiği senaryoda bile, petrol fiyatlarının enflasyon üzerindeki birincil etkilerinin 3-4 puan olacağını hesaplıyorlar. İkincil etkileri daha da fazla olabilir....

Böyle bir durumda Merkez Bankası’nın, hemen olmasa da, enflasyon için bir süre sonra sert tepki vermesi, uluslar arası likidite sıkıntısıyla artacak döviz fiyatlarının ayrıca enflasyon üzerinde önemli baskı yaratacağı da unutulmamalı.

Umarız bu felaket gerçek olmaz ama böyle bir felaketin sonuçlarını da düşünmek zorundayız.
Yazarın Tüm Yazıları