Paylaş
3 oturum halinde sabahtan başlayıp akşam yemeğiyle sonlanan çalışmanın tümünde bizzat bulunup not tutan Kılıçdaroğlu, AB’nin geleceği, ABD’nin ticaret anlaşmaları ve küreselleşmenin getireceği yeni dinamikler ile Avrupa ve Türkiye’de bu yeni dinamikler içerisinde sosyal demokrat politika önerilerini dikkatle dinledi. Toplantının bitiminde kendisinin siyasete girdiğinden bu yana en verimli günlerinden birini geçirdiğini söylemesi bence samimi bir itiraftı.
Bu çalışmanın başlıca mimarı olan eski Devlet Bakanı Kemal Derviş ise tam anlamıyla formundaydı. Tüm oturumları, hiçbir dakikasında kopmadan, her konuşma sonrası yorumlar yapıp, ardından söz vereceği kişiyi dikkatle seçip konunun devamı ve detaylandırılmasını sağlayarak yönetti ve kısa sürede çok verimli toplantı yapılmasını sağladı. Başkan Kılıçdaroğlu’nun dediği gibi, dünya çapında“çok iyi bir sosyal demokrat” olduğunu da gösterdi.
Ben de toplantının katılımcıları arasındaydım. Chatham House kuralları geçerli olduğu için kimin ne söylediğini aktaramasam da genel havayı paylaşmak istiyorum. Her şeyden önce sadece Türkiye için değil özellikle Avrupa sosyal demokrat politikaları için çözüm üretme çabası açıkça seziliyordu. Javier Solana, Pascal Lamy gibi AB’nin önemli fikir ve eylem adamlarının toplantıda bulunması, küreselleşme ve Avrupa’nın geleceği konusundaki tartışmaların, bundan sonraki senaryoların detaylı biçimde masaya yatırılmasını sağladı. Kısa kısa görüşlerin açıklandığı, sağlıklı bir tartışma ortamı yaratıldı.
“Dünya Ekonomisi, İstihdam, Ticaret ve Büyüme” başlıklı ilk oturumda Pascal Lamy ve CHP Başkan Yardımcısı Faik Öztrak’ın sunumları üzerine tartışmalar yapıldı. Önümüzdeki on yılda dünya ekonomisinde neler olabileceği, ticaretle büyüme arasındaki bağlantılar, büyük ölçüde çokuluslu şirketler tarafından yönetilen değer zincirleriyle bütünleşmenin yarar ve sakıncaları, sanayide çeşitlendirmeye etkisi konuşuldu. Aynı başlık altında FED’in beklenen tahvil alım programında değişiklikten gelişmekte olan ülkelerin ve Türkiye’nin nasıl etkileneceği, Türkiye gibi orta gelir düzeyindeki bir ülkenin sanayi politikalarının nasıl olması gerektiği, ABD-AB serbest ticaret müzakerelerinin Türkiye’yi nasıl etkileyeceği ve bu konuda yapılması gerekenler tartışıldı.
SOSYAL YARDIMLAR SADAKA OLMAKTAN ÇIKARILMALI
“Avrupa’nın Geleceği” başlıklı oturumun başlangıcında Javier Solana, Eski Yunanistan Eğitim Bakanı Anna Diamantopoulo ve CHP Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu birer sunum yaptılar. Detaylı bir biçimde Euro Alanı’nın birçok ülkesini etkileyen kriz, kısa ve orta vadede olabilecekler, Avrupa Parlamentosu Mayıs 2014 seçimlerine ilişkin beklentiler, İngiltere’nin yapacağı seçim ve AB’nin geleceği, Türkiye’nin İngiltere ve İsveç modelinde olduğu gibi Euro alanı dışında kalıp AB’ye bütünleşip bütünleşemeyeceği, Türkiye’nin Avrupa’ya yapacağı katkı, Almanya’daki geniş koalisyon içinde sosyal demokratların yer almasının önemi üzerinde duruldu.
“Sosyal ve Mali Politikalar, Gelir Dağılımı ve Sosyal Demokrat Politikalar” başlıklı son oturumda ise John Hopkins Üniversitesinden Barko Milanoviç, İsveçli bir düşünce kuruluşunun başında bulunan, cinayete kurban giden efsanevi İsveçli lider Olof Palme’nin oğlu olan Joakim Palme ve CHP Başkan Yardımcısı Sencer Ayata birer sunum yaptılar. Bu kapsamda henüz Türkiye’de sosyal yardımların artmasına rağmen gidecek yolu bulunduğu, mevcut sadaka gibi dağıtılan sosyal yardımların çağdaş ve bilimsel formata sokulması, eşitsizliklerin nasıl giderileceği, kadınların işgücünü katılımı, emeklilik sistemleri ve işsizlik üzerinde duruldu.
Organizasyondan içeriğe kadar CHP’nin yeni ve çağdaşlık çabası dikkat çekti.
Paylaş