Paylaş
TRT’de “terör” konulu bir programda çıkmıştım.
Teröre karşı keskin ifadeler.
Suikastlere karşı keskin açıklamalar yapmıştım.
O tarihlerde Hürriyet’in Ankara Temsilcisi’ydim.
Gazetenin Cinnah Caddesi’ndeki binasından içeri girmiş, arkadaşlarla kısa bir sohbetten sonra ikinci kattaki odama geçmiştim.
Tam masaya oturmuştum ki...
Müthiş bir patlama. Cam çerçeve inmiş, ben kendimi masanın altına atmıştım.
Balkona bomba atıldığını düşündüm ilk anda.
Meğerse bizim binanın önünden geçen kaldırıma bırakmışlar bombayı.
Arkadaşlarımın çalıştığı salonun camları inmiş.
Ciddi bir panik.
Neyse ki can kaybı olmamıştı.
O gün polis ve MİT gelip uzun araştırmalar yapmıştı.
Sonuç, PKK demişlerdi.
Belki de bir uyarıydı.
Sonradan meslek hayatımızda hep bir PKK terörü oldu.
Hiç bitmedi. Ölümler, acılar, gözyaşları.
Suikastler, baskınlar, bombalı tuzaklar...
Şırnak’ta tugayın bahçesinden teröristlerle çatışmaya gitmek üzere havalanan helikopterlerdeki o askerlerimizi hiç unutur muyum?
O kahramanları...
Meslek hayatımızın neredeyse tamamı terörle mücadelenin ağır ve acı faturalarını izlemekle geçti.
Birkaç nesil böyle büyüdü.
Nihayet hayatlarımızı, geleceğimizi işgal eden bu acının sonuna geliyoruz.
Silahın değil siyasetin hâkim olduğu,
Demokrasinin serpilip geliştiği Terörsüz Türkiye’nin başlangıcı olsun bugünler.
Bizler çok acı çektik.
Ve sonunda bugünlere geldik.
Öncelikle bu uğurda can veren bütün şehitlerimizin önünde saygıyla eğiliyorum.
Terörsüz Türkiye ideali için büyük bir sorumluluk alarak siyasi varlığını riske atarcasına bu çağrıyı yapan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi,
Ve bu yolda yine cesaretle Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin iradesini ortaya koyan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı bütün kalbimle kutluyorum.
Bu süreci bir kuyumcu titizliğiyle yürüten Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve MİT Başkanı İbrahim Kalın ile bütün isimsiz kahramanları saygıyla selamlıyorum.
ŞİMDİ DEMOKRASİ ZAMANI
Bugünden sonra elbette çok daha önemli gelişmeler yaşayacağız.
Ama üzülerek görüyorum ki;
Bu gelişmeye dudak büken bir cenah var.
Silahların teslimi.
“Al ver pazarlığı” gibi ifadelerle,
“İşte sorun çıktı” dedirtecek bir beklenti içinde çırpınıyorlar.
Oysa görülen bir gerçek var.
Türkiye bugün kendi iç barışını sağlama yönünde müthiş bir adım atmış durumda.
Yeni bir dönemin başlangıcıdır bu.
Benim gönlümden geçen,
Bugünden sonra,
Fikir özgürlüğünün, insan hakkının, düşünce ve ifade özgürlüğünün anayasal bir hak olarak gündelik hayatımıza tümüyle yerleşeceği demokratik bir yaşamın hâkim olmasıdır.
Bütün mesele budur.
Özlemle bekledik.
Kavuşalım artık.
ABD’NİN YENİ BÜYÜKELÇİSİNİN İLK İŞİ...
Başkan Trump, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a övücü sözler söylüyor.
“Seviyorum, güçlü lider” diyor.
Türkiye’nin önemini vurguluyor.
Buna seviniyoruz.
Ama bir konu var ki;
Aman dikkat.
Trump eğer Gazze’yi tatil köyü yapıp Filistinlileri sürme planıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan’a gelirse çok yanılır.
Ankara’ya yeni atanan ABD Büyükelçisi’nin ilk işi,
Bu gerçeği Başkan Trump’a bildirmek olmalıdır.
BİR MİLLETİN YENİDEN DİRİLİŞİ
Bugün 19 Mayıs...
Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkarak bir milletin bağımsızlık ruhuyla diriliş destanını başlattığı gündür.
Başta Atatürk olmak üzere bu uğurda şehit düşen kahramanlarımıza Allah’tan rahmet diliyor önlerinde saygıyla eğiliyorum.
Bugün aynı ruhla Türkiye’nin savunma sanayisinden, enerjisine kadar yerli ve milli sanayimiz için çalışan özellikle gençlerimizi kutluyorum..
Paylaş