Büyüme yüzde 8’i zorluyor

Dün açıklanan eylül ayına ilişkin sanayi üretim rakamı, beklentilerin altında kaldı ama üretimdeki artış devam ediyor.

Öncü veriler sanayi üretiminin ekim ayında da artarak devam ettiğini gösterirken, piyasalar beklentilerin altında kalmasına rağmen eylül ayı sanayi üretim verisinden tedirgin olmadılar. Piyasalar bu gerilemeyi, daha önceki aylardaki yüksek oranlı büyümeler nedeniyle, daha çok bir “düzeltme” olarak görme eğilimindeler.
Sanayi üretimindeki gelişmeleri değerlendiren piyasa analistleri bu yılki büyüme rakamının yüzde 8’i bulacağı görüşündeler. Daha önceki büyüme tahminlerini hemen hemen tüm analistler yükseltirken, yıl sonunda ulaşılacak büyüme rakamına ilişkin son tahminlerin yüzde 7.8 ile 8 arasında değiştiğini görüyoruz.
Büyümenin yüzde 8’in üzerine çıkmasını da bekleyenler var ama şimdilik bunlar azınlıkta bulunuyor. Ancak büyüme tahminlerinin geçen aylarda hızla yukarı doğru revize edildiğini göz önünde bulunduracak olursak, belki de önümüzdeki aylara ilişkin verilerle yüzde 8’in üzerine çıkma imkanı da olabilir...
Sanayi üretiminin eylül ayında, geçen yılın aynı dönemine göre yaklaşık yüzde 11 oranında artacağı tahmin ediliyordu. Dün açıklanan veriler eylül ayındaki sanayi üretim artışının yüzde 10.4 olduğunu ortaya çıkardı.Ağustos’taki yüzde 10.8’lik artışa kıyasla eylül ayında küçük bir gerileme göze çarpıyor. Takvim ve mevsim etkisinden arındırılmış üretim de bir önceki aya göre yüzde 0.4 oranında gerilemeye işaret ediyor..
Baz etkisine bağlı olarak, enerji haricindeki tüm ana gruplarda üretim artışı üçüncü çeyrekte ikinci çeyreğe göre yavaşladı. Bununla birlikte üçüncü çeyrekte ara ve yatırım malları üretimi sırasıyla yüzde 11.4 ve yüzde 16.8 ile yüksek seyrederken, tüketim malı üretimindeki artış yüzde 6.0 oldu.
Piyasalar geçen hafta yayınlanan ekim ayı endekslerinde görülen toparlanmanın, ekim ayında sanayi üretiminin eylül ayına kıyasla daha iyi olacağını gösterdiğine işaret ediyorlar.
BABACAN FAKTÖRÜ
Bu üretim rakamlarından sonra, Türkiye’nin 2010 yılı büyümesinin yüzde 8, olmadı yüzde 7.8-7.9 oranlarında, gerçekleşeceğine olan inanç iyice arttı. Bu oran, küresel ekonomiye baktığınızda çok büyük bir büyüme oranı olarak öne çıkıyor.
Büyüme rakamı iyi ama bu rakamın altında ciddi riskler biriktiği, sadece içeriye dönük bir büyüme olduğu da ortada. Piyasalar bu biriken risklere, şimdilik sadece göz ucuyla bakıyorlar, ancak bir gün ciddi tehlikeler oluşacağının da farkındalar.
Bence Başbakan Yardımcısı Ali Babacan oluşan riskleri, belki de piyasalardan çok daha gerçekçi biçimde, görüyor. Tabi ki piyasalara biriktiğini gördüğü riskleri, bu kadar açık seçik biçimde anlatmıyor ama son günlerdeki demeçlerinde, ileriye dönük olarak bizi bekleyen tehlikeleri gördüğünün işaretlerini alıyoruz.
İkinci bir dalga krizin gelebileceğini, buna hazırlıklı olmamız gerektiğini söylemesi ilginçti. Piyasalar bunu yeterince anladılar mı, yoksa anlamak işlerine mi gelmedi bilmiyoruz ama siyasi iradenin, ekonomi yönetiminin, BDDK ve SPK gibi bağımsız otoritelerin bence önümüzdeki yıllara dönük bankacılık ve ekonomi üzerinde biriken riskleri, gerekirse piyasalara rağmen, şimdiden belirleyip hazırlıkları başlatmak durumundalar.
Yine Babacan’ın cari açığın ilelebet böyle sürmeyeceğini belirtmesi, sanayi politikasında köklü değişikliğin gerekliliğini belirtmesi, geçen hafta sonunda TÜSİAD ile yapılan toplantıda bu konuyu ciddiye aldığının göstermesi, bence sevindirici gelişmelerdi.
Bu açıklamaları gördükçe, hükümetteki aşırı harcama taraftarı bakanlara karşı direncini duydukça, giderek daha fazla, “Babacan olmasa mevcut hükümetin ekonomi politikalarında ciddi sapmalar olur, ülke ekonomisi tehlikeye girebilirdi” diye düşünüyorum...
Yazarın Tüm Yazıları