AKP Hükümeti ve daha da önemlisi bürokratları, maalesef siyasi kaygılarla şeffaflıktan uzaklaşmaya devam ediyorlar. AB görüşmelerinde de, IMF ve Dünya Bankası ilişkilerinde de giderek daha fazla önem kazanan şeffaflık ve rakamların güvenirliği de, bu eğilime bağlı olarak azalmaya devam ediyor.
Kamu mali yönetimi ve kontrol yasasında yapılan değişiklikler, tek başına ödeneksiz harcama imkanının tanınmış olması bile, Hükümetin ve bürokratlarının anlayışını göstermeye yeter.
Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) yayınlamaya başladığı ve giderek yetkinlik kazanan bütçe izleme raporlarıyla bu boşluğu doldurmaya, rakamlara şeffaflık kazandırmaya ve bütçe eğilimlerindeki düzelme ve tehlikelere dikkat çekmeye devam ediyor. Piyasaların şu anda, ‘kulak asmamaya özen gösterdiği’ bu raporların önümüzdeki dönemde çok daha önemli hale geleceğine kesin gözüyle bakıyoruz.
TEPAV, Ekim ayı bütçe sonuçlarını değerlendirdiği raporunda da bütçedeki tehlikelere dikkat çekiyor. Bunun ardından, bir süredir takipçisi olduğu kamu mali yönetimi ve kontrol yasasında gündeme getirilen değişikliklerin, ilkesel anlamdaki sakıncalarına ve ilerde başımıza açabileceği tehlikelere tekrar değiniyor.
TEPAV raporunda bütçedeki iyileşmenin çok büyük ölçüde faiz harcamalarının azalmasından kaynaklandığı tekrarlanırken, faiz dışı harcamalardaki artış oranının enflasyonun ve büyüme ile vergi gelirleri artış oranının üzerinde seyrettiğine dikkat çekiliyor. Raporda ayrıca tahakkuk sürecini tamamlamadığı için şimdiye kadar mali hesaplara yansımayan Kasım ve Aralık aylarında tahakkuk ettirilecek harcamalarla birlikte faiz dışı harcama kalemindeki artış oranının, daha da yükselebileceği kaydediliyor.
Bütçe dışı kamu dengesi rakamlarının geç gelmesi nedeniyle, toplam kamu sektörü için belirlenen hedeflerin tutup tutmayacağının şimdiden bilinemediği belirtilirken, geçmiş verilerle bir projeksiyon yapılarak, bu hedefin tutmama riskinin bulunduğu ifade ediliyor.
Haziran ayına kadar iyi gitmişken, son 6 ay için faiz dışı harcama eğiliminin gelir tahsilatının oldukça üzerine çıktığı., bunun da hedefleri riske attığı hatırlatılarak, ‘Bu rakamlara ve dengeye Hazine’nin TMO’ya açtığı ve bir milyar YTL’ye yaklaşan kredinin nasıl yansıdığı da belli değildir. Bu rakamın hangi gerekçelerle bütçe hesaplarına dahil edilmediği ise önemli bir soru işareti olarak havada asılı durmaktadır. Bu açıdan hedefin tutabilmesi KİT veya fon dengesinin genel eğilimlerin aksine önemli düzeyde fazla vermesine bağlıdır’ deniyor.
SOSYAL GÜVENLİKTE HARCAMA DAHA YÜKSEK
TMO’nun Hazine’den kullandığı bu kredinin ya tamamı ya da çok büyük kısmının ‘görev zararı’ yazılacağını herkes kabul ediyor. Ama görev zararı olacak bu kalem bu yıl harcanmasına rağmen, bütçe içinde yeralmıyor. Gördünüz mü, şeffaflık anlayışını...
Sadece bununla de sınırlı değil. TEPAV raporunda Ocak-Ekim dönemi faiz dışı harcamalarda hedefin üzerine çıkılmasında cari transferler, mal ve hizmet alımları ve sermaye giderlerinin rolüne dikkat çekilirken, sosyal güvenlikteki sapmanın önemine değiniliyor ve yüzde 90 ödeneğin 10 ayda tamamlandığı, şu anda Sağlık Bakanlığı verilerine göre kurumların bakanlık hastahanelerine olan birikmiş borcunun 2 katrilyon lirayı bulduğuna dikkat çekiliyor. İlaç paralarını da gözönüne alırsanız, tahakkuk etmiş ama bu yılın bütçesine yazılmayıp 2006’ya sarkan harcamaların boyutları da kendiliğinden ortaya çıkar.
TEPAV raporunda yer almayan bir başka kalem de yol yapım harcamaları . Bizim bildiğimiz, biraz da cebren müteahhitler sıkıştırılıp ödeneği olmadığı halde duble yollar ve Karadeniz otoyoluna ödeneksiz 1.5 katrilyonluk harcama yaptırıldı. Bu yük de 2006’ya gelecek.
Bu arada ithalat artmasına rağmen dış ticaretten alınan vergilerdeki artışın ortalamanın altında kalması, ÖTV’si önemli ölçüde artırılan tütün mamulleri ve kolalı içeceklerdeki vergi tahsilatı artışının yüzde 10’un altında kalmasına da Raporda dikkat çekiliyor.
Kısacası; halının altına süpürme tam gaz. Bu pisliklerin sonuçlarını gördük, yine göreceğiz...