PİYASALARIN gözü kulağı bugün Brüksel’de yapılacak temaslarda...
Piyasaların krize hálá ‘Nasıl olsa iş düzelir’ diye baktığı biliniyor, AKP’nin inat etmesi halinde AB üyeliğinin tehlikeye gireceği açık ama buna rağmen Hükümet’in ne yapacağı henüz bilinmiyor.
Mevcut tabloya bakan her sağduyu sahibi insanın, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, kendini bağlamış olsa da, yaptığı hatadan bir kılıfını bulup geri döneceğini düşünür. Ancak partideki durum böyle değil. Dün Başbakan’ın zina konusundaki ısrarından vaçgeçmeyeceğini söyleyen AKP’lerin sayısı hayli fazlaydı.
‘Ben dedim bir kere, geri dönmem’ anlayışıyla olaya bakıldığını sanmayın. Zina krizi gördüğümüz kadarıyla hem iç politikada, hem de parti içinde öyle dallanıp budaklanmış ki, işin içinden çıkılması giderek zorlaşmış.
Açıkcası; parti içinde sıkıntı olmayacağını bilse, Erdoğan gördüğümüz kadarıyla çark edecek ama parti içi dengeler sanıldığı gibi sakin gözükmüyor.
AKP’ye yakın bazı yazarlar bile, partililerin şu soruyu kendilerine sorması gerektiğini söylüyor: ‘Bu krizin sonunda Türkiye’nin AB üyeliğinin önü kesilirse, ardından gelecek siyasi çalkantıda ayakta durabilir miyiz?’
Aynı yazar AKP’nin ‘Zina mı, AB’mi?’ ikilemiyle tarihe geçeceğini hatırlatıp, Brüksel’de konuşulacakların da önceden belli olduğunu söylüyor.
Ancak Erdoğan’a yakın bazı kaynaklar, bu yazarın içinde bulunduğu partideki etkin grubun bunları gündeme getirmesine ön yargılı yaklaşıp, ‘Acaba arkadaşlar bu krizden yararlanıp, bir şeyler mi elde etmek istiyor’ diye bakıyor.
TEPKİSEL KARARLAR
Başbakan’ın ‘tepkisel’ kararları verdiğini, ‘Ben aslında kazanın ilk günü Demiryolları Genel Müdürü’nü görevden alacaktım ama basın istedi diye aldılar derler diye bekledim’ demeciyle artık açıkca görebiliyoruz. İşte böyle bir tepki nedeniyle, Başbakan’a yakın kişiler, Erdoğan’ın zina konusunda çark etmesinin çok zor olduğu görüşündeler.
Aslında bugün Brüksel’de konuşulacaklar belli. AB’nin ilerlemeden sorumlu Komiseri Verheuegen de, diğer AB yetkilileri de Türk Ceza Yasası’nın, zinasız çıkarılmasının şart olduğunu Tayyip Erdoğan’ın yüzüne karşı tekrarlayacaklar. AB’den gelen açıklamalar o kadar sertti ki, bunun tersini beklemenin mümkün olmadığı ortada.
Buna karşılık AKP’liler, Başbakan’ın ‘Ben ikna ederim’ dediğini söylüyor ve bu konuda gelişme olacağını sanıyor. Halbuki dış politika ile ilgili olanları, okun çoktan yaydan çıktığının dolayısıyla AB’nin bu konuda yumuşamayacağının farkında.
Yani Erdoğan ‘Olur da biraz ortayı bulursam’ diye gidiyor ama AB’nin tavrında değişiklik beklenmiyor.
Pozisyonlar belli ise Erdoğan’ın Brüksel dönüşü TBMM’yi toplama girişimini hemen başlatması gerekmez mi? Gerekir ama şimdilik, hava hiç de öyle değil...
Bu arada hafta sonunda Kızılcahamam’da yapılacak parti toplantılarında, parti içindeki grupların ilk kez sert biçimde karşı karşıya gelebileceği de söyleniyor.
Ankara’daki AB Komisyonu Temsilciliği’nde ilerleme raporunun zina olmadığı takdirde nasıl değiştirilmesi gerektiği konusunda çalışmaların başladığını biliyoruz. Bu arada aynı kaynaktan gelen haberler ‘Tren raydan bir kez çıktı’ görüşünün hakim olduğunu, yani zina konusunda Hükümetin geri adım atması halinde bile, Türkiye’nin AB ile ilişkilerinin eskisi gibi olmayacağını gösteriyor. Yani güven kaybolmuş durumda.
Umarız, eskisi gibi olmasa da, AB ile ilişkilerin sürmesi ve belli bir tarih alınması için, Başbakan Tayyip Erdoğan gerekli adımları atmaya razı olur.
Böyle yapmaz, işi yine inada bindirip, oyunu AKP içindeki hesaplara göre oynama eğiliminde olursa, bundan AKP’nin çok zarar göreceği kesin. Ancak ondan da önemlisi, Türkiye ekonomisi çok büyük zarar görecek...