BDDK bağımsızlığına daha fazla sahip çıkmalı

BANKACILIK Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Perşembe günü resmi bir açıklama yaparak, artık 'eski' olan Başkanları Engin Akçakoca'nın evine yapılan polis baskınını kınadı.

Açıklamada her şeyden önce BDDK ve TMSF'nin faaliyetlerine ilişkin tüm evrak, bilgi ve dosyaların mevzuat uyarınca muhafaza edildiği belirtilerek, Kurumun yaşanan kritik dönemde ne denli zor bir görev üstlendiği özetlendi. Ardından da 'Kurum'da üst seviyede görev yapmış kişiler ile ilgili olarak çeşitli mercilerce yapılacak işlemlerin bu kişilerin konumlarına uygun olması ve ayrıca kurumları ve çalışanlarını yıpratıcı nitelik kazanmaması hususunda gereken hassasiyetin tüm kesimlerce gösterilmesi gerektiği düşünülmektedir' denildi. Bence yetmez....

Geçtiğimiz hafta yaşananlar, sadece Kurumun bir üst düzey yöneticisine yapılan, gerçekten hangi yönden düşünürseniz düşünün insaf sınırlarını aşan, ancak 'gövde gösterisi' olarak tanımlanabilecek bir hareket. Ama bunun ötesinde Kurumun bağımsızlığına vurulmuş bir darbe...

Yani 'otorite' bu hareketiyle, Hükümetle çatışma ya da görüş ayrılığı yaşansa bile bunun kamuoyuna, açıkca olmasa bile, duyurulmasını hoş karşılamadığını göstermiş oldu.

Bu hareket sizce mevcut yöneticilere ve geleceklere 'Bak, böyle olursun' demek değilse, nedir?

Siz, Hükümetin, en azından Adalet Bakanı ya da İçişleri Bakanı'nın haberi olmadan, böyle bir baskının gerçekleşeceğini tahmin edebilir misiniz? Bankanın soyulduğunun ortaya çıkmasıyla birlikte BDDK'nın ısrarlarına rağmen hızlı hareket edemeyen yargının, hem de 'isimsiz bir telefon ihbarı' ile, kendiliğinden böyle hızlı hareket etmesine bir anlam verebilir misiniz?

TARİH YANITLAYACAK

Bu olayda sorulacak, belki çoğunun yanıtı belli ama yakın bir tarihte açığa çıkmayacak, o kadar çok soru var ki... Herhalde, bu soruların açık yanıtlarını tarih verecek, ileride öğrenebileceğiz.

Ancak Bankayı soydukları açıkca belli olan kişilerin parti temsilcilerinin, 'Oh oldu, şimdi gördü' şeklindeki demeçleri bile, olayın içinde nelerin olabileceğini açıkca ortaya koyuyor.

İmar Bankası olayı ortaya çıkıp, biraz geliştiğinde, 'Yahu onlara bir şey olmaz, olayın üstüne giden bürokratlara fatura çıkarılır' diye absürd senaryolar konuşuluyordu. Şimdiki tablo şu değil mi? Olay anlaşıldıktan sonra ısrarla işin üzerine gidenlerin evine polisle baskın yapılıyor, suçu açık olan insanlarla bakanlar konuşuyor ve 'Bir daha konuşacağız' açıklaması yapabiliyorlar....

Hükümetten sadece Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in çıkıp, 'İmza atılan evrakların fotokopisinin alınması normaldir' açıklaması, belli ki kişisel, gerçekten saygıya değer bir davranış. Ancak bunun dışında Hükümet yetkililerinden ses çıkmaması ilginç değil mi?

TÜSİAD Başkanı Özilhan, 'Bu şekilde görev yapacak kişi bulamazsınız' derken haklı değil mi?

FAZLASI LAZIM

Kurumun bu aşamada eski Başkanlarına sahip çıkması da, Kurumun 'Kurum' olması açısından saygı duyulacak bir davranış. Ancak, dediğimiz gibi, yetmez, daha fazlası lazım...

Engin Akçakoca'nın TBMM'deki komisyon çalışmaları sırasında eski Başkan Zekeriya Temizel'e yapılan haksız sataşmalara karşı, Kurum olarak yaptığı açıklama unutulmamalı...

Kurumun bağımsızlığını koruması için, yeni gelecek başkana da çok iş düşüyor. Ancak bu açıklamayı yapan Kurul üyeleri, zaten çoğunluktalar ve bu hareketi sürdürmeliler.

Ben biliyorum ki; AKP'nin Kurul üyeliğine atadığı kişi, bir süre Kurul üyeliği yaptıktan sonra yakınlarına, 'Yahu aramızda bankacılıktan gerçek anlamda anlayan tek kişi Başkan Akçakoca. Bütün Kurulu O sürüklüyor, O olmasa ne yaparız bilmiyorum' diyordu.

'Akçakoca gidince Başkan olacaksın' diye getirilen ikinci Başkan Ahmet Şirin'in de, işlerin içine girip nüfuz ettikçe, Akçakoca'nın işinin ne kadar zor olduğunu anladığını biliyoruz.

O zaman bu işin parti işi olmadığını, Kurumun bağımsızlığını korumanın her bir üyenin 'Profesyonel ahlak'ı açısından şart olduğunu unutmamalılar. Kurum çalışanları, her türlü saldırıya rağmen, bunun bilincinde. Kurul üyeleri de 'ekonominin ve bankacılığın yeniden politikacıların eline bırakılmaması'nın kritik önemini kavrayıp, buna göre davranmalı.
Yazarın Tüm Yazıları