Başbakan vergiyi siyasi koz olarak gördüğünü kabul etti

BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan, Gelir İdaresi’nin bağımsızlığını "siyasi konu" olarak gördüğünü açık açık söyledi.

ATV’de soruları yanıtlayan Başbakan, IMF’nin özellikle Türkiye’nin siyasi geleceğini etkileyecek konulara karışmasından rahatsız olduğunu belirterek, "Kalkıp da bizim teşkilatlanma yapımız üzerinde sizler kalem oynatırsanız, bu olmaz. Gelir İdaresi Başkanlığı’nın özerk kuruluş haline getirilmesine sıcak bakmamız mümkün değil" dedi.

Yani Başbakan, ben Gelir İdaresini siyasi kararlardan ayrı tutmam, Gelir İdaresini siyasi olarak kullanırım, bu hakkım vardır demek istiyor herhaldeÖÖ

Tüm işalemi vergiler konusunda siyasi etkinin çok artmasından rahatsız iken, Gelir İdaresi’nin teknik bir kuruluş olarak çalışmasını isterken, Başbakan çıkıyor "Gelir İdaresi bağımsız olmaz, siyasi olarak bana bağlı olması lazım" diyor.

Her şeyden önce Türkiye’nin vergi gelirlerini artırması, bunun için çok yüksek olan kayıt dışını kayda alması, bunu yapabilmek için de siyasi etkilerden uzak, tümüyle teknik kaygılarla çalışacak, kurallar koyup kuralları herkese, her kesime, her şirkete aynı biçimde, tavizsiz uygulayacak bir Gelir İdaresine ihtiyaç var.

IMF ile masaya oturulduğunda kayıt dışını kayda almak için önlemler konuşuluyor ama hükümet, bunun temel unsuru olan Gelir İdaresi’nin bağımsızlığını istemiyor.

Yani IMF’in kayıt dışını kayda almak için istediği tedbir "siyasi" oluveriyor.

Aksi takdirde bir Başbakan çıkıp, Gelir İdaresi başkanını, Bakanlık Müsteşarını, hatta bakanı da atlayıp, bizzat atadığı bir ilin vergi dairesi başkanıyla baş başa verip, vergiyi bazı kızdığı kişilere karşı silah olarak kullanabilir. İşte o zaman da vergi sistemi adil olmaz; adil olmayan vergi sistemine güven kalmaz, her kes siyasi olarak ayrıcalık ister, değil mi?..

IMF de işalemi de artık kayırmacılık ya da özel cezalar olmasın diye Gelir İdaresi başkanlığının bağımsız olmasını istiyor. Ama tam da bu nedenlerle Başbakan istemiyor.

Bunun da ötesinde küreselleşme ile birlikte tüm dünyada siyasi iktidarların artık günlük ekonomi uygulamalarından ellerini çektiğini, teknik işlerin küresel anlamda regülasyonlarla götürüldüğünü biliyoruz. bağımsız kurumlar da bu nedenle ortaya çıktı. Yani Türkiye’nin küreselleşme entegrasyonu da Gelir İdaresinin bağımsızlığını gerektiriyor. Ancak Başbakan bunu da göz ardı edip ille de "vergiyi siyasi koz olarak kullanırım" demek istiyor.

HARCAMALARI KIS DEMEK SİYASİ OLUYOR

Bu tür konuların çağdaş artık siyasi konular olarak kabul edilmediğini biliyoruz.

Siyasi iktidarlar yapacakları bütçeler ile kimden ne kadar kaynak alacaklarını, kime dağıtacaklarını, hangi kesimlere ne kadar kaynak vereceklerini, açık, şeffaf biçimde ilan ederler. Siyasi hak bunu gerektirir. Ancak hükümetin çizdiği makro çerçeve içinde günlük ekonomik uygulamalar artık bu kurumlar tarafından yerine getirilir.

Küresel krizi hala yaşıyoruz ve eğer Merkez Bankası ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) zamanında bağımsız kılınmayıp, hükümete bağlı olarak çalışıyor olsaydı, herkes biliyor ki şu anda biz küresel krizi çok daha ağır yaşıyor olacaktık.

Belediyelere aktarılan kaynakla ilgili olarak istenenleri de Başbakan IMF’n siyasi müdahalesi olarak görüyor. Halbuki IMF, "Belediyeye bütçeden verilen parayı kesip, bunun yerine belediyelere ayrı vergi koy" dememiştir. IMF, buraya aktarılan paranın mali disiplini bozduğunu, buralara aktarılan kaynağın yerine yeni gelir yaratılması gerektiğini söylemiştir. Başbakan da büyük ihtimalle IMF’in bu tür tedbir isteğini, "IMF belediyelere verdiğim parayı kıs diyemez" diye, yani "siyasi istek" diye kamuoyuna lanse ediyor.
Yazarın Tüm Yazıları