Bankalar: Disiplin sırası reel sektörde

TÜRKİYE Bankalar Birliği, ilk kez tam kadro, yönetim kuruluyla, basının önüne çıktı.

Önceki gece yapılan basın sohbetinde, bankacıların, mümkün olduğunca, ketumiyetlerinden sıyrılıp, samimi yanıtlar vermeye çalıştıklarını izledik. Birlik çatısına rağmen, farklı büyüklük ve menfaatlere sahip oldukları için, bütünlük göstermesi zor olan Bankalar Birliği yönetimini tek sesten konuşur görmek, önümüzdeki dönem etkin bir sivil toplum kuruluşu olma adına, şahsen bana umut verdi.

Birliğin güçlü bir sivil toplum örgütü olmasının yararı var. Herşeyden önce, popülizm nedeniyle kamuoyunda ‘‘günah keçisi’’ ilan edilmelerini engellemek için daha etkin çalışabilir, aracılık faaliyeti gösterip, ekonominin dinamosu olduklarını daha rahat anlatma imkanı bulurlar.

Birlik Başkanı Ersin Özince'nin giriş konuşması yapıp, sorulara yanıt için tüm yönetim kurulu üyelerine söz vermesi ve diğer bankacıların da samimi yanıt vermesi, özeleştiriden kaçınmaması, toplantının verimini artırdı. Özince, vermek istediği bazı mesajların altını çizdi. Bunların başında ‘‘bankacılık sektörüne ilişkin eski zaafiyetlerin artık olmadığı, bankacılığın krizlerden sonra kendisine çeki düzen verdiği ancak şimdi sıranın reel sektör şirketlerine geldiği’’ yeraldı.

Yani kamuoyunda yaratılmaya çalışılan ‘‘bankalar reel sektöre kredi vermek istemiyor’’ imajının yanlış olduğunu, kendilerinin disiplin içinde, katı kurallara uyma zorunlulukları bulunduğunu, bu kurallara uymak için de kredi verecekleri reel sektör şirketlerinin de artık kendilerini disipline etmeleri gerektiğinin altını tekrar tekrar çizdi.

Bankacılara gelen eleştirilerin başında Merkez Bankası'nın bile tereddüt belirttiği ekonomik veriler hakkında abartılı iyimserlik içinde bulundukları, son çıkan Bankalar Yasası, BDDK'nın bağımsızlığı gibi konularda yeterince tepki vermemeleri geldi.

İSTEK YOK

Ersin Özince
, piyasa koşullarının oluşturulmasını istediklerini, devletten bir şey istemediklerini, kamu bankaları ile oluşan haksız rekabetin kaldırılmasını istediklerini belirtirken, gerekli tepkilerin gösterilmemesinin buna ters düşüp düşmediği de soruldu. Özince ve diğer bankacıların buna eleştirilere yanıtı, ‘‘Kamuoyunda bu tepkilerimiz gözükmüyor ama bunların mücadelesini her platformda yapıyoruz’’ oldu.

Bu arada tabi ki 1 Temmuz'da kalkacak mevduat dahil pasif güvencesi de gündeme geldi. Özince özetle, ‘‘Otorite, bizim de bilmediğimiz verilere bakarak belli bir takvim verdi. Şimdi otoritenin kararına saygılıyız. Eğer otorite gerekli görürse takvim konusunda başka kararlar da alabilir, biz buna uyarız. Ancak bu güvence ilelebet sürdürülecek bir güvence de değildir’’ dedi.

Bu arada TMSF'nin yasaya alelacele giren ayrı örgütlenmesinin ayrıntılı düzenlenmesi için bir yasa değişikliği çalışması olduğunu, bu kez otoritenin Bankalar Birliği'ne ‘‘Gördüğünüz değişiklik ihtiyaçlarını bize bildirin’’ dediğini, yani geçen seferki hataya düşmediğini öğrendik. Toplantıda son günlerde Ziraat Bankası'nın da katıldığı, yüzde 2'nin altına inen tüketici kredi faizlerinin getireceği sıkıntılar, maliyetin altında kredi kullanımı gibi konular da konuşuldu ve Bankalar Birliği'nin bu konuda bir yaptırımı olmadığı, her bankanın kendi hesabını yaptığı yanıtı alındı.

Özince'nin yakındığı bir konu da icra-iflas yasasında geriye dönüşü sağlayacak değişiklik hazırlıkları idi. Daha önce de ‘‘bankaya borcunu ödemeyenler de hortumcudur’’ dediğini hatırlatan Özince, bu konudaki geriye dönüşün mutlaka önlenmesi gerektiğini söyledi.

Özetle gördüğümüz şu ki; bankacılar birliklerini artık ‘‘Birlik’’ yapmaya çalışıyor. Bankacılara karşı oluşan olumsuz havadan tedirginler. Birçok yanlışlık olduğunu görüyor ama bunlara yüksek sesle karşı çıkmadan, sessiz diplomasi ile çözmeye çalışıyorlar. Gördüğüm o ki; her banka bazı risklerin üzerinde oturup, kár maksimizasyonu için bunu sürdürmeye çalıştığı için havayı mümkün olduğunca olumlu göstermeye özen gösteriyorlar.
Yazarın Tüm Yazıları