Bankalar 2005 bono vergisi için acil açıklama bekliyor

AKP Hükümeti başta devlet tahvili-Hazine bonosu olmak üzere, 2005 yılında menkul kıymetlerde uygulayacağı vergiye henüz karar vermiş değil. Bu belirsizlik piyasaları olumsuz etkilemeye başladı.

Bankaların bundan bir süre önce Maliye Bakanlığı’na dönük olarak, ‘bu belirsizliğin biran önce giderilmesi gerektiğini’ belirten bir başvuruda bulunduklarını biliyoruz. Ancak Hükümetten, başvurunun üzerinden yaklaşık bir ay geçmesine rağmen, henüz bir açıklama gelmiş değil.

Vergi Konseyi’ne hazırlatılan vergi raporlarının değerlendirildiği, Maliye Bakanlığı’nda yapılan toplantılar sonucunda piyasalar bir açıklama beklerken, bu toplantıların ardından da bir açıklama gelmemesi, piyasalardaki tedirginliği artırdı.

Hükümet tahvil-bono vergisinde herhangi bir düzenleme yapmadığı takdirde tahvil-bono vergi gelirlerinin tümünün 2005 yılından itibaren beyannameye tabi olması gerekecek. Halbuki mevcut uygulamayı sürdürmek için ise Hükümetin ‘yarı beyanname yarı stopaj’ denilebilecek bu sistemi devam ettirecek, yani beyannameyi bir yıl daha erteleyecek bir yasa maddesi çıkarması gerekecek. Halbuki bunların hangisinin uygulanacağı konusunda net bir açıklama yapılmış değil.

Bankacılar, şu anda sektördeki yaygın kanının ‘mevcut uygulamanın 2005 yılında da süreceği’ yolunda olduğunu, piyasaların bunu satın aldığını ama bir yandan da, ‘Acaba bir sürpriz olur mu’ diye korkmaya başladığını söylediler. Bankacılar neredeyse 2004 yılının bitimine 20 gün kaldığını ancak yeni yılda uygulanacak sistemin hala netlik kazanmadığını hatırlatarak, bir an önce yasal düzenleme yapılmasa bile bir resmi açıklamanın gelmesi gerektiğini söylediler. Bankacılar bu açıklamanın Başbakan tarafından yapılmasının daha doğru olacağını ama Maliye Bakanının da resmi bir açıklama ile piyasalardaki tedirginliği giderebileceğini kaydettiler.

BORÇLANMA VE FAİZ

Bu vergilemedeki belirsizlik nedeniyle tahvil-bono talebinin olumsuz etkilendiği, son dönemde bunun iyice belirgin hale geldiği belirtiliyor. Özellikle bankacılık dışı kesimin talebinde, yani halkın bono-tahvil talebinde duraklama görüldüğünü son ihalelerde bunun iyice ortaya çıktığını kaydeden bankacılar, bunun da borçlanmayı, dolayısıyla faiz oranlarını olumsuz etkilediğini söylüyorlar.

Bir bankacı hükümetin tahvil-bonoda biran önce vergi açıklaması yapmaması halinde Aralık ayı borçlanmalarının ciddi biçimde etkileneceğini söyledi.

Bankacılık dışı kesimin tahvil-bono talebindeki bu duraklamaya karşılık bankaların talebinde o kadar sıkıntı görülmüyor. Hatta bazı likit bankaların halkın elindeki bonoları satın alma yoluna gittiği söyleniyor. Bu banka yönetimlerinin ‘AB’den tarih alınması ve IMF konusunda hiçbir bir tereddüt kalmadığı’ izleniminde olduğunu, dolayısıyla ‘Nasıl olsa bu faizleri bir daha bulamayız’ anlayışıyla hareket edip 2005 yılı karlarını maksimize etmek için bu yola gittiğini söylediler.

Eylül ayından beri banka dışı kesimin tahvil-bono talebinde duraklama başladığını, son dönemde bunun iyice belirginleştiğini kaydeden bankacılar, tahvil-bono stokunun yarısından fazlası bankacılık dışı kesimin elindeyken, bu belirsizlik sürdüğü müddetçe yine ağırlığın banka portföylerine geçme ihtimali olduğunu da kaydettiler.

Maliye beyannameden yana

BU
arada 2006 yılından itibaren tahvil bonoların diğer menkul kıymetlerle birlikte, yüzde 10 stopaja tabi olması yönündeki Vergi Konseyi Raporu Maliye’de tartışmaya açıldı. Maliye Bakanlığı bürokratları arasında bu önerinin çok fazla benimsenmediği gözleniyor.

Maliye bürokratları, beyanname sistemine geçmenin özellikle kayıt dışının önlemesi açısından zorunlu hale geldiğini belirterek, stopaj yerine tüm faiz gelirlerinin hiçbir limite dahil olmadan artık beyanname ile bildirilmesi gerektiği görüşünü belirtiyorlar. Dolayısıyla ‘Beyanname yerine 2006 yılından itibaren tek bir stopaj oranı’ yönündeki öneri fazla kabul görmüyor. Maliye bürokratlarının 2005 yılında mevcut sistemin devam edip 2006 yılından itibaren tümüyle beyanname sistemine geçmeye daha sıcak baktıkları söyleniyor.

Aslında tahvil-bono vergilemesinde mevcut sistem bir yıl daha devam etse bile, daha sonrasında ne olacağı tartışılmaya devam edeceğe benziyor. Beyanname sisteminde bankaların teknik destek olarak devreye sokulması planlanırken, Maliye’nin buna karar verilmesi halinde altyapıyı oluşturmaya hemen başlaması da gerekecek. Bazı bankacılar tüm beyannameleri bankaların hazırlamasının hemen hemen imkansız olduğu görüşündeler. Bu arada beyanname sistemine gidilmesi halinde tahvil-bono almaktan çekinecek kesimlerin yoğun olacağı söylenirken, önümüzdeki yıllarda borçlanma gereğinin azalmasıyla bu imkanın yakalanabileceğini söyleyenler var. Öte yandan beyanname sistemine tek başına geçilemeyecğini, bununla birlikte ‘servet beyanı’ gibi bir bütünleyici sistemin gerekli olduğunu kaydeden Maliyecilerin sayısı da hayli fazla.

2005’in ilk ekonomi zirvesi 5 Ocak’ta TOBB-hükümet arasında

TÜRKİYE
Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), geniş bir kadroyla, 5 Ocak 2005 tarihinde Başbakan Tayyip Erdoğan’a iş aleminin sorunlarını anlatacak. ‘Yılın ilk ekonomi zirvesi’ niteliğini taşıyacak olan bir zirvede tüm hükümet üyelerinin hazır bulunacağı öğrenildi.

Başbakan Tayyip Erdoğan, TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu’nun talebi üzerine, bu toplantı için 6 saat süre ayırdı. Bu toplantıda bölgesel ve sektörel sorunların Başbakana iletileceği, toplantıda diğer bakanların da hazır bulunmasıyla, acil çözülecek sorunların hemen bu toplantıda kararlaştırılacağı kaydedildi.

TOBB’un düzenlediği bu toplantıda kurum bünyesinde yeralan tüm sektör kurullarının temsilcileri yeralarak sektörün sorunlarını anlatacaklar. Bunun yanısıra TOBB’un 14 bölge halinde bölgeleri ayırıp, her bir bölge temsilcisine de toplantıda yer vereceği ve böylece bölgesel sorunların da Başbakana iletileceği öğrenildi.

17 Aralık sonrasına gelecek bu toplantıda, sektörel ve bölgesel sorunların yanısıra AB ile müzakere sürecinin de masaya yatırılması ve TOBB’un Başbakandan bu süreçte aktif rol talep edeceği tahmin ediliyor. TOBB’un sektör kurullarını sektör meclisleri halinde yeniden örgütleme yoluna gittiği, bunlar aktif kılınarak AB ile sektörel müzakerelerde bu meclisleri öne çıkarmak istediği biliniyor. Bu konunun da aynı toplantıda Başbakana ve diğer bakanlara anlatılması bekleniyor.

Bu arada bölge ve sektör temsilcilerinin mevcut teşvik sisteminden şikayetlerini bu toplantıda Başbakana iletmeleri bekleniyor. 31 ile teşvik konusunun Anadolu’da haksız rekabet yarattığı için büyük tepki çektiği bilinirken, bunun yerine sektörel teşviklerin öne çıkması isteniyor. Bu konuda TOBB’un yanısıra TÜSİAD’ın taleplerinin de bulunduğu ve AB sürecinde sektörel müzakerelerle birlikte sektörel teşviklerin de uygulamaya girmesinin istendiği biliniyor.

Öte yandan yatırımların önündeki engellerin kaldırılması konusunda işaleminin sıkıntıları olduğu ve bunları da başbakana iletecekleri belirtiliyor

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın uzun bir zaman ayırarak bu sorunların çözümü konusunda biran önce harekete geçme niyetini ortaya koyduğu belirtiliyor. Bu nedenle aynı toplantıda olmasa bile daha sonraki Bakanlar Kurulu toplantılarında sorunların giderilmesine dönük birer birer gerekli adımların atılması konusunda TOBB bünyesinde bir umut belirmiş durumda.
Yazarın Tüm Yazıları