YAKLAŞIK 10 günlük uzun bayram tatili bitti, piyasalar açısından yılbaşına kadar sürecek ilginç bir döneme daha giriliyor. Bizde piyasalar kapalıyken küresel piyasaların en çok konuştuğu konu İrlanda’nın durumu idi. Büyük ihtimalle bu hafta içinde de aynı tartışma devam edecek.
Aslında olacak belli; İrlanda IMF ile AB destekli bir program yapacak ve buna bağlı olarak uygulamaya sokacağı kemer sıkma önlemleriyle bu dönemi geçiştirmeye çalışacak. Dolayısıyla piyasalar birkaç gün daha İrlanda’nın durumun yakından takip edip, daha sonra yapılacak anlaşma ile rahatlayacaklar. Son günlerde yoğun olarak gündemde ama İrlanda küresel piyasalar için lokal bir sorun olarak kalacaktır. Daha çok İngiltere gibi yakın ülkeleri etkiler ama küresel piyasaları radikal ölçüde etkilemesi pek beklenmiyor.
Küresel piyasaların asıl uğraştığı konu ABD’nin, Merkez Bankası FED’in uyguladığı politikaların doğru olup olmadığı, bir işe yarayıp yaramayacağı konusu. ABD içinden de uygulanan politikalar konusunda ciddi itirazlar gelmeye başladı. Daha önce de görüldüğünü, FED’in son parasal genişleme operasyonunun da işe yaramayacağını, ABD ekonomisinin bu yolla düzelemeyeceğini söyleyenlerin sayısı giderek artmaya başladı.
Aslında sadece ABD içinden ya da iktisatçılardan değil, küresel bazda siyasi olarak da ABD’nin son politikasına, haklı olarak, gelen itirazlar artmaya başladı. ABD’nin bastığı paranın ülke içinde kalmaması, tüm dünyaya yayılması nedeniyle, karşılıksız para basmanın maliyetinin, basılan dolarların gittiği ülkelere çıkarılması kaçınılmaz. ABD yönetimi de bunu bildiği için, bu kadar rahat karşılıksız para basma kararı alabiliyor.
Bence önemli risklerden biri; ABD’nin siyasi olarak küresel rolü ve etkinliğinin zayıfladığı bir süreçte, ciddi bir ekonomik dayatmada bulunması. Yani eski yaptırım gücü olmadığı için, karşılıksız para basma operasyonlarının ters tepme ihtimali de bulunuyor. TEK MEMNUN ÜLKE TÜRKİYE
Çin’in yanısıra Avrupa ülkeleri de yakında ABD’nin bu politikasına karşı isyan bayrağı çekmeye başlarlarsa, sürpriz olmamalı.
ABD’nin bastığı karşılıksız dolarların gittiği gelişmekte olan ülkelere baktığımızda ise “bile bile lades” oyununu bu ülkelerin yönetimlerinin gördükleri açık Herkes kendine göre önlem almaya çalışıyor ama bunların da fazla etki ettiği söylenemez. Geçen hafta sürpriz biçimde Güney Kore’nin faiz artırımına gitmesi, bence gelişmekte olan ülkelerin bu akımdan ne kadar rahatsız olduklarının, karşı durmak için çırpındıklarının kanıtıydı. Nasıl rahatsız olunmasın; gelen paralar ciddi bir sahte cennet yaratıyor, varlık balonlarını şişiriyor. Gelen para o kadar çok ki; küçük karlar için yatırımlara giriliyor, bir malın değerine bakmadan fiyatlama yapılıyor, sahte cennetler yaratılıyor. Bu yaratılan havanın sahte olduğunu, şişirilen balonların bir gün patlamak zorunda olduğunu, bu ülkeler de görüyor ama fazla bir şey yapamıyorlar.
Brezilya başta olmak üzere, sıcak para girişinin engellenmesi için ülkeler ellerinden geldiğince bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Bir işe yaramayacağını düşündükleri için yapamayanlar ise en azından seslerini yükseltmeye, ABD’nin politikasının yanlışlığını anlatmaya çalışıyorlar.
Herhalde tek itiraz etmeyen, sıcak para girişine de varlık balonlarının şişmesine de ses çıkarmayan, hatta açıkca söylemeseler de, gizli gizli memnun olan tük ülke ise Türkiye...
Nedeni ise açık; haziran ayında yapılacak genel seçimler.
Seçim ekonomisi deniyor ya; işte kimlik değiştirmiş asıl seçim ekonomisi bu. Seçimden sonra ne olacağı umurunda olmadan, yaratılan sahte cennete göz yummak. Ses bile çıkarmamak...
Bence ABD’ye karşı asıl ses çıkarılacak nokta burası; göstermelik konular değil...
Sonradan faturanın halka çıkacağı kesin.. Ama ne gam; seçim var oyların yükselmesi lazım...