MERKEZ Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz’ın son dönemdeki konuşmaları üzerine artık piyasalarda faiz indirim beklentisi kalmadı. Başkan Yılmaz Türkiye’nin artık krizden çıktığını belirtirken, bizdeki reel faiz oranlarının diğer gelişmekte olan ülkelere kıyasla epey aşağıda bulunduğunu da söyledi. Bir başka deyişle artık faiz indirim beklentisinin kalkmasını istedi.
Bence Merkez Bankası Başkanı geçen haftaki konuşmalarıyla bir yandan yeniden yaklaşan enflasyon tehlikesini gördüğünü belli etti. Öte yandan ise bence gereksiz biçimde geçtiğimiz aylarda oluşturulan faiz indirim beklentisini düzeltmek için çabalıyor.
Çünkü faiz indirim beklentisinin oluşmasında Merkez Bankası yönetiminin de hatası oldu. İç talebin toparlanma eğiliminde olduğunu belirterek, bu küresel ortamda sanki yeniden faiz indirecekmiş havası verdi. Hatta bazı Para Politikası Kurulu (PPK) açıklamalarında indirim sözü de yer aldı.
Ancak Merkez Bankası’nın yaptığı bu hatadan geri dönmüş olması da olumlu. Bence sürekli söylediğimiz gibi bir Merkez Bankası’nın ihtiyatı kesinlikle elden bırakmaması gerekiyor. İhtiyatı elden bırakmadığı takdirde piyasaların pusulası olabilir, karar alıcılar için “çıpa” vazifesi görebilir.
Eğer Merkez Bankası yönetimi siyasilerden etkilendiğini gösterirse, ya da piyasaların pompaladığı havaya kapılırsa, hata yapabilir. Çünkü piyasalar doğaları gereği bugünü düşünüyor, yarına fazla bakmıyorlar.
Halbuki Merkez bankalarının bugünü iyi takip ederken, asıl olarak ileriye bakmaları gerekiyor. Merkez bankalarının asıl görevi olan “fiyat istikrarı”nı sağlayabilmek için, ileriye dönük olarak piyasalara şimdiden yön vermesi, piyasaları yanlış adımlardan caydırmaları, olmazsa olmaz şart. Çünkü doğru yön veremezlerse kendi para politikalarını da gerçekleştiremezler, yani erken uyarı yapmaları şart.
Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, geçen haftaki konuşmalarında “mali kural” ile ilgili olarak da konuştu ve mutlaka uygulanması gerektiğini söyledi. Çünkü mali kural piyasalar için bir çıpa olacaktı. Her şeyden önce de siyasilerin, iktidardaki politikacıların oy hırslarının ekonomiye sekte vurmasını önleyecekti. 2011 için bu olamasa bile Merkez Bankası bunun şart olduğu görüşünde.
Şu anda Merkez Bankası, mali kuralın olmadığı bir ortamda, neredeyse tek çıpa olarak kaldı. Özetle; Merkez Bankası yönetiminin görevi şimdi çok daha ağır. FAİZ DEĞİŞİRSE ARTIRIM OLUR
Merkez Bankası elbette mali disiplin olmadığı takdirde tek başına işini yapamaz. Yani fiyat istikrarını tek başına sağlayamaz.
Bu nedenle de önümüzdeki dönemde mali disiplin konusunda bence Merkez Bankası yönetiminin çok daha eleştirel olması, mevcut iktidarı yanlışları ve olabilecekler konusunda uyarması gerekecek.
Merkez Bankası yönetiminin, tek çıpa olarak kaldığı bu dönemde, piyasalara yön verebilmek, istediği para politikasını uygulamak için mutlaka çok daha baskın, çok daha işin içinde olması gerekecek.
Çünkü iç talebe bakıldığında artık enflasyon riskinin ortaya çıkmaya başladığını herkes görüyor. Merkez Bankası yönetiminin bu nedenle faiz indirim beklentisini gidermesi çok yerinde bir davranış oldu.
Hükümet üyeleri ve ihracatçılar hala rezerv artırımı yanı sıra faiz indirimini de istiyorlar ama bence bundan sonra faiz indirimi artık imkansız gibi...
Eğer faizlerde bir değişiklik olacaksa, bundan sonra artık bu değişim indirim yönünde olmaz, artırım yönünde olur.