BİR süredir, 'Hükümetin kısa vade için ekonomide başarı sağladığı ama orta ve uzun vadeyi kurtaracak olan yapısal tedbirlerin geciktiği' konuşuluyor.
Avrupa Birliği Brüksel Zirvesi Sonuç Bildirisi'ne, Türkiye'nin müzakereler öncesi 'makroekonomik dengesizlikler ve yapısal eksiklikleri' tamamlaması şartının konması 'çifte standart' gerekçesiyle eleştiri alırken, bu ibare yapısal tedbirlerin aciliyetini bir kez daha ortaya koydu.
Devlet Bakanı Ali Babacan, yapısal tedbirlerin geciktiği yolundaki görüşlere katılmadığını belirterek, 'Ancak Dünya Bankası projelerinin hayata geçmesi geciktiği için, yurt dışındaki kamuoyunda yapısal tedbirlerin de geciktiği yolunda bir imaj oluşuyor. Bunu önlemek için Dünya Bankası ile üzerinde çalışılan projeleri ve kredi kullanımını hızlandıracağız' dedi.
Bu projelerden gelecek paralara Türkiye'nin ihtiyacı bulunmadığını ancak kredi kullanımı oldukça dışardaki imajın kırılacağını kaydeden Babacan, IMF İcra Direktörleri Kurulu'nun önümüzdeki Perşembe günü 6. gözden geçirmeyi konuşacağını, bununla ilgili yasal tedbirlerin bittiğini belirterek, artık Dünya Bankası projeleri üzerinde yoğunlaşacaklarını ifade etti.
Bu arada Dünya Bankası'nın Türkiye'nin de içinde bulunduğu bölgeden sorumlu yeni Başkan Yardımcısı Shigeo Katsu, Ankara'ya geldi. Babacan, Katsu'nun asıl geliş sebebinin bugün yapılacak olan Konferans olduğunu belirterek, Linn'den görevi alan Katsu'nun ilk kez Türkiye'ye geldiğini, bu nedenle Başbakan dahil, tanışma ziyaretleri de yapacağını söyledi.
Dünya Bankası yönetimiyle, 4.5 milyar dolarlık yeni proje portföyü için mutabakata varıldığını, proje paketleri içinde yeralan tedbirler konusunda epeyce yol alındığını kaydeden Babacan, paket içindeki önlemlerin tamamlanmasıyla kredi kullanımına da yakında başlayabileceklerini kaydetti.
Bu kapsamdaki tarım reformu için oluşan görüş ayrılığının giderildiğini,. Doğrudan Gelir Desteği (DGD) ile ilgili yasa istenirken, bunun diğer tarım desteklerini de içine alacak 'Tarımsal Destekleme Çerçeve Yasası'na dönüştürülmesi için anlaştıklarını kaydeden Babacan, 'DGD'nin bütçeden yapılacak toplam destekte çok büyük pay almasını istediler ancak müzakereler sonucu DGD'nin toplam içindeki payının yüzde 55-60'a indiği bir formül üzerine anlaştık' dedi.
Sosyal güvenlikle ilgili acil yapılacak iş kalmadığını, geçen yıl alınan bütçe harcamalarını kısıcı, geliri artırıcı önlemlerin bu yılki açığın azaltılmasında etkili olduğunu kaydetti.
Aynı kapsamda yeralan Ziraat ve Halk Bankalarının özelleştirilmesi konusunda 'bekle-gör politikası' içine girdiklerini, IMF ve Dünya Bankası'nın da bunu kabul ettiğini kaydeden Babacan, 'Şartlar daha iyi olduğunda değerlendirilmek üzere, bu bankaların özelleştirmelerinin beklemeye alandığını'söyledi. Vakıfbank için ise IMF'e verilen niyet mektubuna '2004 Şubat ayı sonuna kadar değer tesbit çalışmasının tamamlanması' şartının konduğunu belirten Babacan, bu banka için değer tesbitinden sonra karar verileceğini söyledi. 'Vakıfbank'ın Ziraat'e devri sözkonusu mu ? 'sorumuza ise Babacan, 'Alternatifler arasında bu da konuşuldu ama devir ya da birleşme değil de Ziraat Bankası'nın, karmaşık olan Vakıfbank sermayesini temsil eden hisselerin bir bölümünü alması biçiminde konuşuldu' dedi. Babacan, 'karar değer tesbitinden sonra' dedi
Hükümet olarak bankacılığın özel sektör eliyle yapılmasına inandıklarını kaydeden Babacan, 'Ancak şartların oluşması lazım, örneğin 3 ay sonra, 6 ay sonra uygun bir konjonktür çıkar, bu bankalar daha rahat satılma durumuna gelirse, o zaman karar vereceğiz' dedi.
'Vakıfbank yönetiminin örneğin bomba mağdurlarına sıfır faizli kredi gibi kararlar aldığını, bunun nereden karşılanacağını' sorduğumuzda ise Babacan, özelleştirilecek kuruluşların kendi yönetimleri tarafından özelleştirilmelerinin çok zor olduğunu belirterek, 'Büyük reformlarda, özelleştirmelerde mutlaka bunların dışardan bir perspektifle yapılması gerekir. Aksi takdirde kurumların başındakiler direnç gösterir. Bu sadece bizde değil dünyanın her yerinde böyle' dedi.
Zamlar yüzde 6.5 içinde olur
SON dönemde gündeme gelen 'asgari ücrete yüzde 55, emeklilere de yüksek zam', 'popülizm' kaygısıyla iş alemini korkutmaya başladı. Bu konuyu açtığımızda Babacan, 'Denge bulunmasına çalışıldığını' söyledi. Geçtiğimiz Pazartesi günü Çalışma Bakanı Başeskioğlu, Maliye Bakanı Unakıtan ve bürokratlarla konuyu tartıştıklarını, şimdi çalışma yapıldığını, önümüzdeki hafta yine biraraya geleceklerini kaydeden Babacan, bu ayın sonuna doğru kararın verileceğini söyledi.
226 milyon liralık asgari ücretin çok düşük olduğunu, bunun artması gerektiğini, zammın ortalama 2 milyar lira işçilik maliyeti olan kamuya yük getirmediğini ancak özel sektörü etkilediğini kaydeden Babacan, 'Hem özel sektöre işçilik maliyetleri açısından bir yük getiriyor, hem de çekirdek enflasyon ve TEFE'ye yapacağı etki var. Bütün bunlar araştırılıyor' dedi. Emekli maaşlarının da çok düşük olduğunu kaydeden Babacan, ‘Bürokratlar ne kadar yük getireceğini, bunun nerelerden karşılanacağını, hangi alternatifte ne olacağını hesaplayacaklar' dedi. Bunları 'popülist karar' değil, 'sosyal harcamalar' olarak gördüklerini kaydeden Babacan, 'Bir denge mutlaka bulunacak. Ancak kesin olan şey şu ki; bu artırımlar kesinlikle yüzde 6.5 faiz dışı fazlayı olumsuz etkilemeyecek. Yani kaynağı bulunmamış zam olmayacak' dedi.