DÜN açıklanan enflasyon rakamları piyasa beklentilerinin altında kaldı. Yani maaşlarına enflasyon farkı almayı bekleyen memurlar için kötü haber olurken, piyasalar açısından olumlu bir sürpriz yaşandı.
Buna rağmen piyasaların enflasyonun geleceği konusunda çok da umutlu olmadığı görülüyor. 2010 yılının enflasyon açısından iyi geçtiğini, hedefler çerçevesinde kalındığını, iki ay sonra yıllık enflasyonun baz etkisi nedeniyle yüzde 4 civarına düşebileceğini kaydeden bankacılar, ancak 2011 yılı dahil orta vade için enflasyon konusunda pek umutlu olmadıklarını kaydediyorlar. Petrol başta olmak üzere, dünyada emtia fiyatlarının yükselmeye devam ettiğini hatırlatan analistler, bunun içeriye yansımasının kaçınılmaz olduğunu ifade ediyorlar. İç talebin de canlı olduğunu hatırlatan aynı analistler, dolayısıyla fiyatların önümüzdeki dönemde artmasını kaçınılmaz görüyorlar. Tüketici fiyatları bazında (TÜFE) geçtiğimiz Aralık ayında yüzde 0.3 düşerken piyasalarda yüzde 0.25’lik artış beklentisi vardı. Bu verilerle birlikte TÜFE bazında yıllık enflasyon ise yüzde 6.4’e düştü. Böylece Merkez Bankası 2010 sonu hedefini tutturmuş oldu. Enflasyonun beklentilerin altında gelmesinin ana nedeni, geçen ay olduğu gibi, Aralık ayında da gıda enflasyonunun düşük gelmesi idi. Analistler, gıda fiyatlarındaki aşırı artış sonucu son iki aydır düzeltme yaşandığını belirtirlerken, belki bir-iki ay daha bu seyrin devam edebileceğini ama daha sonra yeniden fiyatların yukarı çıkmasının kaçınılmaz olduğunu belirtiyorlar. Aralık ayında çekirdek fiyat göstergelerinde ve mevsimsel düzeltilmiş verilerde bir miktar yükseliş olduğu da göze çarpıyor. Henüz bir talep baskısından bahsetmek için erken olduğu yorumunu yapan analistler, çekirdek göstergelerde yükselişin sürmesi durumunda bu konunun da gündeme gelebileceği görüşündeler. ZORLAŞAN FAİZ KARARI Enflasyon rakamlarıyla birlikte Merkez Bankası’nın, 20 Ocak’ta yapılacak Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında alabileceği faiz kararı da yeniden tartışılmaya başladı. Bu konuda analistler arasında görüş ayrılığı bulunduğunu söylemek gerek. Bazı analistler, “Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz’ın geçen ayki indirim kararından sonra bunun bir faiz indirim süreci olmadığının özellikle altını çizdiğini” belirtirlerken, Merkez’in bu süreçte yeni faiz indirimi istemediği izlenimini aldıklarını söylediler. Buna karşılık aynı analistler, bu kararın Merkez Bankası yönetimine kalıp kalmayacağını ise tartışmalı görüyorlar. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın son demeçlerinin “Artık tek başına Başkan karar almıyor” demesinin, alınan kararlarda siyasi iradenin ağırlığının arttığını ortaya koyduğunu, dolayısıyla Merkez Bankası yönetimini de zor durumda bıraktığını söylüyorlar. Dolayısıyla Merkez Bankası’nın faiz indirimine devam etmek istemediğini düşünen bazı analistler bile, Merkez Bankası’nın buna rağmen, içlerine sindirmeden, faiz indirim kararı verebileceğini söylemekten geri durmuyorlar. Buna karşılık bazı analistler ise bu enflasyon verilerinden sonra yeni faiz indiriminin doğal olduğu görüşündeler. Faiz kararı henüz belirsiz gözükse de, Babacan’ın da açıkladığı gibi, munzam karşılık artışlarının devam etmesi ise kaçınılmaz görülüyor. Bu yıl ekonomiyi yönetmek her yıldan daha zor olacak gibi gözüküyor.