0.25’lik indirim ve piyasalar

PİYASALARA sürpriz yapan Merkez Bankası, ilk kez 0.25 puanlık indirim yaptı. Bizim gibi piyasalar da 0.25’lik indirim ya da artırımlara, ancak faizler yüzde 10’un altına geldiğinde başvurulacağını tahmin ediyorlardı.

Ancak Merkez Bankası biraz da içinde bulunduğu zor durum nedeniyle çeyreklik indirimleri erken başlatmak zorunda kaldı.

İşte bu nedenle faizdeki indirime piyasalar pek sevinemedi. 0.25 olsa ne olur, 0.50 olsa ne olur, aradaki fark önemli değil, demeyin. Merkez Bankası’nın yapmak istediği bu mesajı vermekti, bizce bu isteğinde başarılı da oldu. Piyasalar Merkez Bankası’nın 0.25’lik faiz indiriminden rahatsız oldular. Bizce Merkez Bankası yönetimi gidişatı muğlak görmeye başladı ve bunu piyasalara yansıtmak istiyordu, o da oldu...

Aslında bizce Merkez Bankası’nın mesajı sadece piyasalara değil. Merkez Bankası 0.25’lik faiz indirimi yaparak Hükümete ve ekonomi yönetimine de, ‘Bakın faizler çok yüksek diye yakınıyor, onun bunun sözüne bakıp faizlerin hızla aşağı inmesini istiyorsunuz ama kötü giden birşeyler de var. Tamam indiriyorum ama başlayan kötü gidiş devam ederse faiz indirimi durur’ demek istedi.

Merkez Bankası’nın artık bir yolunu bulup, piyasalara ve Hükümete ‘Gerekirse faizleri yukarı doğru da çekerim’in mesajını da vermeye başlaması gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü hem hükümette, hem de piyasalarda Merkez’in gerektiğinde faizleri yukarı çekecek imkanı olmadığı, bunu yapamayacağı yönünde yaygın kanı var. Bu kanıyı kırmanın zamanı da geliyor.

Peki, Merkez Bankası’nın piyasalara ‘faiz indirerek olumsuz mesaj vermesi’nin ardında ne tür kaygılar var. Merkez Bankası neden korkuyor?

Bu noktada piyasaların ve Merkez Bankası yönetiminin baktıkları, hem ortak noktalar var hem de farklı noktalar...

Merkez Bankası her şeyden önce iç talepteki kıpırdanmadan, bunun enflasyon hedefini baltalar duruma gelmesinden korkuyor. Ama bir yandan da bu korkusuna neden olan enflasyon verilerini sağlıklı değerlendirmek ihtiyacı duyuyor, o nedenle zaman kazanıp, endeksleri doğru yorumlamak için bir zaman serisini görmek istiyor. Piyasaların buna baktığı pek yok.

İŞÇİ ZAMLARI NE OLACAK

Merkez Bankası’nın bakıp, piyasaların henüz görmediği alanlardan biri gelirler politikası. Türk-İş’in zam taleplerini yerine getirmek gelirler politikasının bozulması, buna bağlı olarak içtalebin de yeniden canlanması anlamı taşıyacak. Bu Merkez Bankası tarafından büyük şüpheyle bakılan bir konu ve Hükümetten bu konuda bir sinyal almış değiller...

Merkez Bankası IMF’yle olan görüşmelerin nasıl yürüyeceğini, 1. gözden geçirmenin zamanında bitip bitmeyeceğini görmek istiyor. Gecikme olursa bunun sıkıntı yaratıp yaratmayacağını gözlemek istiyor. Piyasalar ise bu unsura da ‘nasıl olsa olur’ diye bakıyor.

Buna karşılık piyasalar, hálá hep olumluyu satın almak eğiliminde. Örneğin; 0.25’lik faiz indirimini olumsuz sinyal olarak algılayan ve rahatsız olan piyasalar, ardından Merkez Bankası’nın açıkladığı, ‘Enflasyon ve Görünüm Raporu’nu olumlu karşıladılar.

Buna ek olarak önceki gün açıklanan Mayıs ayı bütçe verileri de olumlu bulundu ve hemen genellemeye gidilerek, ‘maliye politikaları iyi, önemlisi bu, gerisi boş’ demeye başladılar.

Buna karşılık piyasaları son günlerde tedirgin eden bir unsur, ‘AB’nin 3 Ekim öncesinde Türkiye’nin önüne yeni önkoşullar çıkarabileceği’ yönündeki söylentiler oluyor.

IMF’yle görüşmelerin aksaması konusunda çok tedirgin değiller ama bunu iyiye gidiş için kullanılabilecek bir unsur olarak da görüyorlar. Yani, Hükümet, ‘Meclis’in çalışmasını uzatıp, yasaları tatile girmeden çıkaracağız’ açıklaması yapsa, piyasalar coşacak...

Hem Merkez Bankası’nın hem de piyasaların yakından izlediği bir konu ise AB ilişkileri. Herkes gözünü 16-17 Haziran’da toplanacak AB Liderler Zirvesi’nden çıkacak haberlere dikmiş durumda. Buradan Türkiye için sürpriz kötü haber çıkarsa, bu piyasaları kesin bozar.
Yazarın Tüm Yazıları