Polonya Büyükelçiliği ve Gezici Festival’in ortaklığında festivalin konuğu olarak Adana’ya gelecek olan Skolimowski, Cannes’da Jüri Büyük Ödülü ve En İyi Özgün Müzik Ödülü’nü alan son filmi “Aİ”nin gösterimine de katılacak.
SON FİLMİ ‘Aİ’ DE GÖSTERİLECEK
Usta yönetmen ayrıca, festival kapsamında seyirciyle buluşacak son filmi “Aİ”nin (EO, 2022) gösterimine, filmin hem senaristi hem de yapımcısı olan Ewa Piaskowska ile birlikte katılacak. Cannes’da Jüri Büyük Ödülü ile En İyi Özgün Müzik Ödülü’nü alan ve 2023 Oscar’larında Yabancı Dilde En İyi Film dalında aday olan film, hüzünlü bir eşeğin kocaman gözlerinden dünyanın halini beyazperdeye aktarıyor. Uluslararası festivallerde 31 ödülün sahibi olan film, Michal Dymek’in eşsiz görüntü yönetimi ve Pawel Mykietyn’in Avrupa Film Ödülleri ve Cannes’dan ödüllü müzikleriyle de benzersiz bir başyapıt.
POLONYA YENİ DALGASI’NIN TEMSİLCİLERİNDEN
1938 doğumlu Polonyalı film yönetmeni, senarist, oyuncu ve ressam Jerzy Skolimowski, özgün tarzı ve güçlü görsel diliyle dünya sinemasının önemli figürlerinden biri sayılıyor. Andrzej Wajda ve Roman Polanski gibi yönetmenlerin filmlerinde senaryo yazarlığı yaparak başladığı sinemada kısa filmler yönetti ve ilk uzun filmi “Identification Marks: None” (1964) oldu. Bireyin topluma yabancılaşması, varoluşsal krizler ve özgürlük arayışı gibi temaları işlediği filmleriyle 1960’larda Polonya Yeni Dalgası’nın önemli temsilcilerinden biri oldu. Önemli filmleri arasında, “Walkover” (1965), “Barrier” (1966), Berlin’den Altın Ayı ödüllü “Le départ” (1967), “Deep End” (1970), Cannes’da En İyi Senaryo ödülünü alan “Moonlighting” (1982), Venedik’te Jüri Özel Ödülü alan “The Lightship” (1985), “Four Nights with Anna” (2008), Venedik’te Jüri Özel Ödülü ile En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’nü kazanmış “Essential Killing” (2010) bulunmaktadır. 2016’da Venedik Film Festivali’nde Yaşam Boyu Başarı Altın Aslan Ödülü ile onurlandırılan Skolimowski, 7 yıl aradan sonra çektiği son filmi “Aİ” ile ilk Oscar adaylığını aldı.
Yaşar Kemal, Orhan Kemal, Muzaffer İzgü gibi usta yazarların doğduğu topraklara saygı duruşunda bulunan ve edebiyatımızın güçlü eserlerini perdeye taşımaya teşvik etme amacıyla düzenlenen yarışmaya toplam 53 proje başvurdu. Film eleştirmeni, senarist ve senaryo danışmanı Burak Göral, yazar ve senarist Doğu Yücel ile yönetmen ve senarist Nazlı Elif Durlu’dan oluşan ön jüri, 7 senaryoyu finalist olarak belirledi.
Şükran Yiğit’in aynı adlı kendi romanından uyarladığı “Burası Radyo Şarampol”;
Berrin Kırımlıoğlu’nun “Elsa’nın Sevdiği Biri” adlı öyküsünden Çiğdem Sezgin ve Gül Gürsoy’un senaryosunu yazdığı “Elveda Mona Lisa”;
Nisa Yıldırım’ın aynı adlı kendi romanından uyarladığı “Epidemik Eros: Paşa Gönül İsyanı”;
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, huzurevi ve yaşlı bakım rehabilitasyon merkezlerinin aylık ücretlerinde önemli bir artış gerçekleştirdi. Ücretlerde yapılan düzenlemeyle, zam oranları yüzde 300 ile yüzde 360 arasında değişti. Bu değişiklik sonucunda, 3.500 TL olan tek kişilik oda fiyatı 10.000 TL'yi geçti.
YENİDEN GÖZDEN GEÇİRİLSİN
Yaşlılarla Dayanışma Derneği; Huzurevleri ile Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezleri ücretlerine yapılan zammı eleştirerek “Huzurevleri’nde huzurumuz kalmadı” dedi.
Bugün yaşlı olarak bakıma ve desteğe ihtiyaç duyan insanların geçmişteki hizmetleri ve topluma yaptıkları katkıların göz ardı edilemeyeceği belirtilen açıklamada; Bir gün hepimizin yaşlanacağını ve bakıma muhtaç duruma gelebileceğini unutmamalıyız. Yaşlılarımızın onurlu yaşaması için Huzurevleri ücretlerinin makul seviyelere çekilmesini talep etmekteyiz” denildi.
“BİR GÜN BİZ DE YAŞLANACAĞIZ”
Yaşlılarla Dayanışma Derneği tarafından yapılan basın açıklamasında şu görüşlere yer verildi;
“Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı artan maliyetleri gerekçe göstererek Huzurevleri ücretlerini güncellemiştir.
Dünya Sineması bölümünde gösterilecek “ChrisMarker ile Devri Âlem” adlı seçki, ‘deneme film’in (essay film) öncülerinden ve yazıdan filme, fotoğraftan video ve dijital görüntüye uzanan çeşitlilikte malzemeler kullanarak melez bir sinema dili inşa etmiş Fransız yönetmen, yazar ve multidisipliner sanatçı Chris Marker’ın filmlerini bir araya getiriyor. Seçkide, Marker’ın egzotizmi ve propaganda dilini muzip biçimsel oyunlarla ele aldığı seyahat günlüğü“Sibirya’dan Mektup” (Lettre de Sibérie, 1957), “12 Maymun”a da ilhâm olmuş distopik bilimkurgusu “Dalgakıran” (La Jetée, 1962), çok katmanlı anlatı inşasıyla sinema tarihinin en özgün filmlerinden biri olarak gösterilen şiirsel ve meditatif film denemesi “Güneşsiz” (Sans Soleil, 1983) ve bellek, gerçeklik ve sanal dünyaarasındaki sınırları bulanıklaştıran kurmaca belgeseli “Level Five” (1997), restore edilmiş kopyalarıyla Adana seyircisiyle buluşacak.
23-29 Eylül tarihleri arasında 31.si gerçekleşecekUluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’nin DünyaSineması bölümünde, ‘deneme film’in (essay film) öncülerinden ve özgün montaj estetiğiyle sinemanın sınırlarını zorlamış Fransız yönetmen, yazar ve multidisipliner sanatçı Chris Marker’a özel bir bölüm ayrıldı. 2012’de kaybettiğimiz sanatçının çok katmanlı ve zengin estetik, politik ve sosyal vizyonunu keşfetmeye davet eden “Chris Marker ile Devri Âlem” adlı seçkide, Marker’ın üçuzun ve bir de kısa metraj filmi gösterilecek.
DÖRT KLASİK BİRDEN
Sibirya coğrafyası ve halklarını merkezine alarak egzotizm ve propaganda diline muzip bir bakış getirdiği seyahat günlüğü “Sibirya’dan Mektup” (Lettre de Sibérie, 1957), 33 yıl sonra Terry Gilliam’ın “12 Maymun” filmine ilhâm olmuş, siyah-beyaz fotoğrafların bir fotoroman şeklinde aktığı distopik klasiği “Dalgakıran” (La Jetée, 1962), modern toplumun kolektif hafızasını ve kişisel anıların doğasını Afrika’dan Japonya’ya uzanan sinematik bir yolculukla kayda alan, çok katmanlı anlatı inşasıyla sinema tarihinin en özgün filmlerinden biri olarak gösterilen şiirsel ve meditatif film denemesi “Güneşsiz” (Sans Soleil, 1983) ve bellek, gerçeklik ve sanal dünya arasındaki sınırları bulanıklaştıran, tarihin ve teknolojinin kesişim noktasındaduran kurmaca-belgeseli “Level Five” (1997), seçki kapsamında Adana seyircisiyle buluşacak.
MELEZ BİR SİNEMA DİLİ İNŞA ETTİ
Gerçek adı Christian François Bouche-Villeneuve olan sanatçı 1921’de Fransa’da dünyaya geldi. Sinemaya Alain Resnais’nin asistanı olarak başladı ve ilk filmi “Olympia 52”yi 1952’de çekti. Agnès Varda, Alain Resnais ve Georges Franju ile birlikte Fransız Yeni Dalgası’nın radikal sol kanadının en etkili isimlerinden oldu. Filmleri, bellek, zaman, kimlik ve insan deneyimi gibi derin temalar etrafındaşekillenirken, sinemada geleneksel anlatı biçimlerine meydan okudu. 2012’deki ölümüne dek 60’dan fazla film yönetti ve yazı, film, fotoğraf ve video gibi farklı unsurlarıkullanarak melez bir sinema dili inşa etti. Chris Marker’ın sinemaya olan özgün yaklaşımı ve yenilikçi ruhu, bugün bile birçok sinemacıyı derinden etkilemeye devam ediyor.
Hem politik hem de sanatsal bir başyapıt sayılan film, 60. yılına özel bir gösterimle ve 4K kalitesinde restore kopyayla Adanalı seyircisiyle buluşacak.
CASTRO ÖNCESİ KÜBA
Altın Palmiye ödüllü “The Cranes Are Flying” (1957) filmiyle tanınan Sovyet film yönetmeni Mikhail Kalatozov’un yönettiği ve senaryosunu Rus şair Yevgeny Yevtushenko ile Pineda Barnet’in birlikte yazdığı 1964 yapımı başyapıtı “Ben Küba” (I Am Cuba), 60. yılına özel gösterimi ile 31. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’nde.
1959’daki Küba Devrimi öncesinde geçen dört farklı hikâye üzerinden bir ulusun halk devrimine giden coşkulu yolculuğuna tanıklık eden film, Carlos Fariñas’ın etkileyici müzikleri ve Sergei Urusevsky’nin sinemanın teknik sınırlarını zorlayan devrimci kamerasıyla da efsanevi sayılıyor. 90’larda ABD’li yönetmenler Martin Scorsese ve Francis Ford Coppola’nın girişimleriyle sinema tarihinin en büyük keşiflerinden birine dönüşen film, festivalde 4K kalitesindeki restore kopyasıyla gösterilecek.
Başkan Kıvanç, Adana'nın Ağustos 2024 döneminde ihracatının bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 10,8 artışla 265 milyon 326 bin dolar olarak gerçekleştiğini, Ocak-Ağustos 2024 döneminde ise ihracatın yüzde 5 artışla 1 milyar 934 milyon dolara ulaştığını ifade etti.
KİMYA SEKTÖRÜ LİDER
Ağustos 2024’te Adana’dan en fazla ihracat yapan sektörün 66,5 milyon dolar ile Kimya sektörü olduğunu belirten Başkan Kıvanç, bu sektörü 45,2 milyon dolar ile Tekstil ve Hammaddeleri ve 28,3 milyon dolar ile Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri sektörlerinin takip ettiğini açıkladı.
Başkan Kıvanç, 2024 yılının ilk 8 ayında Kimya sektörünün 352,7 milyon dolar ile ihracatta ilk sırada yer aldığını belirtti. Kıvanç, bu sektörü 336,6 milyon dolar ile Tekstil ve Hammaddeleri ile 251,1 milyon dolar ile Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri sektörlerinin takip ettiğini söyledi
İLK 8 AYDA EN FAZLA İHRACAT YAPILAN ÜLKE IRAK
Ağustos 2024’te Adana’dan en fazla ihracat yapılan ilk üç ülkenin sırasıyla; 28,8 milyon dolar ile ABD, 24,8 milyon dolar ile Irak ve 15,5 milyon dolar ile Hollanda olduğunu söyleyen Başkan Kıvanç, “2024 yılının ilk 8 ayında Adana’dan yapılan ihracatta Irak 179,9 milyon dolar ile ilk sırada yer aldı. Irak’ı 148,6 milyon dolar ile ABD ve 126,5 milyon dolar ile İspanya takip etti.” dedi.
ARTIŞ YETERLİ DEĞİL
23-29 Eylül 2024 tarihleri arasında yapılacak 31. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’nin gelenekselleşen Yazlık Sinemalar gösterim programı bu yıl da festivalden önce sinemaseverlere yazlık sinema nostaljisi yaşatacak.
DEPREM BÖLGELERİNE DE GİDECEK
Bugün (2 Eylül) başlayan ve festival haftasına dek sürecek program, sinemamızın son dönem başarılı komedi filmlerini Adana’nın ilçe ve mahallelerine taşıyacak. Bu yıl 7 ilçede gerçekleşecek gösterimler, 9 Eylül’den itibaren deprem bölgesi il ve ilçelerde devam edecek. Şubat 2023’te tüm ülkeyi yasa boğan Kahramanmaraş merkezli depremde zarar görmüş il ve ilçelere de gidecek program kapsamında Defne (Hatay), Kilis, Nizip (Gaziantep), Pazarcık (Kahramanmaraş), Adıyaman, Arguvan (Malatya), Malatya ve Osmaniye’de de gösterimler gerçekleşecek.
15 GÜN, 7 FİLM
PROTOKOL İMZALANDI
Türk Kızılay Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Saygılı ve Çukurova Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Meryem Tuncel’in katılıyla Ç.Ü’de düzenlenen toplantıda, proje kapsamında protokol imzalandı.
ÇÜ İLE İŞBİRLİĞİ
Türk Kızılay 1. Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Saygılı, ülkemizin kan ihtiyacının tamamını gönüllülerden karşılamak için büyük çaba harcadıklarını belirterek, “Türk Kızılay olarak, düzenli kan bağışının yanı sıra talasemili ve orak hücre anemili bireylerin kan ihtiyacı konusunda toplumsal bilinci geliştirmek üzere Çukurova Üniversitesi’yle iş birliği yapmaktan büyük memnuniyet duyuyoruz” dedi.
Projenin kapsamına ilişkin bilgi veren Saygılı, bu iş birliği protokolü ile üniversitenin tıp fakültesi eğitim programına "Kan Hastalıklarını Önleme ve Kan Bağışı" konusu eklenerek her yıl düzenli olarak etkinlikler gerçekleştirileceğini bildirdi.
MODEL OLACAK
Çukurova Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Meryem Tuncel ise gönüllü bağışın önemine vurgu yaparak, Kızılay ile işbirliği yaptıkları bu projenin bir model olacağını ifade ederek, hayırlı olması temennisinde bulundu.