Pazarımı kaybettim

YARIN Erman Hoca’dan Lig TV meselesini detaylarıyla okuyacağız.
Ne yazacağını ben de bilmiyorum, hep birlikte okuyacağız...
Pazar akşamı hayatımın doğal reflekslerinden biri haline gelmiş bir durum yüzünden boşluğa düştüğümü hissettim ! Pazar günümü, maçlardan sonra Maraton programında Şansal ve Erman ağabeyleri, futbol kurallarında yazılmamış bir maddeyi, önemli bir rengi kaybettiğime emin oldum.
Ben mi yoksa Lig TV mi kaybetti ya da hepimiz mi kaybettik, bilemedim.
“Hayat ‘bir kişi’lerden mi ibarettir?” diye sorsam ne dersiniz ?
Ben kesinlikle “Evet” derim.
Peki Lig TV sadece Erman Toroğlu’dan mı ibarettir?
“Onsuz olmaz mı? Bir kişi bu kadar etkili midir” desem?
Evet, hayat o ‘bir kişi’lerden ibarettir.
Kaç tane Tayyip Erdoğan, Ecevit, Sezen Aksu, Yaşar Kemal, kaç tane Fatih Terim var?
20 Şansal Büyüka var da biz mi bilmiyoruz.
Zaten bu ikiliden çok olsaydı yazmazdım, kimse de yazmazdı.
Erman Hoca’dan da bir tane var. Onun için önemli.
Spora sıkıcı seminer konuşmaları tadında bakmadığı için, renkli olduğu için, farklı olduğu için, “Sevgili Şansal” dediği için önemli.
Her şeyden önce futbola eğlence kattığı için önemli.
Bazen katılırız bazen küfrederiz, ama Şansal Büyüka ve Erman Toroğlu’nun futbola ve onların deyimiyle futbol ailesine kazandırdığı ticari katkıyı kim inkar edebilir ki?
Benim de kızdığım, hiç katılmadığım hatta “Hadi ordan canım” deyip küfrettiğim anlar oluyordu. Ama bu Erman Toroğlu’nun bendeki kıymetini alçaltmıyordu.

Helal olsun Hıncal Uluç, Fatih Altaylı

HAFTA içinde Hıncal ağabey Hürriyet’e bir mülakat verdi.
Hani Erman Toroğlu’yla kanlı bıçaklı olan Hıncal ağabey.
Hayranlıkla okudum...
“Erman’a yapılan haksızlıktır, sansürdür” diyerek, kişisel meselelerle gerçekleri birbirinden ayırıyordu. İşte bu yüzden bir tane Hıncal Uluç var..
Beni yanıltmadınız Hıncal ağabey, helal olsun size.
Dün de Fatih Altaylı Habertürk’te çok güzel ve objektif bir yazı yazdı. Yazdığı her şeye satırı satırına katılıyorum.
İşte gerçek Fair Play budur. Gerektiğinde en kızdığın insana bile hakkını teslim edebilmektir.
Spora ve spor basınına gerekli olan şey de budur; kişilik.

2015’e kadar ama...

LİG TV, “Futbol 2015’e kadar yine bizde” diyor.
Ben de soruyorum; 2015’e kadar sizde olan şey nedir? Kuru kuruya yapılan canlı yayınlar mı? Maçlardan sonra geçiştirilen kırılma anları mıdır? Protokol ve prosedür yayıncılığı mıdır?
Hafta sonu izlediğim şeyler midir Lig TV’deki değişim, futbolu pazarlama programları?
Lig TV, canlı yayınlarının dışında renkliliğini de korursa bu hepimiz için iyi bir şeydir. Çünkü futbol gazeteciliğinin kullanım kılavuzu gibidir Lig TV. Bizimdir. Ondandır sahiplenmemiz.