Ercan Saatçi

Sıkıldık artık!!!

26 Nisan 2009
BU başlığın altını doldurmaktan ben de sıkıldım artık...<br><br>Artık "Maçın Üç Adamı" köşeme yazacak futbolcu bulamamaktan da sıkıldım... Yaşını başını almış değerli büyüğümüz Aragones hakkında eleştiri yazmaktan da sıkıldım...

Değerli Büyük Aragones’in bıkkın ifadesinden ve asık suratından da sıkıldım...

Güiza’nın beceriksizliğinden ve ona verilen paranın çöpe gittiğini düşünmekten de sıkıldım...

İşler iyiken maça gelen, kötüyken o şahaser stadı boş bırakanlardan da sıkıldım...

İçimizdeki heyecanı kaybettirenler her neyse ve her kimse onlardan da sıkıldım...

Abuk sabuk bir biçimde puanlar kaybedip, bunun karşılığında para kazananların hepsinden sıkıldım...

Dün akşam maça kızımı ve bir arkadaşını götürmüştüm... (nasıl olsa Fener bu maçı alır diye düşünmüştüm)

Fenerbahçe’nin kaybetmesine çok üzüldüler... Bir daha maça gelmek istemediğini söyledi kızım...

Canım çok sıkıldı...

AÇIK MEKTUP

SEVGİLİ ve değerli büyüğümüz Sayın Aragones, Fenerbahçe’yi düşürdüğünüz bu durumun herhangi bir Fenerbahçelinin kalbini nasıl yaraladığının farkında olmadığınız çok belli...

Peki kendinizi ve o güzelim (!) kariyerinizi de mi düşünmüyorsunuz?

Bu futbol aşkı mıdır yoksa para aşkı mıdır?

Neyi bekliyorsunuz?

Bu takımdaki oyuncuların sahaya "Fenerbahçe için yaptıklarınıza teşekkür ederiz" pankartıyla mı çıkmasını bekliyorsunuz?

Yoksa bütün stadın hep bir ağızdan "istifa" davetini mi?...

Bu yönetimin bugüne kadar Fenerbahçe’ye kattığı her şey sayenizde unutuldu...

Tribünlerde "yönetim istifa" seslerini tetikleyen de büyük ölçüde sizin başarısızlığınız...

Belli ki, Fenerbahçe yönetimi nezaketini ve bir türlü anlayamadığım bekleyişini sürdürecek...

Bu nezaket karşısında siz de yerinizi önümüzdeki sezonun hocasına bıraksanız, Fenerbahçe’ye son birkaç haftayı yeni hocasıyla geçirebilme şansı verseniz, inanın Fenerbahçe’ye geldiğinizden beri Fenerbahçe için yaptığınız en büyük hizmet bu olurdu...

Umarım bu mektubu tercümanlarınız size tercüme ederler, umarım gereğini yaparsınız...

MAÇIN 3 ADAMI

"BU HAFTA DA KAPALIYIZ"
Yazının Devamını Oku

Hayal görüyorsunuz

22 Nisan 2009
İSTEYEN üzerine alınsın... Taraftar, yönetim, teknik direktör, futbolcu, köşe yazarı... Aragones’e gösterdiğiniz sabrı, başka kimlere gösterebiliyorsunuz? <br><br>Ben biliyorum... Size yan bakan, eleştiren, olunca aynı tahammülü gösteremiyorsunuz... Değerli büyüğümüz Aragones, başarısızlığını, "Fenerbahçe’nin hocası" olamayacağını, daha nasıl gösterebilir ki???

Bir çuval inciri berbat etmedi mi?... Ligin en korkulan takımı iken, gelene geçene puan vermedi mi?

Avrupa’nın en iyi 8 takımdan birisiyken, Avrupa’dan silmedi mi?

Umudunu hiç yitirmeyen Fenerbahçe taraftarını, umutsuz bir topluluğa dönüştürmedi mi? Fenerbahçe Türkiye Kupası’nı alsa değerli büyüğümüz başarılı mı sayılacak?...

Yoksa hala bir umudunuz mu var, "Bu sene böyle oldu ama seneye iyi olacak" mı diyorsunuz?..

O halde söyleyeyim...

Hayal görüyorsunuz.

BU DA BiZE "ETiKET" OLSUN!

YABANCI ol da, istersen İspanya’nın varoşundan ol... O etiketler yok mu, o etiketler...

Fener’i o etiketler yaktı!

Avrupa şampiyonluğunu kazanmış teknik direktör...

İspanya Ligi gol kralı...

Peh peh peh... Kulağa çok hoş geliyor değil mi?

Ama işin gerçeği etiketi gibi değilmiş...

Her etiket, her markaya yapışmayabiliyormuş demek...

Bu da bize etiket olsun!!!

Bak Uğur Boral’a...

Çıt kırıldım Deivid’e neticede takımı için söylendi diye kadro dışı!

Hadi Güiza’yı, Roberto Carlos’u, Alex’i de aynı nedenle kadro dışı bıraksana...

Ama olmaz, etikete el kalkmaz!...

MAÇIN 3 ADAMI: 1- Nuri 2-Bilge 3-Ceylan
Yazının Devamını Oku

Profesör Alex korkmuş olabilir mi?

19 Nisan 2009
GELDİĞİ günden beri "Profesör" yakıştıması yaptığımız Alex’le ilgili, ben de dahil olmak üzere herkes çeşitli sıfatlarla futbolunu öven söylemlerde bulunuyoruz. Ama en yakışanı ve kabul göreni "Profesör" oldu sanırım. Bir Brezilyalı’nın ülkesinden çok uzak bir diyarda sosyal iletişim kurması ne kadar kolaydır bilinmez. Alex şayet Türk haber kanallarını seyrediyorsa korkmuş olabilir... Özellikle uzun zamandır gündemin en çarpıcı operasyonuyla ilgili haberlere göz atıyorsa biraz tırsmış olması da doğaldır. Belki de sakatlığı da bundandır... 12. dalgada kimler gözaltına alınmıştı? Profesörler...

REHA MUHTAR’DAN RİCAMDIR...

MİLLİYET Gazetesi TV eleştirmeni yazı yazmış... (Aynı zamanda Bulutsuzluk Özlemi’nin orgcusu) Özhan Canaydın, Ali Şen, Şenes Erzik, Ahmet Çakar, Gökmen Özdemir, Ceren Tokdemir ve benim davet edildiğim programla ilgili diyor ki, geçen akşam CNN Türk’te yayınlanan Reha Muhtar’ın programında FB&GS derbisi ve Türk futbolunun durumu tartışıldı. Ercan Saatçi yerine neden daha eski bir gazeteci&Fenerbahçeli davet edilmedi? Bir de araştırmacı(!) yanıyla eklemiş; hani bir anket yapılsa ne çıkardı acaba? Ne anketi, neyle ilgili, anlaşılmıyor ama o yapa dursun...

Bu arkadaşın nostaljiye olan özlemini anlıyorum. Ama sözüm ona yaptığı (kendi zevklerinden ibaret) TV eleştirmenliğine yeni bir boyut daha getirmesini de gönülden kutluyorum. Artık eleştirdiği programların konuk koordinatörlüğüne de soyunarak gel gel yapmak zekice. Bu nedenle Reha Ağabey senden rica ediyorum; lütfen anlamadığın bu tür konularda bu arkadaşımıza danış, hatta işe al... Sen ki hayatında ilk defa bu işi yapıyorsun. Bu nedenle hangi konularda hangi konukları alman gerektiğini bu arkadaşımızdan öğren, acizane tavsiyemdir...

ADİYOS ARAGONES!

DÜN geceyi mi anlatsam doğru yoksa geçen seneyi mi? Fenerbahçe dün gece yenmiş yenilmiş artık ne farkeder ki

Fenerbahçe’yi bu hale getiren Aragones’in icraatlarına baksak cevap orada.

Kadro darmadağın olmuş.

Sakatlar, cezalılar, Aragones’ten cezalılar.

Ligde umut tükenmiş ama kulübede umutla bekleyenlere yine fırsat vermemiş.

Sözüm ona Aragones kadro kurmakta zorlanıyormuş.

Deniz Barış, Gökhan Emreciksin ilk 11’de yok.

Alex’in veliahtı Gürhan ve Burak Yılmaz kadroda yok.

Avrupa deseniz unuttuk bile, yok.

Süper Lig, o da yok.

Huzur desen o hiç yok.

Peki değerli Aragones büyüğümüz.

O var mı sizce?

Hiç olmadı ki, yok babam yok.

Hani o reklam şarkısı var ya.

O şarkıyı değerli büyüğümüz Aragones’e ithaf ediyorum;

Yiyiyos, içiyos, yatıyoz, kalkıyoz, koşuyoz, yeniliyos, yeniyos, taraftarı üzüyoz, umutları kırıyoz. Bi’ deeeee. Üstüne para alıyos. Adiyos !!!

MAÇIN (TEK) ADAMI

EMRE BELÖZOĞLU

Yazının Devamını Oku

El ele elveda

13 Nisan 2009
DÜN geceki maç belkide iki takımında birçok anlamda son şansıydı. Kazananın şansı büyük ölçüde devam edecekti. Süper Lig’in en büyük favorileri geçtiğimiz haftalarda öyle büyük hatalar yapmışlardı ki tek bir futbolcularının fiyatı kadar bütçesi olan Sivasspor, zirveye oturmuştu. Dün geceki derbi her iki takım için de bir dönüm maçı olabilirdi ama olmadı. Bence Fenerbahçe ve Galatasaray, dün gece bu sezonu kapattılar. Hayırlı olsun (!)

Kıpkırmızı bir rezalet

TAMAMI milli futbolculardan kurulu iki takımın oyuncularının yaptıkları yenilir, yutulur gibi değildi. Hangi milli futbolcularımız üzerlerine alınıyorlarsa, alınsınlar!

Kim olursa olsun, sinirlerine hakim olamayan o futbolcular, o formalara ihanet etmişlerdir. Hakemin de bu rezalete katkısı büyüktür. Tek kelime ile ayıptır, günahtır.

Söylediğim gibi iki takım için de bu sezon bitmiştir.

Alex’in kulakları çınlasın

DÜN gece bir kez daha gördük ki, Alex’siz Fenerbahçe organize olamıyor, pozisyon bulamıyor. Ve dolayısıyla da oyunu çeviremiyor. Alex’in ağrılarının hafiflediğini ancak devam ettiğini duyduk. Profesyonellik (!) bu olsa gerek... Hep söyledik, yine söyleyelim. O kadar para harcanıyor ama Alex’e bir alternatif bulunamıyor.

Allah’ından bul Güiza

NE yazık ki havale edecek kimse kalmadı! Ben de Allah’a havale ediyorum bu yüzden. Süper Lig’in en pahalı futbolcusu olarak vicdanı rahat mı Güiza’nın... Hadi diyelim, o parayı indirmiş bir profesyonel. Ya onu oynatan Aragones?.. Bu kadar kötü oynayan bir adamı göremiyor mu? Nasıl görsün. O da bu yaşında o kadar parayı almış bir profesyonel değil mi...
Yazının Devamını Oku

Dünyanın en büyük forması!

6 Nisan 2009
MAÇTAN önce sahaya açılan Fenerbahçe forması yetkililerce tescillenerek dünyanın en büyük forması unvanını aldı.

Ancak dünyanın en büyük forması deyince benim aklıma metresi, uzunluğu genişliği falan gelmiyor!.. O formanın manevi değerinin büyüklüğü geliyor aklıma... Kaldı ki, tüm Fenerbahçeliler için Fenerbahçe formasının büyüklüğü tartışılamaz. Peki dün o formayı giyinen futbolcular, o futbolcuları sahaya süren Aragones de farkında mı sizce bu formanın?..

HİÇ SANMIYORUM!PROFESYONELCE yapılan işin içinde aşk yoksa o işten pek fazla hayır gelmez. Hele hele yapılan o profesyonel iş Fenerbahçe’de antrenörlük ya da futbolculuksa en az profesyonellik kadar aşk ve bağlılık da gerekir. Bu anlattıklarımın hiçbirisi dün de yoktu sahada. Forması için çırpınan, canını başını ortaya koyan bir mücadeleye uzun süredir hasret kaldık. İşte gerçek budur...

ÇIT KIRILDIMLAR

ÇOK çok kötü bir ilk yarı izledik desem az bile söylemiş olurum. Fenerbahçe sanki Old Trafford’da Manchester United ile karşılaşıyor gibiydi. Eskişehir neredeyse tek kale oynuyordu... İkinci yarıda üç gol var ama futbol olarak beklenen oyun yine yoktu sahada...Fenerbahçeli futbolcuların kibar(!) futbolu akıl alır gibi değildi. "Kibar" diyorum çünkü ikili mücadelelerde, topla buluşmalarda çıt kırıldım bir durum vardı sahada. Elbette üç puan çok önemli ama böyle üç puanlar üç puan olmaktan çıkıp eziyet oluveriyor zaman zaman. İşte dün de öyle bir Fenerbahçe vardı sahada.

Yazının Devamını Oku

Amansızlar!..

2 Nisan 2009
HADİ golü attık... Golü atana kadar iyi oynadık mı? HAYIR!.. Golden sonra iyi oynadık mı? HAYIR!.. Golü yedik, sonra?... Yine organize olamadık yine oyun kuramadık. İspanya’da oynadığımızın yarısını bile oynayamadık. Saha içindeki motivasyonumuz tartışılır ama saha dışındaki motivasyonumuz şahaneydi. Tüm gazeteler manşetten motive etmişti. Özel şirketlerin çektikleri reklam filmleri de öyle; "AMANSIZ OL", "DÜNYA BÜYÜKSE BİZ DE BÜYÜĞÜZ"...

Acaba seçimler mi etkiledi bizimkileri? Yoksa, sakatlıklar mı bizi bu hale soktu! Ama yazık oldu işte... Bizimkiler amansız oldular mı, bilmem ama başarısız oldukları kesin. Diyelim ki kazandık... Bu A Milli Takım, bu haliyle Dünya Kupası’na hangi hedefle gitmelidir sizce?

DEL BOSQUE’YE iNÖNÜ TERiM’E KADIKÖY

TÜRKİYE-İSPANYA ilk kez 1955 yılında İnönü Stadı’nda karşılaşmışlar ve maçı "Canavar" lakaplı Burhan Sargun’un golüyle 1-0 kazanmışız... Peki, o zaman bir soru; Maç neden Ali Sami Yen Stadı’nda oynanıyor ve buna kim karar veriyor? Bildiğim kadarıyla Fatih Terim... Kimbilir belki de UEFA Kupası’nın bu stattan çıkmasını uğur kabul ediyordur. Peki, ya UEFA Kupası finalinin oynanacağı Kadıköy Şükrü Saracoğlu? Bu stadımızın Terim’e pek iyi geldiği söylenemez. Yok yok stadın bir suçu yok, sadece Terim’in Kadıköy’de oynadığı maçlar pek iç açıcı değil.

Ya İnönü Stadı? Maç neden İnönü’de oynanmadı bilinmez ama Del Bosque’nin de bu statta pek iyi anıları yok. Beşiktaş’ın başında çıktığı maçların çoğu İnönü’de hüsranla sonuçlanmıştı. O halde İnönü’de de oynanabilirdi bu maç. Neyse Fatih Terim’in işine karışmayalım, vardır bir bildiği diyelim...

FEDERASYONUN BALONLARI!

TFF yaptığı organizasyonda sanırım maç sonunda zafere ulaşacağımıza kesin gözle baktığı için sahanın dört bir yanına balonlar hazırlatmıştı. Maç bittiğinde galip gelirsek balon uçuracaktı TFF... Nihat fırsatları harcayınca, son dakikalardaki ataklarımızdan gol çıkmayınca balonlar da yalan oldu. Daha doğrusu balon oldu.

MAÇIN ÜÇ ADAMI:

VOLKAN DEMiREL-ARDA TURAN-EMRE AŞIK
Yazının Devamını Oku

Siz sadece maç skoruna mı bakıyorsunuz?

29 Mart 2009
Futbol dünyasında zayıf ve kariyersiz takımlarla oynayıp yeneceğimize, Dünyanın kabul ettiği büyük takımlarla oynayıp mücadele ederek yenilmek daha iyi olabilir mi sizce de?

“Sizce de” diyorum çünkü ben böyle düşünüyorum... Çünkü böyle güçlü ülkelerle karşılaşmak bizimkisi gibi futbolu gelişmekte olan ülkeler için büyük fırsat...A Milli oyuncularımız için, teknik heyet için, futbol dünyasında Türk Milli takımının algısının artması için büyük bir fırsat...Düşünsenize alacağınız bir puan bile tüm dünya futbol kamuoyunda gündem yaratacak bir karşılaşma... Eurosport ‘dan TVE’ ye, BBC sport’dan EURO NEWS’e kadar, yüzlerce gazetede yaratılacak iletişim ve pazarlama şansı az bir şey mi ?

bu nedenle böyle maçlara sadece skor açısından bakmamak gerekir. Bu tür maçların yaratacağı başka fırsatlara da hazırlanıyor olmamız gerekir. 

VİVA TÜRKİYE

Sonuç ne olursa olsun, İspanya’da Barnebao’da bu şekilde mücedele etmek hiç de küçümsenecek birşey değildir...Gazetemizin baskıya yetiştmesi için yazılarımızı daha maç bitmeden yollamıştık bile. benim bu yazıyı yolladığım dakikalarda maçın skoru 1-0 İspanya lehineydi. Ama bu kadar sakat futbolcumuz olmasına rağmen eldekilerle yapılabileceğin en iyisini yaptığımıza şahitlik ettim..Bu nedenle skor değişse bile ne ben buna göre fikrimi değiştireceğim ne de maçın sonucunu yazımda belirtebileceğim... Tüm Avrupa’ya güçlü ve küçümsenmeyecek bir takım olduğumuzu birkez daha gösterme şansını yakaladık...Teşekkürler Milli takım, İspanyolların deyişiyle Viva (yaşa) Türkiye... 

MAÇIN 3 ADAMI

GÖKHAN GÖNÜL – ARDA TURAN – EMRE AŞIK

Yazının Devamını Oku

"Vurun Emre'ye" kumpanyası!

21 Mart 2009
SPOR yazarları Emre’yle yatıp kalkıyorlar, bir hata yapsa da ballandırarak yazsak diye bekleşiyorlar... Galatasaraylılar Emre’den hazetmiyorlar... Bazı (!) Fenerbahçeliler Emre’yi istemiyorlar... Milli Takımımız’ın büyük savunucuları Emre’siz bir Milli Takım istiyorlar...

Gazeteler Emre’ye yapılanları değil, Emre’nin verdiği tepkileri haber yapıyorlar...

Durum böyleyken yani bir kamuoyunda büyük (!) bir Emre sevgisi yaşanırken, Bursaspor taraftarı da takımlarını desteklemek yerine Emre’ye küfrediyor... Bursasporlu futbolcular nasıl kazanırız diye düşüneceğine Emre’yle didişiyor...

Kameralar Emre’nin üzerinde, bir hata yapsın da yakalayalım diye bekliyorlar...

Hakemin gözü Emre’nin üstünde, Emre’yi takip ettiği kadar maçı takip etmiyor...

Birileri el birliğiyle Emre’nin futbol kariyerini bitirmek ve herkesin hafızasındaki "yetenekli bücür" imajını silmek istiyor...

Haftalardır pisikolojik bir linç yaşayan Emre de atışın bu kadar serbest olduğu sözüm ona futbol ailesinin içerisinde, en az hatayla iyi futbol oynamaya gayret ediyor...

ALEX’SiZ FENER ŞEFSiZ ORKESTRAYA BENZER!

ALEX’siz Fenerbahçe’nin pozisyon yaratıcılığında ne kadar fakir kaldığını dün bir kez daha gördük... Ama ne gariptir ki hemen hemen her mevkinin, her futbolcunun alternatifi varken Alex’in yerini doldurabilecek bir futbolcunun kadroda olmayışı pek konuşulmuyor... Alex zaman zaman eleştiriliyor, ama nasıl bir futbolcu olduğu ve ne işe yaradığı yokluğunda anlaşılıyor... İşte bu yüzden Alex’siz Fenerbahçe, Maestrosu (Şefi) olmayan bir orkestraya benziyor...

ViTRiN MAÇLARI

YİNE erken bir gol gelince "Eyvah" demedim desem yalan olur... Çünkü böyle durumlarda Fenerbahçe hemen arkasından bir gol daha bulamadığında oyun zora giriyor. Tıpkı geçen hafta da olduğu gibi...

Nitekim bana göre ofsayt kokan bir golden sonra, Bursaspor’un atakları o kadar arttı ki, yine aynı şeyi düşünmeye başladım. Yahu bu takımlarımız her maçını Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş’a oynadıkları gibi oynasalar Süper Lig’deki tüm takımlarımız şampiyonluğa aday olur... Ama sanırım bu durumun nedeninin büyük bir yüzdesi futbolcu mantelitesi ve motivasyonundan kaynaklanıyor. Anadolu takımlarımızın futbolcuları bu tip karşılaşmaları vitrin maçları olarak görüyorlar... Ama bir sonraki hafta fısss...

MAÇIN ÜÇ ADAMI: MAZHAR-FUAT-ÖZKAN!
Yazının Devamını Oku