Piyasada para yok

BUGÜNLERDE herkes piyasada para olmadığından şikayetçi.

"Piyasada para yok" ibaresi zamanında tahsilat yapılamadığının ve satışların nakit ile yapılamadığının bir başka şekilde ifadesi oluyor.

Zamanında tahsilat yapılamayınca, borçlar zamanında ödenemiyor. Zincirleme bir etki oluşuyor. Aslında, herkesin yapmak istediği elindeki paranın üzerine oturup mümkün olduğunca borçları geç ödemek, alımları ertelemek. İstenen, veresiye almaya çalışıp peşin satabilmek. Parayı bir başka türlü çalıştırabilmek. Teknik deyimiyle, para talebi artıyor.

Piyasada para olmadığından şikayet edenler çözüm yolunda da anlaşmış görünüyorlar. Merkez Bankası para bassa, ya da parayı sıkmasa (faizleri indirse) sorun çözülecek. Yani, piyasa, artan para talebi karşısında para arzının da aynı paralelde artırılmasını talep ediyor. Biraz enflasyon istiyoruz!

DURGUNLUK

Son aylarda, Merkez Bankası para politikasını sıkılaştırmaya başladı. Kısa vadeli faizleri artırıyor. Kısa vadeli faizlerin artırılmasından amaçlanan da zaten para talebinin artırılması, piyasadaki para miktarının eskisi kadar mal ve hizmet talebi yaratmaması. Aslında, piyasada yaşananlar sıkılaştırılan para politikası ile tutarlı. Para otoritesinin amaçladığı bu anlamda gerçekleşiyor.

Para politikasının sıkılaştırıldığı dönemlerde alacakların ortalama vadesi borçluların borçlarını ödemeden çekindikleri ya da ödeyemedikleri için uzar. Alıcılar vadeyi uzatmaya çalışırlar. Satıcılar vadeyi kısaltmayı, hatta peşin satış yapmayı yeğlerler. Eski vadelerde, hatta daha uzun vadelerde satış yapabilmek için daha fazla işletme sermayesine gerek duyulur. Bazıları banka borçlarını artırarak bu açığı kapatmaya çalışırlar. Ama, banka kredileri de eskiye göre artık daha maliyetlidir.

İşletme sermayesi göreli olarak daha pahalı hale gelir. Veresiye satış yapma belli bir noktadan sonra ekonomik olmaktan çıkar. Satışların azalmasına göz yummak zorunda kalınır. Yani, ekonomik faaliyetlerde bir yavaşlama söz konusu olur. Bunun da zincirleme etkileri vardır.

Kısacası, ekonomik büyümede bir yavaşlama, hatta durma söz konusu olabilir. Bu şartlarda, zaten arzulanan vadelerde satış yapmakta zorlanan satıcıların istedikleri gibi fiyatlarını ayarlayabilmeleri kabiliyetleri azalır. Artan maliyetleri fiyatlara yansıtmak dahi zorlaşabilir. Böyle bir konjonktürde, ekonomik faaliyetlerin durgunlaşmasıyla enflasyondaki artışın önüne geçilmesi söz konusu olur.

ÖNEMLİ SINAV

Piyasada para yok olgusunu ortadan kaldırmak için yapılan önerilerin ima ettiği Merkez Bankası’nın enflasyonla mücadelesinden vazgeçmesidir. Halbuki, yaratılan ortam enflasyonla mücadeleyi hedeflemektedir.

2001 Krizi’nden bu yana ilk kez Türkiye ekonomisi böyle bir seçime zorlanmıştır. Şimdiye kadar düşen enflasyonla beraber çok yüksek ekonomik büyüme gerçekleştirilebilmişti. Şimdi, bozulan dış piyasalarla beraber, artan enflasyonla mücadele ancak ekonomik büyümeyi bir anlamda ikinci plana atarak sağlanabiliyor.

İktisadi ve siyasi açıdan Türkiye ekonomisi çok önemli bir sınavdan geçiyor. Türkiye fiyat istikrarı için ekonomik büyümeden geçici bir süre için de olsa fedakarlık edebilecek mi? Edebilirse, fiyat istikrarına yönelik olarak çok önemli bir eşik aşılmış olacak. Edilemezse, ekonomik büyümeyi hızlandırmak da mümkün olamayabileceği gibi, enflasyonla mücadele çok ciddi bir yara almış olacak.
Yazarın Tüm Yazıları