İhtiyari programın uygulaması da ihtiyari olabilir
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
NEDENSE, yapmamız gereken işleri zamanında yapmamak için sanki özel bir çaba harcıyoruz. IMF ile programın mayıs ayında biteceği üç yıl evvelden bilindiği halde, IMF ile yeni bir program yapmak için daha yeni çalışıyoruz.
Açıklamalara göre, IMF ile ihtiyari bir program üzerinde çalışılıyor. İhtiyari program yapıldığında, belli ekonomik hedefler ve uygulamalar üzerinde bir anlayışa varılacak. Belli sürelerde hedeflere ne denli yaklaşıldığı ve politika uygulamalarının hedeflerle ne derece uyumlu olduğu gözden geçirilecek. Ama, ihtiyaç olmadıkça, IMF’den para çekilmeyecek. Bir anlamda, programın uygulama sürecinde IMF’de kredi limitimiz oluşacak.
İhtiyari program, IMF’ye borcumuz nedeniyle zaten uygulamada olması gereken "program sonrası izleme" yaklaşımına göre, çok daha iyi "çapa" görevi görebilecek bir girişim. Ama, daha iyisi de yapılabilirdi.
GÜÇLÜ SİGORTA
Türkiye, herhangi bir IMF programına cari ihtiyacı için değil, içinde yaşanan küresel risklere karşı bir sigorta olarak bakıyor. Şartlar değiştiğinde, sigorta ihtiyacı da azalabilir, hatta yok olabilir. Dolayısıyla, programı uygulamada tutmak da ihtiyari hale gelebilir. İşin bu yönü IMF ile yapılan programın güçlü bir "çapa" görevi görmesi işlevini azaltabilir.
Küresel şartlar daha da kötüleşip IMF’de oluşan kredi limitinin bir dönemde kullanılması zorunlu hale gelirse, bunun piyasalara vereceği mesaj hiç de olumlu olmayacaktır. Örneğin, Hazine dış borçlanma yapmaya çalışırken, yeteri kadar talep gelmemesi ya da maliyetlerin çok yükselmesi IMF’deki kredi limitinin kullanılmasını bir açıdan daha ekonomik yapabilir. Ama, bu yaklaşımın vereceği mesaj Türkiye’nin IMF’nin parasına muhtaç hale geldiği olacaktır. Dolayısıyla, diğer yabancı kaynaklar da kuruyabilecek, hatta bazı yabancı yatırımcılar Türkiye piyasalarından çıkışlarını hızlandırabilecektir.
Alternatif, programın ihtiyari değil, zorlayıcı bir nitelikte yapılmasıdır. Yani, şimdi aradığımız sigorta ihtiyari değil, zorunlu sigorta gibi olacaktır. Üzerinde mutabakata varılan ekonomik hedefler ve politika uygulamaları daha fazla ciddiye alınacaktır. Belli dönemlerde IMF’den para alınıp bir kenara konacaktır. O dönemde IMF’den borçlanma ihtiyacımız olmasa da, sigorta fonu IMF’in kasasında değil, kendi kasamızda oluşturulacaktır.
Böyle bir programın hedefleri daha iddialı, politika uygulamaları daha kısıtlayıcı, gözden geçirmeleri ve değerlendirmeleri daha sıkı olabilir. Böyle oldukça, IMF ile yapılacak programın "çapa" rolü görmesi işlevi de çok daha güçlü olacaktır. Bugünkü konjonktürde bu yaklaşım da sigorta görevi görecektir. Ama, çok daha güçlü bir biçimde.
KALICI İSTİKRAR
Siyasi açıdan IMF ile bir program içinde olmak hoş karşılanmaz. IMF’nin ekonomi politikaları üzerinde ülke egemenliğini azalttığı düşünülür. Halbuki, bunun gerçekle pek bir alakası yoktur. Gerçek, IMF ile ya da IMF’siz belli şartlarda belli politikaların uygulamaya konmasının evrensel olduğudur. Özellikle para politikasında bu yargı doğrudur. Farklılık, maliye politikalarında görülebilir. Vergi toplayabildiğiniz kadar harcamaları hangi alanda yapılacağı siyasi bir karardır. Zaten IMF gibi kuruluşlar bütçe açığı verilmediği sürece işin bu tarafına karışmazlar.
Konuya, IMF’nin güdümüne girme olarak bakmak yerine, ülke ekonomisine kalıcı istikrarı tesis etme açısında bakmak hepimizin çıkarınadır.