Akıllı işler

2008 Wimbledon Turnuvası tenisimiz için yeni bir dönemin başlangıcı olmalı diye düşünüyorum.

Bu sene Londra’daki Grand Slam’de ilk kez iki kategoride, teklerde Marsel İlhan ve çiftlerde İpek Şenoğlu ile Türkiye’nin adını duyurduk. Marsel, tenisin alt yapısını ülkesi Özbekistan’da öğrendi. Sadece tenisi değil, aynı zamanda bu sporun meslek olduğu bilinci ile Türkiye’ye geldi. Burada ise Marsel’i TAÇ Spor’un sahiplenmesi Çelik Motors’un sponsorluğunu üstlenmesiyle genç tenisçi, kısa sürede dünya sıralamasında hızlı bir şekilde üst sıralara tırmandı. Marsel, bugün dünya sıralamasında 234. sırada... İpek ise, Eskişehir’den TED Kulübü’ne, buradan da Amerika’ya üniversiteye ve oradan da profesyonel tenis arenasına girdi. İpek, zamanla meziyetlerini iyi kullanmaya başladı. Teklerden ziyade, çiftlerde daha başarılı olduğunu görünce bu yolda ilerleme kararı aldı. İpek Şenoğlu, çiflerde 103. sırada...

Bu iki tenisçimizin yanı sıra bayanlarda Pemra Özgen’in, Çağla Büyükakçay’ın istikrarlı çıkışları erkeklerde ise Haluk Akkoyun, Ergun Zorlu ve bir de 10 kişiyi geçmeyen gençlerin yurt dışında puan toplama çabaları devam ediyor. Bunun özeti ise şu; son birkaç yıldır teniste bir çıkış trendi yakaladık. Ancak iş şimdi başlıyor. Önemli olan akıllıca işler yaparak bu seviyeyi korumak... Öncelikle tenisçilerin dünya sıralamasında büyük mücadeleler ile kazandıkları puanları aynı düzeyde tutmaları, yani turnuva seçimlerini doğru planlamaları gerekir. Bu görevi de koçların ve idarecilerin kendilerini eğiterek daha bilinçli bir şekilde üstlenmeleri kaçınılamaz hale gelmiştir.

Atılacak her adım bilinçli olmalı


Önemli bir görev de sponsorlara düşüyor. Sponsorlar "ürünlerini" yani anlaşmalı oldukları tenisçileri sadece parasal yönden desteklemekle kalmayıp, "tanıtım, pazarlama, hedef belirleme" konularında yönlendirmelidir. Hatta bu işleri sponsorun bizzat kendisi yapmalıdır. Şunu unutmayalım, bir Türk tenisçi dünya klasmanında üst sıralara tırmandığı zaman bu yalnızca bireysel başarı olmuyor. Tüm ülkenin başarısı haline geliyor. Mesela şu anda sokakta herhangi birilerine, "Rus sporcu deyince aklınıza ilk kim geliyor?" diye sorarsanız, alacağınız 10 cevabın 9’u "Maria Sharapova"dır.

Tenise yeni başlayan çocuklar için en uygun idoller, kendi ülkelerinin başarılı tenisçileridir.

Uzak ve yakın hedefler

Bir Türk çocuğu için Venus Williams ya da Ana Ivanovic "çok uzak" bir hedeftir, "İpek Şenoğlu veya Pemra Özgen" yakın bir hedef... Bu bakımdan ilköğretim okullarında verilecek tenis derslerinde çocuklar gerçekçi hedefler doğrultusunda eğitilmelidir.

Marsel İlhan
ve Çağla Büyükakçay gibi sporcularımızdan tenis okullarında da faydalanılması gerekiyor. Her kulüp kendisine bağlı başarılı tenisçileri spor okullarındaki derslere sokup, onlardan faydalanmalıdır. Tenis Federasyonu’na da birkaç sözüm var... Bugün, bir tenissever olarak federasyonun resmi internet sitesine girdiğinizde dünya sıralamasına büyük özverilerle giren tenisçilerimizin bir fotoğrafını bile göremiyorsunuz. Bırakın fotoğrafı, sporcuların öz geçmişleri dahi yok...

Şu an elimizde olan başarının günü birlik bir başarı olarak kalmaması için bu değerleri iyi korumamız ve doğru şekilde pazarlamamız gerekiyor. Ancak bu şekilde, Wimbledon’a ve diğer Grand Slam’lere ikiden fazla tenisçi gönderebiliriz.
Yazarın Tüm Yazıları