Şimdi rakipleri düşünsün

TÜRKİYE’de 9 ay sonunda otomobil satışları yüzde 36 düşerken aynı dönemde ‘premium’ yani lüks sınıftaki kayıp ise yüzde 38.79 olarak gerçekleşti. İlk 3 sırada yer alan Alman devlerinden Mercedes yüzde 44.10’luk kayba rağmen zirvedeki yerini korurken, Audi yüzde 34.70’lik düşüşle ikinci, BMW ise yüzde 43.34’lük kayıpla üçüncü sırada yer aldı. Geçtiğimiz yıl aynı dönemde 9 bin 704 adet satış yapan BMW, bu yıl 9 ayda sadece 5 bin 498 adet otomobil satabildi. Bunda da kuşkusuz yeni modellerinin pazara geç gelmesi etkili oldu. Özellikle Alman markanın Türkiye’deki en büyük kozu olan ve normal şartlarda nisan ayında satışa sunacağı yeni 3 Serisi, BTK’nın ‘eCall’ şartlarıyla nedeniyle ağustosta gelince kayıplar arttı. BMW son çeyrekte hem yeni 3 Serisi hem de Avrupa’dan 3 hafta önce satışa sunduğu yeni 1 Serisi ile atağa kalkmaya hazırlanıyor.

MODEL ATAĞI BAŞLADI

Aynı zamanda BMW Türkiye’nin geçici bir süre Genel Müdürlük görevini de üstlenen Borusan Otomotiv CEO’su Hakan Tiftik, yeni 3 Serisi ve yeni 1 Serisi ile birlikte satışların ivme kazanacağını belirtiyor. Son çeyrekte 3 bin adetlik satış yaparak 2019 yılını 8 bin 500 adetlik satışla tamamlayacaklarını öngören Tiftik şunları söyledi: “Tüm dünyada BMW satışlarının yüzde 25’ini 3 Serisi oluşturuyor. Türkiye’ye 4 ay rötarlı gelen yeni 3 Serisi’nden 2 ayda 750 adet sattık. Yıl sonuna kadar toplamda 2 bin adedi bulmayı hedefliyoruz. Yeni 1 Serisi’ni ise tüm Avrupa’dan 3 hafta önce satışa sunduk. Bu modelden de 3 ayda 600 adedin üzerinde satış hedefliyoruz. Sonuç olarak tüm modeller yenileniyor. Kısa süre içinde makyajlı X1’i piyasaya sunuyoruz. Çok güçlü olacak. 2020 başında yeni 2 Serisi Grand Coupe (4 kapılı sedan) devreye girecek. Üst segmentte ise yeni 7 Serisi, yeni 8 Serisi ve yeni Z4 Türkiye’ye geliyor. 2020 sonuna doğru Frankfurt fuarında konsept hali tanıtılan yeni 4 Serisi de geliyor. Yani 2020 yılının ‘BMW Yılı’ olacağını rahatlıkla söyleyebilirim. 2020 için kasım gibi hedef belirleyebiliriz. Ama 2019’un çok üstünde olacağı aşikar.”

AVRUPA’DAN ÖNCE GELDİ

Yeni BMW Serisi, ekim ayında Avrupa’dan yaklaşık 3 hafta önce Türkiye’de 211 bin TL’den başlayan lansman fiyatlarıyla satışa sunuldu.

338 BİN TL’DEN BAŞLIYOR

TÜRKİYE’de 337 bin 900 TL’den başlayan fiyatlarla satışa sunulan yeni 3 Serisi, 320i motor seçeneğine sahip. BMW’nin yeni tasarım dilinin kullanıldığı 3 Serisi sportif hatlarıyla öne çıkarken, eski jenerasyona göre büyüdüğü görüldü. Otomobilde 170 beygir güç üreten 1.6 litre hacminde benzinli motor görev yapıyor. Yeni 3 Serisi, 100 km’de 6 litrelik ortalama yakıt tüketimi ve 7.7 saniyelik 0-100 km/s hızlanması ile performans ile ekonomiyi bir arada sunuyor. Yeni BMW 3.20’de 8 ileri otomatik şanzıman görev yapıyor. Araçta görev alan aktif güvenlik sistemleri de dikkat çekiyor. Fren Fonksiyonlu Kaza ve Yaya Algılama Sistemi, Şerit Takip Uyarı Sistemi, yeni 3 Serisi’nde artık standart olarak bulunuyor. Opsiyonel olarak sunulan Profesyonel Sürüş Asistanı kapsamında Stop & Go özelliğine sahip Aktif Hız Sabitleme Sistemi, Direksiyon ve Şerit Kontrol Asistanı, Şerit Değişim Uyarı Sistemi, Yan Çarpışma Koruması, Çapraz Trafik Uyarısı sistemlerine sahip olunabiliyor.

ESKİŞEHİRLİ ‘BİG BOY’DAN AVRUPA ATAĞI

2010 yılında Amerikan otomotiv devi Ford’u 1986 yılında çıktığı ağır ticari araç pazarına ‘Ford Trucks’ markasıyla yeniden girmeye ikna eden Ford Otosan, bu bağlamda 2018’de 500 milyon doları bulan yatırımla tamamen Türk mühendisler tarafından geliştirilen ve yüzde 90’ı yerli olan ‘Big Boy’ lakaplı ilk global kamyon (çekici) modeli F-MAX’i üretmeye başladı. Ford Otosan, Eskişehir’de üretilen F-MAX’ın ‘2019 Uluslararası Yılın Kamyonu (ITOY) ödülünü alması sonrası gördüğü yoğun ilgi üzerine global büyüme planlarında revizyona giderek Batı Avrupa’da bayi ağının oluşturulması sürecini erkene aldı. Geçen hafta Portekiz ve İspanya’da arka arkaya gerçekleştirdiği bayi açılışlarıyla küresel büyümesinde önemli bir adım atarak Batı Avrupa pazarına giriş yapan Ford Trucks markası bayilik ve distribütörlük faaliyetlerini 2019 sonu itibarıyla 44 ülkeye ulaştırmayı planlıyor. 2023 sonu hedefi ise en az 80 ülkede var olmak.

Ford Otosan Genel Müdürü Haydar Yenigün, uluslararası pazarlarda yerli üretimle büyüyen bir şirket olarak Türkiye’yi yurtdışında en iyi şekilde temsil etmek için çalıştıklarını belirterek, “Avrupa bizim ana ihracat pazarımız ve barındırdığı potansiyel ile büyüme stratejimizde büyük öneme sahip. Hedefimiz ihracatımızın yüzde 50’sini Avrupa pazarlarına yönelik gerçekleştirmek. Bu kapsamda Batı Avrupa’da yeni ülkelerde de var olmak üzere görüşmelerimizi sürdürüyoruz. İspanya ve Portekiz’deki distribütörlük anlaşmalarımızın ardından, İtalya’daki yapılanmamızın bu yılın içerisinde tamamlanmasını bekliyoruz. Sonrasında öncelikli hedef pazarlarımız Almanya, Fransa, Hollanda, Belçika ve Lüksemburg olacak. Ford Trucks markamızla nihai hedefimiz tüm Avrupa’ya yayılmak” dye konuştu.

MANİSA’YA PASSAT YOLUNU ANKARALI NEOPLAN AÇTI

ALMAN otomotiv devi Volkswagen’in 27 Eylül’de Manisa’da 943.5 milyon TL sermayeli bir şirket kurduğunun ‘Ticaret Sicili Gazetesi’nde yayımlanmasıyla, Türkiye’ye yapacağı fabrika yatırımı da kesinleşti. VW’nin dev yatırımı Türkiye ve otomotiv sektörü için de büyük önem taşıyor. Çünkü Türkiye, otomotivde 22 yıl aradan sonra ilk kez sıfırdan bir yatırım çekmiş olacak. Hatırlatmak gerekirse en son 1997 yılında Hyundai Assan ile Honda sıfırdan ülkemize yatırım yaparak üretime geçmişti.

Anlaşmalar imzalanmış olsa bile henüz resmi karar açıklanmadı. Ama detayları belli oldu. Volkswagen’in Türkiye’ye yapacağı toplam yatırımın değerinin 1.4 milyar Euro’yu bulacağı, Manisa’da, Organize Sanayi Bölgesi’nin (OSB) yanında kurulacak fabrikanın ise 300 bin adet kapasiteye sahip olacağı belirtiliyor. 4 bin 500 kişiye istihdam sağlayacak fabrikada ise 2022 sonundan itibaren yeni nesil VW Passat ve platform kardeşi Skoda Superb üretilecek. Bu fabrikanın Orta Doğu, Doğu Avrupa ve Rusya için üretilecek araçların ihracat merkezi olması bekleniyor. Bu fabrikayla beraber Volkswagen’ın dünya çapındaki fabrikalarının sayısı 123’e çıkıyor.

VW’nin yatırım için Türkiye’yi seçmesinde en temel kriter kuşkusuz, otomotivde yüksek kaliteli üretimi düşük maliyet ve verimle yapması. Lojistik avantajları, tedarik sanayinin çok güçlü olması ve kalifiye iç gücünün ucuz olması ilk akla gelen diğer cazip yanlar. Ayrıca Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank ile Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Arda Ermut ve ekiplerinin bu yatırımı çekmek konusundaki çabaları da önemli. Ama perde arkasında Türkiye’yi Doğu Avrupa’daki diğer aday ülkelerden ayıran çok önemli 2 kriter gözden kaçıyor.

Birincisi 8 yıl önce VW Grubu’nun bünyesine giren ticari araç devi MAN’ın Türkiye’deki büyük gücü. MAN’ın Almanya dışındaki ilk üretim tesisi olarak 1966 yılında faaliyete geçen MAN Türkiye, bugün “MAN’ın en büyük ve entegre otobüs fabrikası” konumunda. MAN ve Neoplan markalı otobüslerin dünyadaki üretim üssü olan MAN Türkiye’nin 2009 yılından bu yana Yürütme Kurulu Başkanı ve Genel Müdür olarak görevini yürüten Münür Yavuz kısa sıra önce MAN Truck & Bus’ın üç kıtada bulunan otobüs üretiminin sorumluluğunu da üstlendi. Yavuz’a Polonya ve Güney Afrika fabrikalarının yanı sıra Münih’teki ilgili merkezi fonksiyonları da bağlı durumda. Yani tüm bu ülkelerin yönetimi MAN Türkiye’nin merkezi olan Ankara’ya geçti. İşte MAN’ın Türkiye’deki üretim başarısı VW’nin fabrikası için Manisa’yı seçmesinde büyük etken oldu.

VW’nin Türkiye seçiminde diğer önemli kriter ise Ankara’da MAN’ın bünyesinde yer alan VW ofisinin başarısı. Türkiye’den yılda 1.2 milyar Euro’luk satın alma yapan VW Ankara ofisinin yöneticileri ve çalışanlarının, fabrika yeri olarak Türkiye’nin seçilmesinde büyük payı var. Hatay dahil Türkiye’nin bir çok şehrinden ve şirketinden parça tedariki yapan bu şirket, diğer aday ülkelerin elenmesini sağladı. Yani sonuç olarak evet, Türkiye’nin otomotivdeki üretim gücü yüksek ama bu tek başına yeterli değil. MAN’ın üretimdeki gücü, VW Ankara ofisinin ise yaptığı satın alma ile ticaretteki başarısı Manisa fabrikasının yolunu açtı.

FAİZLER İNDİ FİYAT ARTTI

EYLÜL ayının sonunda kamu bankaları Türkiye’de üretimi olan markalara yönelik düşük faizli taşıt kredisi kampanyasını başlattı. Buna göre kamu bankalarının verdiği yüzde 0.99’lık faiz oranı markaların katılım payına göre yüzde 0.49’a kadar indirildi. Markalar bu kampanyada yer almak için araç başına 3 bin ila 16 bin TL arasında katkı payı ödedi. Yani bu tutarlarla faizleri aylık bazda 0.49 ile 0.69 arasına çektiler. Şimdi markalar düşük faiz için pek gönüllü olmadan önemli katılım uygulayınca, bunun bir kısmını fiyatlara yedirmek zorunda kaldılar.

Araç fiyatlarına eklenen tutar bazı modellerde ÖTV dilimine (%45’ten %50’ye çıktı) takıldığı için katılım +ÖTV ve +KDV olarak fiyatlara yansıdı. Bu sayede fiyata eklenen katılım için de Devlet ÖTV+KDV alıyor ki, bunu hali ile vatandaş ödüyor. Sonuç olarak maliyeti olan bir kampanyanın fiyat farkı oluşmadan yapılması ekonomik olarak mümkün görünmüyor. Faiz için ödenen katkı payı, fiyatlara kısmi olarak yansıtılmazsa, bilançolarda ciddi zarar yaratır. 1 Ekim’den itibaren Türkiye’de üretimi olan bazı markaları zorlayan diğer etken ise Euro 6B’den Euro 6D’ye geçiş oldu. Yani bu tarihten itibaren düşük maliyetle eski faz motor yerine yeni faz motorlu araç satmak zorundalar. Yani bu ay hem kredi katkı payı hem de yeni faz motor maliyeti fiyatlara eklendi. Bu da modeline göre değişmekle birlikte 3 bin ila 22 bin 500 TL arasında zammı beraberinde getirdi.

İşte bu noktada düşük faizli kredi kampanyasından yararlanıp araç alacakların fiyatları da incelemesinde fayda var.