Emre Özpeynirci

İndirmiş gibi yapmışlar!

26 Kasım 2018
ÖTV indirimiyle birlikte 1 Kasım’dan itibaren küçük ve orta sınıftaki otomobillerin fiyatları yaklaşık yüzde 10 düştü. Ancak tüketiciler her otomobilin fiyatında düşme olmadığını iddia ediyor. Biz de bu doğrultuda pazarda en çok satan modellerin geçmişe dönük 3 yıllık fiyatlarını bugünkü fiyatlarla kıyasladık. Evet ne yazık ki bazı markalar fiyatları ekim ayına göre sadece indirmiş gibi yapmışlar.

1 Kasım’dan itibaren devreye giren ÖTV desteğiyle birlikte küçük ve orta sınıftaki otomobillerin fiyatları yüzde 10 düştü. Bu da sektöre az da olsa son 2 ayda derin bir nefes aldırdı. Bu indirimleri bazı firmalar kampanyalarla destekleyerek yüzde 20’lerin üzerine çıkarırken, bazıları ise ‘sıfır faiz’ gibi finansal fırsatlar sunarak güçlendirdiler. Durum böyle olunca kur artışlarından dolayı son aylarda alımı erteleyen vatandaşlar kasım ayında showroomlara adeta akın etti. Showroom trafiği ay başından bu yana 3-4 kat artarken, bunun ne kadarının satışlara yansıdığını ise kasım ayı resmi sonuçlarında net olarak göreceğiz. Ama sadece 21 bin adetlik satışın yapıldığı ekim ayına göre en az 3 kat artış olacağı ortada.

VATANDAŞ TEPKİLİ

İşte otomotiv sektörü için böylesine hayati öneme sahip bir süreçte hem sosyal medya hem de elektronik posta ile vatandaşlardan fiyatlar konusunda bir çok tepki gelmeye başlayınca şaşırdım. Vatandaşlar fiyatların gerçek anlamda inmediğini, ÖTV indirimi öncesinde yükseltildiği için sanki inmiş gibi gösterildiğini şikayet ediyorlardı. Yani ortada ciddi bir fırsatçılık suçlaması vardı. Şaşırmıştım çünkü böylesine zor bir süreçten geçen markaların bunu yapmayacağını düşünüyordum. Daha doğrusu böyle kritik dönemde gerçekten kendi ayaklarına sıkarlar mıydı? Hem de Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın uyarılarına rağmen...

Bu şikayetlerin sayısı çoğalınca sıkı bir araştırma yapma gereği duydum. Bunun için de bazı uzmanlara danışıp, 2016 yılından bu yana fiyatlardaki değişimi hem Euro hem TL bazında inceledim. Türkiye’de çok satan bazı otomobillerin liste fiyatları üzerinden incelemeler yapıp, bayilerden alınan aylık fiyatları o ayki ortalama kur ile hesapladım. Sonuç olarak gelen şikayetlerin bazılarının gerçekten de doğru olduğunu gördüm. Şimdi bu konuda marka ve model ismi vermeden bazı örnekler paylaşmak istiyorum.

Türkiye’de çok satan X marka bir otomobilin fiyatı 2016 yılında ortalama 12 bin 11 Euro iken (Euro ortalaması 3.4 TL) 2017’de kurdaki artışla birlikte 11 bin 209 Euro’ya (Euro ortalaması 4.07 TL) gerilemiş. Bu aracın 2018 yılı ortalaması ise 12 bin 58 Euro olarak gözüküyor. Bunda da Euro’yu ortalama 4.85 TL olarak hesaplamışlar. Ama gelin görün ki bu aracın ÖTV indirimi öncesi fiyatı bir anda 15 bin 893 Euro’ya yükselmiş. ÖTV indirimi sonrası ise fiyat 13 bin 770 Euro’ya gerilemiş. Hem ÖTV öncesi hem ÖTV sonrası fiyatlarda kur 6.1 TL olarak hesaplanmış. Yani görünen o ki, bu otomobilin fiyatı ÖTV indirimi öncesine göre yüzde 13 düşerken, 2018 yılı ortalamasına göre ise yüzde 14 yükselmiş. (İsterseniz bu fiyatları ortalama Euro kuru ile çarptığınızda aracın TL fiyatını bulabilirsiniz)

İncelediğim bir başka çok satan otomobilin 2016 yılında ortalama fiyatı 23 bin 400 Euro iken, 2017 yılında 22 bin 976 Euro’ya inmiş. TL fiyatlarına göre 2016 yılında bu araçta ortalama Euro kurunu 3.48 TL, 2017 yılında ise 4.26 TL olarak hesaplamışlar. 2018 yılı ortalamasında ise aracın fiyatı 4.65 TL’lik Euro hesabıyla 21 bin 916 Euro’ya inmiş. Ama gelin görün ki ÖTV indirimi öncesinde aracın fiyatı bir anda 26 bin 189 Euro’ya yükselmiş. ÖTV indirimi sonrasında da fiyat 24 bin 98 Euro’ya gerilemiş. Yani ekim ayında fiyat bir anda 3 yıllık ortalamanın üzerine çıkmış. ÖTV indirimiyle aracın fiyatı ekim ayına göre yüzde 8 inmiş gibi gözükürken, 2018 yılı ortalamasına göre ise yüzde 10 yükselmiş.

Yazının Devamını Oku

Dünya devinin Türkiye şoku!

19 Kasım 2018
30’dan fazla ülkede yönettiği 1.8 milyonun üzerinde araçla dünyanın önde gelen kiralama şirketlerinden biri olan LeasePlan, Türkiye’deki yaklaşık 24 bin araçlık operasyonu nedeniyle 2018 yılında ciddi kayıplar yaşıyor.

Türkiye’deki operasyonunun kurdaki dalgalanma nedeniyle ilk 9 ayda 73 milyon Euro (vergi öncesi 84 milyon Euro) zarar etmesi kiralama devi LeasePlan’ın tüm dünyadaki kârını neredeyse yarı yarıya düşürmüş. Ayrıca şirket dünyada halka açılma planını da ekim ayında bu yüzden iptal etmiş. Yani açıkçası büyük bir şok yaşıyorlar.

Bu şoku da geçtiğimiz hafta uluslararası ajanslara yansıyan haberlerde LeasePlan CEO’su Tex Gunning net olarak ortaya koyuyor.

OLAĞANÜSTÜ ETKİLENDİK

Gunning, LeasePlan’ın kur riskine maruz kaldığı tek ülkenin Türkiye olduğunu ve bu durumdan olağanüstü etkilendiklerini belirtiyor. Türkiye operasyonunda döviz kurundaki dalgalanmaya maruz kalmayı azaltmak için net önlemler aldıklarını belirten Gunnnig, bu önlemleri ise sözleşmelerin uzatılması ve döviz kuru riskini azaltmak için Euro cinsinden yeni fiyatlandırmaların getirilmesi olarak sıralıyor.

Sonuç olarak 3’ünçcü çeyrekte Türkiye yüzünden LeasePlan’ın net kârı geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 48 düşerek 67 milyon Euro’ya gerilemiş. Yani geçtiğimiz yılın aynı döneminde 129 milyon Euro net kâr elde eden şirkete Türkiye’nin etkisi oldukça fazla olmuş. 3’üncü çeyreğin etkisiyle ilk 9 ay sonunda ise şirketin kârı yüzde 12.6 düşerek 353 milyon Euro’ya gerilemiş.

Türkiye’nin etkisi aslında, bilançodan çıkarıldığında daha net ortaya çıkıyor. Türkiye olmadan LeasePlan’ın net kârı 3’üncü çeyrekte yüzde 6 artışla 147 milyon Euro’ya çıkıyor. Bu arada şirketin 2018 yılında filosunu yüzde 6.8’lik artışla 1 milyon 822 bin araca çıkardığını da hatırlatmak gerekir. Yani büyümüş.

Yazının Devamını Oku

‘Gölcük’te Volkswagen’e üretim için çalışıyoruz’

12 Kasım 2018
Amerikan Ford ve Alman Volkswagen’in yapacağı uluslararası stratejik ortaklığa bağlı olarak, VW Transporter’ın Gölcük’te üretileceği iddialarını Ford Otosan Genel Müdürü Haydar Yenigün cevapladı. Yenigün, “Üzerinde çalışıyoruz. Kesin olan bir şey yok, Aralık ayı ortası veya sonu net olarak belli olacak” dedi.

TÜRKİYE’nin en çok satan markaları arasında olmasına rağmen yıllardır bir türlü yatırıma ikna edilmeyen Alman Volkswagen (VW) sonunda doğrudan olmasa da dolaylı olarak üretime geliyor. Amerikan Ford ve Alman VW arasında bir süredir stratejik ortaklık için görüşmeler yapılıyordu. İlk olarak 25 Haziran’da “Gölcük’te VW’ye ‘ticari’ üretilir mi?” başlığıyla Hürriyet’te yer alan bu stratejik ortaklıkla ilgili görüşmeler 16 Kasım’da resmiyet kazanacak. Uluslararası ajanslara konuşan kaynaklar, ABD pazarının en büyük iki markasından bir olan Ford ile, Avrupa’nın en büyük markası olan Volkswagen’in elektrikli ve otonom araçlarını birbirlerinin fabrikasında üreterek büyük bir maliyetten kurtulmayı hedeflediklerini kaydediyor. Bu kapsamda, VW’nin Hannover fabrikasında üretilen ticari aracı T6 Transporter’ın üretiminin markanın elektrikli vanı ID Buzz’a yer açmak için Ford Otosan’ın Transit üretimini gerçekleştirdiği Gölcük fabrikasına kaydırabileceği belirtiliyor.

Dün Milliyet’te Levent Köprülü’nün de yazdığı son gelişmeleri Ford Otosan Genel Müdürü Haydar Yenigün’e sordum. Yenigün, uluslararası ajanslarda yer alan bu haberleri doğrulayarak, “Üzerinde çalışıyoruz. Kesin olan bir şey yok, Aralık ayı ortası veya sonu net olarak belli olacak” açıklamasını yaptı. Yenigün, hangi modelin üretilip üretilmeyeceğine ilişkin soruma ise, “Dediğim gibi çalışmalar devam ediyor” cevabını vermekle yetindi. Kuşkusuz Yenigün’ün resmi açıklama yapılmadan bir şey söylemesi doğru olmaz ama duyumlarıma göre Ford Otosan, Türkiye’de Volkswagen’in elektrikli ticari aracını değil, Transporter modelini üretecek. Yani yeni nesil Transporter ile Transit kardeş olacak.

ÜRETİM ŞUBATTA BAŞLAR

Ford Otosan’a yakın kaynaklar son gelişmeler sonrası Haydar Yenigün’ün üst düzey çalışanlarına elektronik posta göndererek Volkswagen’e üretimin başlayacağına ilişkin bilgilendirme yaptığını belirterek, “Haydar Yenigün sadece Ford çalışanlarının haberleşme ağından gönderdiği mailde üretimin Şubat 2019’da başlaması için çalışma yapıldığını aktarmış” yorumunu yapıyor. Yine iddialara göre Volkswagen Transporter için Ford Otosan’ın Gölcük’teki fabrikasının yanına ek ilave alan yapacağı söyleniyor.

Yazının Devamını Oku

Kamu araçları için menşeine bakılmalı  

5 Kasım 2018
Geçen hafta ÖTV ve KDV indirimleri dışında otomotiv sektörüne ilgilendiren başka bir gelişme daha yaşandı.

 

O da ‘Taşıt Kanunu’nda yapılan değişiklikle kamuda bazı makamlar dışında, yabancı menşeli binek veya station-wagon cinsi taşıt edinilemeyeceğini ilişkindi. Yani tasarruf tedbirleri kapsamında Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’de üretilen otomobilleri destekleyecek çok önemli bir karar aldı. Ama kamunun alacağı veya kiralayacağı araçların ne yazık ki sadece Türkiye’de üretilmesi yeterli değil. Bu noktada daha önce yayınlanan genelge ile ‘yerli’ tanımına uyması için yerlilik oranının minimum yüzde 51 olması gerekiyor.

Bugün ticari araçları saymazsak Türkiye’de 6 fabrikada 10 farklı otomobil, 3 farklı da binek statüsünde hafif ticari araç üretiliyor. Sanayi Bakanlığı’nın verilerine göre yüzde 51 ve üzerinde yerlilik oranına sahip model sayısı ise bunun yarısı. Yani sadece 5 otomobil yerlilikte sınıfı geçiyor. Düşünün Honda Civic Sedan, Renault Megane Sedan ve Toyota C-HR bu doğrultuda ‘yerli’ kapsamına giremiyor.

Bu noktada Türkiye’de üretimi desteklemek adına ‘yüzde 51’ şartı yerine geçici de olsa menşeine bakılsa tüm otomobiller kapsama girecek, kamunun da seçim şansı artacak.

Bugüne kadar kamu kurum ve kuruluşları model seçeneği az diye bir yolunu bulup ithal araçları tercih ediyordu.

Bu durum kuşkusuz haksızlık yaratıyor. Teşvik ve diğer konular için demiyorum ama sadece kamu araç satın alma ve kiralamalarında 2019 yılı için

Yazının Devamını Oku

Bakan Albayrak sektörü dinliyor

29 Ekim 2018
Eylül ayında otomobil ve hafif ticari araç satışlarındaki yüzde 68’lik kaybın ardından ekim ayında da pazarın 25 bin adedin altında tamamlayacağına ilişkin beklentiler otomotiv sektörünü tam anlamıyla köşeye sıkıştırdı.

Sektör yetkilileri son 2 ay için en azından geçici bir ÖTV indirimi beklerken, hükümet kanadından henüz bir ses çıkmaması ise endişeleri artırmış durumda. Yılın son 2 ayına ellerindeki stoka bağlı büyük stresle giren otomotiv sektörü kara kara ne yapacağını düşünüyor, devletten müjdeli haber bekliyor.

Bu doğrultuda İstanbul-Ankara arasında adeta mekik dokuyan sektör temsilcileri destek alabilmek için büyük mücadele veriyor. Geçen hafta Otomotiv Yetkili Satıcıları Derneği (OYDER) yönetimi Ankara’da Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ı ziyaret edip bunu sosyal medyadan paylaşınca hemen ‘ÖTV inecek’ dedikoduları patlak verdi. Bunun üzerine hemen dernek başkanı Murat Şahsuvaroğlu’nu arayıp sordum. Şahsuvaroğlu, hem bakanı hem de bakan yardımcısını ziyaret ettiklerini ama şu an için söylenecek bir şey olmadığını, zaten gündemlerinin farklı olduğunu belirtti. Ama bir gelişme olması halinde haber vereceğini de sözlerine ekledi. Yani Bakan Albayrak, sektör yetkililerini kabul edip sorunları dinliyor. Bu olumlu bir gelişme. Umarım dinleyip, not aldıktan sonra bakanlığı hızla harekete geçirip, otomotiv sektörüne rahat nefes aldıracak bir desteği acil olarak devreye sokar. Aksi takdirde sektörün durumu gerçekten çok vahim.

Mikrofonu uzattığım Otomotiv Sanayi Derneği (OSD) Başkanı Haydar Yenigün, piyasanın çok durgun olduğunu doğrulayarak, “Her zaman bir umut vardır. Kasım ve aralıkta pazar biraz hareketlenir” yorumunu yaparken, Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD) Başkanı Ali Bilaloğlu ise sektöre yönelik bir destek konusunda henüz kendisine ulaşan bir bilgi olmadığını belirtiyor.

Otomotivde son 2 aya yönelik bir ÖTV indirimi devreye girer mi girmez mi, çok kısa zamanda belli olur.

FİLO ARAÇ ALAMIYOR SEKTÖR DARALIYOR

Intercity’nin patronu Vural Ak ise otomotiv pazarındaki daralmanın en büyük sebeplerinden birinin filo kiralama sektörünün son 3 aydır yeni araç satın almaması olduğunun altını çizerek, “Sektörün sıfır araç alamamasında bankaların etkisi var. Filo kiralama sektörü bankalarımız için çok iyi ve büyük bir pazar. Yaşanan tecrübeleri de dikkate alarak sektörümüze yeniden kredi vermelerini bekliyoruz. Bankalar mali durumu yetersiz ve proje bazında rasyonel olmayan fiyatlamalara kredi verip vermemeyi daha iyi değerlendireceklerdir. Hem satın alınan aracın kendisi hem de müşteri ile yapılan kiralama sözleşmelerinden doğacak kira alacağı son derece düzenli bir geri ödeme garantisi oluşturduğundan sektörümüz kredilendirmeye çok uygundur” yorumunu yapıyor. Diğer taraftan LeasePlan Türkiye Genel Müdürü Türkay Oktay ise yeni araç alınamadığı için Türkiye’de ikinci el araçların yeniden kiralanmasına yönelik eğilimin her geçen gün arttığını söylüyor. Oktay son dönemde bu şekilde 2 bin araç kiraladıklarını da sözlerine ekliyor. Yani Türkiye’de şirketler ödemeleri daha uygun olduğu için 2.el araçları kiralamaya başlamış. 

Yazının Devamını Oku

Yeni havalimanında ‘Rent a car’ pazarlığı

22 Ekim 2018
29 Ekim’deki resmi açılışına sayılı günler kala ’İstanbul Yeni Havalimanı’nda bugünlerde son rötuşlar yapılıyor.

Tamamen bittiğinde yıllık 200 milyon yolcu kapasitesine sahip olacak yeni havalimanının şehir merkezinden uzak olduğu için olmazsa olmazı günlük araç kiralama şirketleri (Rent a car)...

O bölgeye toplu taşıma yapılacak, taksiler gidip gelecek ama yurtdışında olduğu gibi bir çok kişinin tercihi ise yine araç kiralama olacaktır. Bu nedenle resmi açılış yapılmadan günlük araç kiralama şirketleri yeni havalimanında yerlerini almak için büyük çaba sarf ediyor. Ama uzun süredir havalimanının yönetimi ile araç kiralama şirketleri arasında çok ciddi pazarlıkların yapıldığını öğrendim. Aslında pazarlıktan ziyade sıkı tartışmaların olduğunu, bazı şirketlerin yeni havalimanında yer almaktan vazgeçtiğini bile duyuyorum.

Sonuçta 13 Eylül’de yayımlanan Cumhurbaşkanı kararnamesiyle bazı muafiyetler dışında sözleşmelerin Türk Lirası üzerinden yapılması zorunlu hale gelirken, yeni havalimanında yer almayı planlayan 7 büyük araç kiralama şirketinden kira bedelleri Euro olarak istenince ufak çaplı bir kriz çıkmış. Yeni havalimanı yönetimi araç kiralama şirketlerinin her birinden ayda 25 bin Euro kira ve hava parası olarak 1 yıllık kira bedeli istemiş. Sonuçta her bir şirketin dış ve iç hatlarda olmak üzere 2 ofis açacağı düşünülürse istenen kira oldukça yüksek gelmiş. Buna ek olarak da 1 yıllık yani 300 bin Euro da ofis başına hava parası talep edilince iş biraz çıkmaza girmiş.

Son 2-3 haftadır yapılan görüşmelerden, sıkı pazarlıklardan tam anlamıyla bir sonuç çıkmamış. Yeni havalimanı yönetimi Euro’da ısrar ederken sadece kira bedelinde ve hava parasında kolaylık sağlamaya yanaşmış. Aylık 25 bin Euro’luk kira bedelinde yüzde 25 indirim yapabileceği, hava parasını da bir kerede değil de yıllara bölerek alabileceği yönünde mesaj vermiş. Ama henüz ortada netleşen bir durumun olmadığı ve pazarlıkların sürdüğü söyleniyor. Elde ettiği duyumlara göre pazarlıkları süren şirketler arasında Budget, Avis, Hertz, Europcar, Sixth, Garenta ve Enterprise yer alıyormuş. Ancak aylık kiralama bedeli 20 bin Euro’nun altına inse bile bazı araç kiralama şirketlerinin yeni havalimanına girmekten vazgeçtiği de iddia ediliyor.

Bundan 2-3 hafta önce ‘Eğer TL’ye dönülmezse yokuz’ açıklamasını yapan rent a car şirketleri bakalım 29 Ekim’e kadar bu krizi aşabilecek mi? En çok merak ettiğim ise hangi şirketlerin yer alacağı. Bekleyip göreceğiz, sonuçta açılışa çok az kaldı. 

FORD, AVRUPA’DAN ÇEKİLECEK Mİ?

Yazının Devamını Oku

ÖTV inse karavan üssü olabiliriz

15 Ekim 2018
BUGÜN Alman otomotiv devi Mercedes’in otomobillerinden sorumlu Dünya Başkanı olan Britta Seeger ile Mayıs 2016’de Hadımköy’de keyifli bir röportaj yapmıştım.

Seeger o dönem Mercedes Türkiye’nin ilk kadın CEO’suydu ve görevindeki 10’uncu ayını doldurmuştu. Zaten 1 yılını doldurmadan da Dünya Başkanı olarak Türkiye’den ayrılmıştı.

Seeger’in o röportajdaki en çarpıcı açıklaması, eşi ve üç çocuğuyla Türkiye’de 3 hafta karavan tatili planladığını söylemesiydi. Çünkü bunu tam da terör eylemlerinin arttığı bir dönemde söyleyerek Türkiye’ye olan güvenini göstermişti.

Ama bu yazımda bunları bir tarafta bırakarak Seeger’in “Eşim şimdi bizim için uygun bir karavan kiralamakla uğraşıyor” sözüne odaklanmak istiyorum.

KARAVANSEVERLER İSYANDA

Çünkü geçen hafta Hürriyet’in ‘Sebastian Carlos’ lakaplı ünlü fotoğraf editörü Sebati Karakurt yanıma gelerek, “Emre bu karavan işine el atman lazım. Biz karavanseverler olarak isyandayız. Avrupa’daki Amerika’daki gibi yeni karavan bulamıyoruz. Vergilerden dolayı hepsi eski” diye esprili bir şekilde söylendi durdu.

Yıllarca karavan kullanan hatta Hürriyet’in Basın Ekspress yolundaki eski binasının otoparkına çektiği karavanında yaşayan Sebati gerçekten çok haklı. Hemen aklıma kısa bir süre önce kaybettiğimiz Hürriyet’in vergi uzmanı yazarı Şükrü Kızılot’un eski bir yazısı geldi. Merhum Kızılot, 7 yıl önce “260 uçak bir karavan ediyor” başlığıyla bu konuya değinmiş, uçaklardan yüzde 0.5 ÖTV alınırken karavanlardan alınan ÖTV’nin yüzde 130 olduğunu yazmıştı.

Hocamın söylediği ÖTV oranı şu anda yüzde 160’a yükselmiş durumda.

Yazının Devamını Oku

Biraz destekle Avrupa'nın 'melez' üssü olabiliriz

8 Ekim 2018
Hibrit bugün hayatımızın her alanında karşımıza sıklıkla çıkan bir kavram. Kelime anlamı ‘melez’ olan bu kavram hem benzinli hem de elektrik motor arasındaki etkileşimi tamamen otomatik olarak kontrol eden bir sistem.

Yani aracın içindeki elektrikli motorun benzinli motora destek vermesiyle birlikte hem ciddi yakıt tasarrufu sağlıyor hem de emisyon miktarlarını azaltıp çevreyi daha az kirletiyor. Sonuçta yaşanan skandallar ve alınan tedbirlerle satışları hızla düşen ve bir çok şehirde yasaklanmaya başlayan dizel motorlara en büyük alternatif olan hibrit araçlar, yüzde 100 elektrikli otomobillerin tam randımanlı (düşük fiyat yüksek menzil) devreye gireceği zamana kadar önemli bir köprü görevi görecek. Bu yüzdendir ki dizel konusunda en iddialı Fransızlar bile geçen hafta kapılarını açan Paris fuarında yönlerini hibrit araca çevirdiklerini tüm dünyaya gösterdiler.

2.3 MİLYAR DOLAR KATKI

Bünyesinde Peugeot, Citroen, DS ve Opel’i bulunduran Fransız PSA Grubu, ev sahibi olduğu Paris fuarında yeni hibrit modellerini tanıtırken, bir diğer Fransız otomotiv devi Renault ise ilk hibrit modellerinin yolda olduğunu ve 2020 yılında piyasaya çıkacaklarının müjdesini verdi. Aslında herkes Renault’un kendi evi olan Paris’te yeni Clio’yu sergilemesini bekliyordu. Ama iddialara göre modelin hibrit versiyonu yetişmediği için dünya prömiyeri Mart 2019’daki Cenevre fuarına kalmış. Renault CEO’su Carlos Ghosn da Paris’te en çok satan 3 modelin hibrit versiyonlarını piyasaya 2020’de sunacaklarını açıkladı. Bu modeller sırasıyla yeni Clio, Megane Hatcback ve Captur olacak. Bursa’da üretimine hazırlanan 5’inci jenerasyon yeni Clio ise Renault’un ilk hibrit modeli olacak ve Cenevre’de dünyaya tanıtılacak. Clio’nun ardından Megane ve Captur’e de hibrit versiyonlar eklenecek.

Paris’te Ghosn’un hibrit açıklamasından kısa bir süre sonra Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Ankara’da Oyak-Renault Genel Müdürü Antoine Aoun’u kabul etti. Varank, Oyak Renault’un, “Proje Bazlı Teşvik Sistemi” kapsamında desteklendiği hibrit araç motoru üretimine yönelik yatırım projesinin en önemli ayağı olan alüminyum enjeksiyon fabrikasının temelinin 19 Ekim’de Bursa’da atılacağını söyledi. Varank, “Sabit yatırım tutarı 100 milyon Euro’yu aşan projenin, cari açığın azaltılmasına yıllık 2.3 milyar dolar katkı sağlaması bekleniyor. Türkiye’de ilk defa alüminyum motor üretilecek. Bu motor bloklarının üretiminde ise dünyada sadece birkaç yerde kullanılan yüksek teknolojiden faydalanılacak” dedi.

Bu açıklama çok önemli çünkü Türkiye, Fransız Renault’un resmen hibrit motor üretim merkezi oluyor. Yani Oyak Renault, Bursa’da yeni Clio’nun hibrit versiyonunu üretmekle kalmayacak, Renault’un en çok satan Megane Hatchback ve Captur modelleri için de hibrit motor üretip, ihraç edecek. Bu çok büyük bir fırsat. Ayrıca yeni Clio’dan sonra Bursa’da üretilen diğer bir model olan Megane Sedane’ın da hibrit versiyonunun olacağı belirtiliyor.

Uzun süre hibrit teknolojine direnen, çözümü yüzde 100 elektrikli otomobillerde gören Fransız Renault, resmen Bursa’nın desteğiyle Avrupa’da hibrit rekabetine girecek.

Yazının Devamını Oku