Neden ABD değil de Meksika tipi başkanlık?

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ne düşündüğünü bilmiyorum ama ABD ve Meksika tipi başkanlık sistemleri arasındaki farkı basın özgürlüğü üzerinden gösteren iki önemli olay yaşandı, bu ay bu iki ülkede...

Haberin Devamı


1) ABD milletvekili Aaron Schock

Neden ABD değil de Meksika tipi başkanlık

ABD Temsilciler Meclisi'nin 33 yaşındaki üyesi Aaron Schock, birkaç hafta öncesine kadar Cumhuriyetçilerin geleceği olarak görülüyordu. Erkek dergilerinin kapaklarında karın kaslarını sergiliyor; Hawaii'de sörf, Buenos Aires'te tango yaptığını gösteren Instagram fotoğraflarıyla partisini yeni kitlelere açıyordu.

Schock'un milletvekilliği koltuğundan düşüşü de yükselişi gibi hızlı oldu. Önce Associated Press haber ajansı, Instagram'daki konum bilgilerini araştırıp Schock'un vergi mükelleflerinin paralarıyla uçak bileti alıp futbol maçına gitmek gibi usulsüz harcamalar yaptığını saptadı. Ardından Politico gazetesi milletvekilinin 90 bin dolarlık seyahat harcırahı alıp aslında o seyahatleri yapmadığını ortaya çıkardı.

Haberin Devamı

Schock, kendi seçim bölgesinde kendi partisine destek yüzde 75 olmasına rağmen (yani bir sonraki seçimde de kolaylıkla seçilebilecekken) bu haberden 12 saat sonra, 17 Mart'ta milletvekilliğinden istifa etti.

2) Meksika First Lady'si Angelica Rivera

Neden ABD değil de Meksika tipi başkanlık


Meksika (Devlet) Başkanı Enrico Pena Nieto'nun eşiyle ilgili yolsuzluk iddiaları uzun süredir konuşuluyor, ama belgelenemiyordu. Sonunda ünlü radyocu Carmen Aristegui, geçen kasımda yaptığı haberle, First Lady Angelica Rivera'nin 7 milyon dolarlık bir malikane alıp parasını yandaş bir müteahhite ödettiğini kanıtladı.

Ara seçimlere üç ay kala Nieto'ya halk desteği bu haber üzerine hızla düştü. Ve çalıştığı MVS Radio, Aristegui'nin yönetimden izin almadan bir araştırmacı gazetecilik projesi başlattığını ve bunun şirket kurallarına aykırı olduğunu savunarak 16 Mart'ta kadın radyocuyu işten çıkardı.

Haberin Devamı

Bu arada iki gerçeği hatırlatmak gerekiyor: 1) MVS Radio'nun en büyük reklam verenlerinden biri, başında Nieto'nun bulunduğu devlet. 2) Başkan Nieto bugünlerde, MVS Radio'nun ait olduğu holdingin avukatlığını yapan Eduardo Sanchez'i hükümetin iletişim biriminin başına geçirmeye hazırlanıyor.

Son sayısında bu meseleye de yer veren The Economist'e konuşan Meksikalı tarihçi Enrique Krauze, temel sorunu şöyle özetliyor: "Bu ülkede şahısların ağırlığı çok fazla, kurumlarınki çok az..."

* * *


Nobel Ekonomi Ödülü'nü bir gün alacağını umduğumuz Daron Acemoğlu, James Robinson ile birlikte yazdığı "Ulusların Düşüşü" adlı çok ses getiren kitabına, ABD-Meksika sınırındaki Nogales'i ele alarak başlamıştı.

Haberin Devamı

Nogales'in ABD tarafında kalan yarısı her anlamda müreffeh bir kentken, Meksika tarafında kalan kısmındaysa ortalama gelir ve ömür düşük, suç ve yolsuzluk oranı ise yüksektir. Kentin iki yakasını bir çit ayırır.

Neden ABD değil de Meksika tipi başkanlık

Acemoğlu'nun analizine göre bu fark, ABD ve Meksika'nın tarih içinde farklılaşan siyasal ve ekonomik kurumlarından kaynaklanıyor. ABD'deki Nogales "kapsayıcı" (inclusive) kurumları sayesinde tüm halkı nezdinde başarılı olurken, Meksika'daki Nogales "çıkarıcı" (extractive) yani sömürücü kurumları nedeniyle ancak küçük bir zümreyi kalkındırabiliyor.

Başarı için hukuk devleti ve ifade özgürlüğünün şart olduğu kitapta vurgulanıyor. Yolsuzluğu ortaya çıkaran gazeteciyi ödüllendirip siyasetçiyi -hem sandıkta hem yargıda- cezalandıran ABD'nin, bunun tam tersini yapan Meksika'ya kıyasla daha güçlü bir devlet olması tesadüf değildir.

Haberin Devamı

Acemoğlu ve Robinson, daha sonra bloglarında yayınladıkları yazıda, yüksek ekonomik performansına rağmen Türk ekonomisinin geleceğini, kapsayıcı siyasi kurumlar oluşturmayı hala başaramadığı için parlak görmediklerini vurgulamışlardı.

İşin ilginci Acemoğlu, Hürriyet Dünyası'ndan Cansu Çamlıbel'e verdiği röportajda, gelişmekte olan ülkeler arasında en "umut vereni" olarak Meksika'yı gördüğünü belirtmişti.


* * *


ABD sisteminde Başkan'ın yeterince güçlü olmamasından birkaç kez şikayet eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şubatta muhtarlarla yaptığı toplantıda "Meksika modelini" işaret etmişti.

Erdoğan'ın bu seçimi yaparken gerekçesi nedir, bilmiyorum. Meksika'da başkanın neredeyse "tek adam" olması mı, yoksa Acemoğlu'nun dediği gibi son 15 yılda yaptığı reformlarla kapsayıcı, birbirini denetleyen kurumlar oluşturma yolunda adımlar atması mı?

Haberin Devamı


Yani Erdoğan 'Yeni Meksika'yı mı, 'Eski Meksika'yı mı beğeniyor, örnek gösteriyor?


Bu sorunun cevabı ne olursa olsun, bir gerçek değişmiyor:


Son bir ayda ABD ve Meksika'da yaşanan o iki olayın da gösterdiği gibi, Türkiye'nin gelecekte ne kadar müreffeh bir ülke olacağını, şahısları değil kurumları ağırlıklı hale getirecek, basın özgürlüğünü esas alan demokratik reformlar yapıp yapmayacağı belirleyecek..


"Peki Türkiye'de basın özgürlüğü bugün ne durumda?" diye soruyorsanız, Viyana merkezli Uluslararası Basın Enstitüsü'nün (IPI) cuma günü yayınladığı "Demokrasi Risk Altında" başlıklı Türkiye raporuna bir göz atın derim.


Benim de üyesi olduğum IPI'ın Türkiye Ulusal Komitesi, info@basinenstitusu.org adresine bir eposta göndermeniz halinde raporun Türkçe tam metnini de size iletecektir.

Yazarın Tüm Yazıları