Paylaş
Kuran tüm insanlara gerçeği hatırlatan ilahi rehberdir: “Bu (Kuran), bütün insanlık için bir (zikir) öğüt ve hatırlatmadan başka bir şey değildir.” (Tekvir suresi 27)
Gerçek anlamda iman etmek ve imanın güzelliklerine tanık olabilmek için hem nefsimizdeki ayetlere tanıklık etmemiz hem de Kuran’daki ayetleri nakış gibi nefsimize işlememiz gerekir. Dünya hayatının nefsimizin üzerine çöken enkazı, gerçek ile bağımızı koparmakta ve ruhumuzun çığlıklarının duyulmasına engel olmaktadır. Bizim gönülden çabalarımızın bir sonucu olarak bizi bu enkazdan kurtaracak olan Allah’tır.
Bu yüzden nefsine iyilik etmek isteyen, sürekli olarak Allah’ı anıp hatırlamalıdır. Bizim Allah’a içtenlikle yönelip onu hatırlamamız, Allah’ın da bizi anma sebebi olacaktır: “Beni zikredin ki (anın), ben de sizi anayım. Şükredin bana, sakın nankörlük etmeyin!” (Bakara suresi 152)
Gaflete düşmemek, sürekli olarak gerçeği hatırımızda tutmak ve sonunda kurtuluşa ermek için, içten gelen bir istekle Allah’ı çok anmamız gerekir: “Allah’ı çok anın ki, kurtuluşa erebilesiniz.” (Cuma suresi 10)
KALPLER ALLAH İLE TATMİN OLUR
Kuran ayetleri, nefsin azgınlık ve doymazlığından kurtulabilmenin, gerçek anlamda tatmin olabilmenin ve yatışıp huzur bulabilmenin ancak Allah’ın gerektiği gibi anılıp hatırlanması ile mümkün olabileceğini bildirmektedir: “Bunlar, iman edenler ve kalpleri Allah’ın zikriyle mutmain (tatmin ve huzur) olanlardır. Haberiniz olsun; kalpler yalnızca Allah’ın zikriyle mutmain olur.” (Rad suresi 28)
Kuran, insanın gerçek anlamda tatmin olmasının ve huzur bularak rahatlamasının yolunun Allah’ı en güzel şekilde anmak, şükür sahibi olmak ve gönülden bağlılık ile teslimiyet duymaktan geçtiği mesajını vermektedir. Allah’ı çok anan ve ayetlerini hayatına yansıtan erdemli kişiler, nefislerini de her türlü kötülükten uzak tutmaya gayret eder ve günahlarda ısrar etmezler. Allah’ı unutanlar ise, Allah’tan boşalttıkları yere nefislerini koyarlar. Allah’ı unutarak nefsi ile hareket eden kişi, kendi eliyle felakete sürükler kendini.
ALLAH’I UNUTMAYALIM
Allah’ı çok analım ve ayetlerini sürekli olarak hatırımızda tutalım. Böylece nefislerine zulmederek iyi ve güzel olandan alıkoymaya, kötü ve çirkin olana özendirmeye çalışan ikiyüzlü münafıkların Allah’ı unutmaları gibi Allah’ın da kendilerini unuttuğu kimseler gibi olmayalım: “Onlar Allah’ı unutup hatırlamaya değer bulmadıkları için Allah da onları unuttu ve hatırlanmaya değer bulmadı.” (Tövbe suresi 67)
Allah’ı anıp hatırlamaya değer bulmayan ya da Allah’a kulluk etmeye tenezzül etmeyerek büyüklenenlerin, Allah’a karşı kibirlenmeleri sebebiyle cehenneme girecekleri bildirilmiştir: “Rabbiniz buyurur ki: Bana dua edin, duanızı kabul edeyim! Bana kulluk etmeye tenezzül etmeyerek kibirlenenler, mutlaka aşağılanmış olarak cehenneme gireceklerdir!”
(Mümin suresi 60)
Bu gaflet halinden korunmamız gerekir. Gerçek anlamda iman eden ve kalbinde imanın güzelliklerini hisseden kullar her fırsatta Allah’ı ve ayetlerini hatırlayarak yaradılışın hikmetlerine olan hayranlıklarını ifade ederler: “Onlar ki; ayaktayken, otururken ve uzanırken Allah’ı hatırlayıp anar, göklerin ve yerin yaradılışı üzerine tefekkür eder (inceden inceye düşünür) ve şöyle derler: Rabbimiz! Sen bunların hiçbirini anlamsız ve amaçsız yaratmadın! Yüceliğin eşsizdir senin! Ateşin azabından koru bizi!” (Âli İmran suresi 191)
FARKINDA OLALIM
Allah’ı en güzel şekilde hatırlayıp anmak en büyük ibadettir. Bu gerçek, ayette şu şekilde ifade edilmektedir: “Sana vahyedilen bu ilahi kelamı (başka insanlara) ilet ve namazında dikkatli ve devamlı ol. Çünkü namaz (insanı) çirkin fiillerden, akla ve sağduyuya aykırı olan her türlü şeyden alıkoyar. Allah’ı anmak gerçekten en büyük (erdem ve iyilik)tir. Allah bütün yaptıklarınızı bilir.” (Ankebut suresi 45)
Dolayısıyla Allah’ın bize olan rahmetinin, merhametinin ve sevgisinin değerini bilip bu eşsiz değerin hakkını verebilmek için, Allah’ı sürekli hatırlayarak ve iman etme sorumluluğunun gereği olan erdemli ve güzel işler yaparak gerçeğin farkında olmamız gerekir: “Rabbini kendi kendine, yalvararak, ürpertiyle ve yüksek olmayan bir sesle sabah akşam hatırla. Farkında olmayanlardan olma.” (Araf suresi 205)
HATADAN DÖNELİM
Allah’ın ayetlerini gerektiği gibi dikkate alıp özümsemediğimiz için bazen çeşitli hata ve günahlara girmekte ve kendi elimizle kendi nefsimize zulmetmekteyiz. Gerçek anlamda inanan bir insanın mümkün olduğunca hata ve günahlardan uzak durması ve bu konuda son derece titiz olması gerekir. İnsan olduğumuz için hatasız ve günahsız olmamız mümkün değildir. Bu yüzden hata ve günahlarımızı fark ederek nefsimizle yüzleşmemiz, hemen Allah’ı hatırlayarak ve ona sığınarak içtenlikle af dilememiz ve işlediğimiz suçlarda ısrarcı olmamamız gerekir. Kuran’da gerçek anlamda inanan erdemli insanların özellikleri sayılırken şöyle söylenmektedir: “Onlar, utanç verici bir iş yaptıkları ya da kendi nefislerine bir kötülük ettikleri zaman, Allah’ı hatırlayıp hemen günahları için bağışlanma isteyenlerdir. Allah’tan başka günahları kim bağışlayabilir ki? Üstelik onlar, yaptıkları kötülük üzerinde bile bile ısrar etmezler.” (Âli İmran suresi 135)
Görüldüğü gibi önemli olan, yaptığımız kötü şeyleri fark ederek hatadan dönmeyi bilmemiz ve hatalarda ısrar etmememizdir. Biz samimi bir şekilde hatamızı fark ederek hemen af dilediğimizde, rahmet ve merhameti bol olan Rabbimizin hata ve günahımızı affetmesini ümit edebiliriz. Yeter ki gerçek anlamda temiz ve samimi bir kalp ile Allah’a yönelmeyi ve affını dilemeyi bilelim: “Kullarından tövbeyi kabul eden, kötülükleri affeden ve işlediklerinizi bilen odur.” (Şûra suresi 25).
Allah’ın bizi affetmesi için, yanlışımızdan dönmemiz ve iyi olana yönelmemiz gerekir: “Rabbiniz nefsinizde (içinizde) olanı en iyi bilendir. Eğer siz (erdemli kişilerden olup) iyiye yönelirseniz O, (hatada ısrar etmeyip) yanlıştan dönenleri bağışlar.” (İsra Suresi 25)
KURAN VE DUA
Bu, Rabbimin bir armağanıdır. Ona şükür mü edeceğim, yoksa nankörlük mü edeceğim diye beni sınamaktadır. Şükreden kendisi için şükretmiş olur. Nankörlük eden de bilsin ki Rabbim zenginliği sınırsız, ihsan ve ikramı bol olandır. (Neml suresi 40)
Paylaş