Avrupa’daki birçok üniversitenin eğitim sisteminden binalarının fiziki yapılarına kadar onlardan çok daha önce 1065 yılında Bağdat’ta kurulan Nizamiye Medresesi’nden ciddi anlamda etkilenmiş olduklarını görmek mümkündür.
Batı bilim tarihinde deneysel bilimin öncüsü kabul edilen meşhur Roger Bacon’ın (1214-1292) neredeyse bütün bilimsel fikirlerini Müslüman bilim insanlarından almış olduğuna dair tespitler yapılmıştır.
BACON, RÜŞD’DEN ETKİLENDİ
Örneğin Arap-İslam düşüncesi üzerine çalışmaları ile bilinen Heinrich Schipperges (ö. 2003) bu konuda şöyle bir tespitte bulunmuştur: “Bütün eleştirel düşünceleri yanında, Roger Bacon önemli ölçüde Arap düşünürlerden, özellikle İbn Rüşd’den etkilenmiştir. Haksız olarak o, modern bilim metotlarının öncüsü yapılmak istenmiştir.”
İslam dünyasının şu anki durumunu yansıtan önemli bir istatistik var.m The Economist dergisinde yayımlanan bir makalede, 2005 yılında sadece Harvard Üniversitesi’nde yayımlanan makale sayısının, 17 Arap ülkesinin bütün üniversitelerinin yayımladıklarından fazla olduğuna dikkat çekiliyor.
Üstelik makalelerin kalitesini düşündüğümüzde bu farkın daha da büyüyeceği açıktır.
- Toplam 1.6 milyarlık İslam âlemi, yaklaşık 115 yıllık Nobel tarihinde bilim dalında 2015 yılına kadar sadece iki Nobel ödülü kazanabilirken; 16 milyonluk Yahudi âleminde ise bilim dalında Nobel ödülü kazanan tam 79 bilim insanı var.
Kuran ayetleri her fırsatta inananların birlik ve dayanışma içinde olmalarını öğütler.İnananları bir arada tutacak şey ise Allah’ın ipi (hablullah) yani vahyidir. Allah’ın apaçık ayetlerine rağmen hareket edenler, vahyin önderliğini dikkate almadan vahiy dışı kaynakları vahyin önüne geçirenler bu birlik ve kardeşlik duygusunun bozulmasına sebep olurlar.Allah’ın yeryüzündeki ipi olarak ifade edilen vahyin etrafında birlik olmayanlar, kendi inanç ve kabullerini din edinir, kendi gibi inanmayanları ise din dışı ilan ederler.
Oysa vahiy insanları bir arada tutucu ve birlik duygusu ile hareket ettirici bir bağdır.
Allah’ı gerçek anlamda razı edecek şeylerin neler olduğunu herhangi bir şüpheye meydan vermeden net bir biçimde ortaya koyandır.
Ayetler açık bir biçimde; “Çekişip birbirinize düşmeyin, çözülüp yılgınlaşırsınız, gücünüz gider” (Enfal suresi 46) şeklinde uyarılarda bulunur. Bu tür uyarılara rağmen bugün Müslümanlar bin bir parçaya bölünmüş halde her anlamda zayıf düşmüştür.
Akıl, insana verilmiş en öncelikli delil ve göstergedir.
Akıl, Allah’ın açık bir ayetidir.
Allah, akıl ayetini, indirdiği ayetler yani vahiy ile ve evrende yarattığı ayetler yani bilim ile uyumlu kılmıştır.
Yaratılışımıza kodlamış olduğu bilgi ve din ayetlerini bize hatırlatmak için bize vahiy ayetlerini bildirmiştir. Yani aklımızı işletelim ve özümüzden sapmayalım diye bize uyarılarda bulunmuştur.
Allah her konuda gerçek bilgiye sahip olunmasını ister.
Zannederek, hatalı bir şekilde haksız yere insanlara çeşitli yakıştırmalarda bulunmak ve insanların ayıplarını ortaya çıkarmak için çalışmak yasaklanır.
Yine insanların arkasından olur olmaz şekilde konuşmak, insanların arasını bozacak türlü söz ve fiillerde bulunmak da yasaklanmıştır.
Zanda bulunduğumuz bir kişiye yaptığımız yakıştırmada yanılıyor ve bu yüzden günaha giriyor olabiliriz.
*
Kuran ayetleri, ihtiyaç içindeki yetim ve öksüzlerle aciz ve fakirlerin gözetilmesini inananlar üzerine bir borç kılar. Onların haklarının gözetilmesini, ihtiyaçlarının imkân dahilinde giderilmesini ve onlarla iyi ve güzel ilişkiler içinde olunmasını emreder.
Esasen Kuran’ın bu emirleri bir manada insanları sosyal sorumluluk bilincine sahip olmaya teşvik etmekte ve sahip oldukları nimet ve imkânlarda ihtiyaç sahiplerinin de hakkı olduğunu bildirmektedir.
- Ayetlerde: “Yetimlere mallarını verin. Temizi pise değişmeyin. Yetimlerin mallarını kendi mallarınıza katarak yemeyin.” (Nisa suresi 2)
Ya da namaz bizi erdemli bir insan kılmıyorsa namaz ne için kılınır?
- Allah kullarından neden bazı ibadetleri yerine getirmelerini ister?
- Yerine getirilen ibadet, insana olumlu anlamda bir şeyler getirmeli ona bir şeyler katmalı değil midir?
- İbadetler hangi duygu ile kimin için yapılır?
*
Pek çok insan, dünya hayatının geçici ışıltısına aldanıp istek ve arzularının peşinde yok yere tüketir ömrünü. Tıpkı bir yaprak misali savrulur durur yaşam içinde. Bir gün öleceği gerçeğini unutup ölüm sonrası için kayda değer bir hazırlık yapmadığı gibi, değersiz ve anlamsız bir şekilde yaşar hayatını. Oysaki ölüm, yaşamın ikiz kardeşidir. Yaşamla birlikte var edilmiştir. Alınan her bir nefesin yarısı yaşam, yarısı ölüm için alınır. Ölüm, bize bu kadar yakındır.
Ömür, anne karnı ile toprak altındaki iki karanlık arasında yakılan bir kibrit alevi gibidir.
CESARETİMİZ VAR MI?