ANKARA’da yaşayan insanların, sorumsuz bir belediye ve onun başındaki şahıs yüzünden günlerdir çektikleri, kitaplara konu olacak bir hadise.
Size önce dünkü gazetelerin manşetlerinden, başlıklarından örnekler vereyim. Olayın özü burada yatıyor:
Hürriyet: "Gökçek, banyo yapmayın, başınızı yıkayın. Tek çözüm Rabbimin yağmur vermesi dedi!" (Daha önce de tatile gidin demişti!)
Bugün: "Susuzluğun suyu çıktı. Başkentteki su krizi ürperten boyutlara ulaştı. Susuz kalan hastaneler hasta kabul etmiyor, ameliyatlar iptal ediliyor. Memurlara öğle yemeği servisi kaldırıldı, restoranlar tuvaletlerini kapattı, rögarlardan pis kokular çıkıyor. Halk kuyulara akın etti."
Zaman: "Susuz kalan başkentte sağlık alarmı. İshal vakalarında artış. Başhekimler salgın uyarısında bulundu."
Vatan: "Başkentte susuz yaz kábus oldu. Hayat durma noktasına geldi. Ameliyatlar durdu, sokaklar koktu. Hastalar taburcu ediliyor. Umumi tuvaletlere kilit vuruldu. Salgın hastalık uyarısı yapıldı.
Hürriyet Ankara Eki: "AKP’den milletvekili seçilen DSİ Genel Müdürü Veysel Eroğlu, istense Ankara’ya su getirirdik dedi ve Melih Gökçek’i eleştirdi."
Cumhuriyet: "Ankara’da ameliyatlar erteleniyor, halk isyan ediyor, büyükelçilikler şaşkın. Başkentte su çilesi. Çeşmelerde kuyruk oluşturan Ankaralılar Gökçek’e ateş püskürüyor. Gökçek salgın hastalık olursa sorumlusu ben değilim dedi. Bir AB diplomatı, yaşananların şaşkınlık verici olduğunu söylerken, bir Arap diplomat bizde de su yok ama su kesintisi olmaz dedi."
Akşam: "Bir bu eksikti! Susuzluk nedeniyle birçok kamu kuruluşu, personeline yemek veremiyor."
Birgün: "Lağım içirecekler. Susuzluk sorununa çözüm olacağı iddia edilen Kızılırmak suyunda çevresel atık ve kanalizasyon var. Gökçek suç işliyor."
Yeniçağ: "Salgın paniği. Susuzluktan kıvranan Ankara kokmaya başladı."
Milliyet: "Başkentte Gökçek afeti. Ankara’dan manzaralar... Gökçek, bütün dünya Müslümanlarının Ankara için dua etmesini istedi!"
Sözcü: "Ankara koktu. Bir haftadır suyun akmadığı başkentte hayat çekilmez hale geldi. Vatandaş bir damla su için çırpınıyor. Melih Gökçek’e tepkiler sürüyor."
Radikal: "Kurumların önerileri yıllarca duymazdan gelindi. Gökçek, Ankara’yı nasıl susuz bıraktı? DSİ defalarca uyardı, susuzluğu önleyecek proje ihale bile edildi. Ancak kaynak yok diyen Gökçek, ASKİ’nin paralarını yol ve kavşaklar için harcadı."
Dünkü gazetelerin manşetleri ve başlıkları, Ankara’da milyonlarca insanın yaşadığı inanılmaz rezaleti zaten gözler önüne seriyor.
* * *
Bu rezaletten bire bir sorumlu olan şahıs ekranlara çıkıyor, güya kendini savunuyor ve bu gerçekleri dile getirenleri suçlamaya kalkışıyor! O kadar ki, susuzluğun sorumlusu olarak, beş yıl boyunca kendi partilileri tarafından yönetilen DSİ’yi gösteriyor.
Ana su borularının patlamasında suçladığı ise, yine kendi partisinden olan Yenimahalle Belediyesi! Boruları suyun yanlış ölçülen basıncı değil, onların iş makineleri patlatmış!..
Ve sonuçta işin Allah’a kaldığını kabul ediyor, tüm dünya Müslümanlarını Ankara’nın su sorunu için dua etmeye çağırıyor. O Müslümanların yapacak başka bir işi yoksa, elbette dualarını bizden esirgemeyeceklerdir!
Bu görülmemiş pişkinlik sonrasında acaba yüce Allah kendisine demez mi ki, "Ey kulum, bugüne kadar ayakta uyudun ve paraları çarçur ettin. Su sorununu çözmek yerine cilalı, gösterişli işlere yöneldin. Sen görevini savsakladın, şimdi benim adımı ağzına alma."
Ankara’da olanları, boşa harcanan, heba edilen trilyonları, kişisel ve siyasal çıkar için kullanılan paraları burada defalarca yazdım.
Şimdi su sorunu patladı ve kendisinin cilası kazındı. Yazdıklarımızın, uyarılarımızın, çarçur edilen paraların, ihmalciliğin, vurdumduymazlığın doğru olduğu bir kez daha ortaya çıktı.
Üstelik hem biz rezil olduk, hem de dünyaya rezil olduk!