Kırklareli az daha bizi ağlatacaktı

BU trene bayılıyorum. Çok organize olmasına rağmen, doğaçlamaya da alabildiğine açık olduğu için... Önceki gün Sirkeci’den Kırklareli’ne doğru yol alırken, Alpullu’da su almak için durduğumuzda bizi beklemediğimiz insanlar karşıladı.

Çoğu Alpullu Şeker Fabrikası emeklisi kadınlar, çocuklar, meraklı yüzlerle bakıyor, "Neden burada durmuyorsunuz?" diyorlardı. "Kırklareli’ne gelin yarın" dedik. "45 dakika uzaklıkta, başkan bize otobüs ayarlasın" talebinde bulundular. Gayet yaratıcı ve bilinçliydiler. E burası da Hürriyet Treni, akan suları durdurur. Daha trenin merdivenlerinde halkla konuşurken Belediye Başkanı Ahmet Durgun’u arayıp yazarımız Yalçın Bayer’e uzattım telefonu. Trenin Alpullu’da durduğunu öğrenen başkan, uçar adımlarla geldi, hemen otobüsleri ayarladı. Sağolsun.

Trenle yürüdüler

Ne güzel, katılım daha çok olacak mutluluğuyla yol aldığımız Kırklareli’de ne oldu dersiniz? 30-35 bin arası insan, saatler gece yarısına yaklaşmış olmasına rağmen, ayakta saatlerdir bizi bekliyordu. Trenin iki yanından uzayan kalabalığın ucunu görmek mümkün değildi. Bundan haftalar önce, "Kimse bizi Tatvan gibi karşılamadı" demiştim. Şimdi düzeltiyorum: Hürriyet Treni, yola çıktı çıkalı böyle karşılanmadı. Kırklareli bizi az daha ağlatacaktı.

Yolda giderken insanların trene niye büyülenmiş gibi baktığını sonra anladım. Meğer Kırklarelililer yıllardır boş raylara bakar dururmuş; seferler 17 yıl önce durdurulmuş. Demek o yüzden trenimiz raylardan geçen insanlar yüzünden istasyon alanına yavaş yavaş girmeye çalıştı. Pek çok insan trenle birlikte yürüdü. Ama asıl curcuna, konserden sonra Öçal ve arkadaşlarının ve de enstrümanlarının ziyaret ettiği Yemekli Vagon’daydı. Trenin belgeselini çeken yönetmenimiz Ani Kingunderwood’un şahane Türkçesiyle "Dümbülekçi" Öçal, çalmaya trende de devam etti.

Ve Kırklareli’nden, benim için önemli son bir not: Bundan yıllar önce Kırklareli’de kalan son 8 Yahudi’nin hikayesini yazmıştım. Altısı 70’inin üzerinde, ikisi 50’lerindeydi. Sinagogu açabilmek için 10 kişi gerektiğinden ibadetlerini yapmakta güçlük çekiyorlardı. Önceki gece, daha Kırklareli’ye varmadan aklıma düştüler. Zaman kalırsa havraya uğrarım, diye düşünüyordum ki sabah birisi trene ziyaretimize geldi: Artık 83’üne basmış Yesua Kaneti. Ondan Salamon Baruh ve Suzi Alevi’yi kaybettiğimizi öğrendim. "Artık hoca, ben ve Penhas Haleva ve eşlerimiz, 5 kişi kaldık" dedi. Üzücü haberlere rağmen, trenimiz eski dostlarla da kavuşturmuştu bizi...

TEŞEKKÜRLER

Onlar 45 gün boyunca, yüzlerindeki gülümseme ve nezaketi bir an bile kaybetmeden, tüm kahrımızı çektiler: Üç öğün 80 kişiyi doyurdular, odalarımızı topladılar, her türlü şımarıklığımızı kaldırdılar. Tren İnsanları adına hepsine kocaman bir teşekkür: (Oturanlar soldan) Mertsa Yemek A.Ş’den garson Cemil Türker, şef Şenol Mankanoğlu, Eğitim Müdürü Cengizhan Ulusu, aşçılarımız Şinasi Dolunay ve Ahmet Demirtaş. (Ayaktakiler soldan) TCDD yataklı servis görevlileri, Vedat Yılmaz, İbrahim Yağan ve Fesih Sarıaltun. Tabii gidenleri unutamayız: Teşekkürler Tekin Uyar, Yasin Özenç, Obez Usta Hasan Zorlu, Salon Vagon’un gözü kulağı Cemal Uysal...
Yazarın Tüm Yazıları