Sözümüzü tuttuk, Kars’tan Edirne’ye ulaştık. Bu büyük projeyi alnımızın akıyla tamamladık. Yaşasın, 45 gündür her sabah yeniden, her sabah yeni bir yerde, Hürriyet Hakkımızdır/Tren Özgürlüktür, diyenler...
Biz bu projeyle, "Edirne’den Ardahan’a" deyişini, -doğunun lehine- tersine çevirdik. Özgürlüğü savunmak, tabuları da yıkmaktır. Hep batının doğuya bir şeyler vereceğine olan inancı sarstık. Doğunun batıya katacaklarının daha tükenmediğini, tükenmeyeceğini yerinde gördük, gösterdik.
Dün Edirne’de, Akbank Çocuk Tiyatrosu’nun oyunu biter bitmez, hep birlikte sahneye çıktık, ağlamaklı yüzlerle tüm Türkiye’ye teşekkür ettik. Bize gösterdikleri ilgi ve yakınlık, verdikleri umut nedeniyle.
Şimdi sıra hepinizde; doğuya bizim, Tren İnsanları’nın gözüyle bakmak için. Bu, herkesin "Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nden doğan" görevi! O beyanname, haklarımızı sıraladıktan sonra hepimize görevler veriyor biliyorsunuz: Farklılıklara saygı, kardeşlik, dayanışma, en az haklarımız kadar önemli ve ihtiyacımız olan kavramlar. Yalnız, lütfen, içlerini boşaltmadan!
Dolu dolu 45 gün
Önceki gece, tüm Tren İnsanları olarak, şehrin dışında kalan Edirne Garı’nı, -yine korsan bir eylemle- kokteyl ve parti alanına çevirmiştik. Yemekli Vagon görevlileri dışarı bir masa atmış, servisi oradan yapıyordu. Aplinkçimiz Serdal, iki üç vagon öteden müzik sistemini kurmuş DJ’liğe soyunmuştu. Banklarda yer bulamayanlar yerde bağdaş kurmuş ya da ayakta sohbet ediyor, hafif hafif sallanıyordu. İşte tam o sırada benim yüzüm biraz gölgelendi. Kendimi, gözlerim trenin vagonlarını üzgün üzgün dolanırken buldum. Bir yandan onunla konuşuyordum: "Senden nasıl ayrılacağız?" diye. İnsan trenle konuşur mu? Aslında evet, eğer bindiğiniz tren, sizinle birlikte canlı bir organizmaya dönüşmüşse, konuşursunuz. Neyse, herhangi bir psikolojik saplantıya mahal vermeden 45 günü tamamladığımıza sevinmeliyiz galiba. Bağlılık güzel, bağımlılık değil.
Seneye görüşürüz
Hiç "Son" yazı yazmamıştım. Hele de vedaların mekánı bir gardan... Ama unutmayın, garlar kavuşmaların da mekánı.
Biz Türkiye’nin garlarında yüzbinlerce insana kavuşmuş, "Dokunmuş" bir trenin insanları olarak, bunu veda saymıyoruz. Seneye yine Türkiye’nin garlarını, şehirlerini dolaşacağız. Her şeyi bu yıla göre daha iyi, daha güzel bulacağımızdan eminiz şimdiden. Biz yine gelene kadar, şehirlerinize, kültürlerinize, haklarınıza, dostluklarınıza sahip çıkın. Onları koruyun, geliştirin.
Hürriyet Hakkımızdır-Tren Özgürlüktür Treni İnsanları adına ben de söz veriyorum; Özdemir İnce’nin deyişiyle, "Sevmek başta olmak üzere gereken yapılacaktır."