Fauller ve Fena Hareketler

Beşiktaş-Kasımpaşa maçından sonra, işin içinden çıkabilmek için Futbol Oyun Kuralları Kitabı açıldı; “Fauller ve Fena Hareketler” başlıklı 12. maddeyi bilmeyenler öğrendi, bilenler ezberledi. Pazar akşamından bu yana hâlâ öğrenemeyen varsa tamamen kendi tembelliğindendir, konuyla ilgili bütün imkânlar seferber edilmiştir.

Haberin Devamı

Yaşananlara isyan eden Beşiktaş taraftarının bu mevzularda kitap açmaya filan ihtiyacı olmaz. Herkes bilir, Beşiktaş taraftarının mağlubiyetle sorunu olmaz. Hatta Beşiktaş tribünlerinin en etkili anları, takımın mağlup olduğu ya da gidişatının çok iyi olmadığı zamanlardır. Sırlarına ermek için “kötü gün” duygusunun onları nasıl kenetlediğine bakmak gerekir.

Dolayısıyla Beşiktaş taraftarının meselesi faulle maulle değil, fenalıkladır her zaman.

Donk’un sahaya giren ikinci topu eline almasını, Almeida topu önüne aldığında, tam da vuracakken, elindeki topla diğer topu vurmasını sadece “faul” sözcüğü ile okumak mümkün müdür? Kötü niyetten söz etmemek olası mıdır?

Faul dediğin “hata” sözcüğü ile akrabadır. Beşiktaş taraftarı hatayı affetmeyi de, hata yaptığı zaman özür dilemeyi de bilir. Ama “fena” kötünün ikizidir ve Beşiktaş taraftarı en çok kötülüğe isyan etmeyi bilir.
İsyan ederken; ısrarla, özenle, tekrar tekrar “vicdan” kavramına atıfta bulunur. Hukuk ve ahlak kurallarının kesiştiği yerde vicdan arar.

Beşiktaş taraftarı canhıraş vicdan ararken, fena hareketler saha dışında da devam ediyor. Zaten bizde eski alışkanlıktır, zamanında silahını teslim etmeyen bir milletvekilinin hostese “Kaltak” dediği, sonra da “Yahu ben kaltak demedim uçak ne zaman kalkıyor? Hadi kalkak” dediği anlatılırdı. Maçtan sonra “Hahahahhaha” diye tweet atan Donk kalkmış “Topu önce dışarıya çıkartmak istedim. Top elimde kaldı, ben de ne yapacağımı bilemedim” diyor. Fernandes’e saldıran da “Ona doğru koşuyordum. Sarılacaktım. Sevgi gösterisinde bulunmak için koşuyordum, ayağım kaydı. Sonra da bunlar meydana geldi” diyor. Bunlardaki yaratıcılık bizde olsa fezada halay çeker, mendil sallardık, diğer elimizle de Nobel filan ne ödül varsa toplardık!

Eğer bir gün Türkiye futbolunda hukuk ve ahlak kurallarının kesiştiği yerde vicdandan söz edebilirsek, bu çok büyük oranda Beşiktaş taraftarının çabasının eseri olacak.

Gerçi biliyoruz ki, Beşiktaş taraftarına kendi vicdanı yeter. Çarşı’nın köy okullarına gönderdiği, içi tıka basa kırtasiye malzemesi, oyuncak, ayakkabı ve kıyafet dolu tırın ulaştığı yerlerdeki çocuk gülüşlerin mutluluğu yeter.
Beşiktaş taraftarına “Eğer başımıza bir şey gelirse Çarşı’yı ararız” cümlesinin şanı yeter.

Yazarın Tüm Yazıları