Paylaş
Haftalık toplantılarımızda şirketin tüm sorunlarını masaya yatırır, genel müdür ve muavinler birlikte çözüm arardık. Necdet Bey, bazı sorunlar karşısında “önce hendek kazıp, sonra üstüne köprü inşa etmeyelim” derdi. Kısaca yönetim sanatının en temel öğretilerinden olan “sorunu sorgulamadan, çözüm arama” ilkesini sık sık bize hatırlatırdı. Gerçekten, bir sorunu çözmenin en ekonomik yolu, o sorunun oluşmasına engel olmaktır. Bir örnek vereyim. Mesela Belgrat Ormanlarının piknik mahalleri, yazın naylon poşet, boş şişe ve yemek artığı çöpten geçilmez. Orman idaresi de her yere, atıkları toplamak kolay olsun diye çöp varilleri yerleştirir. Dolunca da bunları araçlarla dışarıya taşır. Ama pislikle bir türlü baş edemez.
ORMANDAKİ ÇÖP İNSAN YAPMASIDIR
Vicdan ve ahlak sahibi insanların yaşadığı medeni ülkelerde birçok ulusal parkı ziyaret ettim. Birçoğunda tek bir çöp kutusu yoktu ve etraf tertemizdi. Çünkü ormandaki çöpü, ormanın kendisi değil, oraya gelen insanlar yaratır. O ülke vatandaşları “atmazsan, çevrede çöp olmaz” gibi çok basit bir kuralı içselleştirmişti. Herkes dolu getirdiği gıda kaplarının içindekini yedikten veya içtikten sonra, hafiflemiş boşlarını getirdiği torbaya koyup evine götürüyordu. Böylece çöp sorunu oluşmuyor ve çözüme de gerek kalmıyordu.
ULAŞIM SORGULAMADAN TRAFİĞE ÇÖZÜM GELİŞTİRME
İstanbul’un önemli sorunlarından biri, trafik sıkışıklığıdır. Bu sıkışıklığın en ilgi çeken bölümü de Boğaziçi geçişidir. Bunun için köprüler ve tüneller inşa ettik ve etmeye devam ediyoruz. Niye? Boğaziçi geçişlerine çözüm olsun diye bunları yapıyoruz. Şimdi birlikte düşünelim. Niçin bu kadar çok İstanbullu her Allahın günü iki kez “karşıya” geçmektedir? Hatta devam edelim, niçin her sabah yüz bin kişi Eminönü, Karaköy’e veya Maslak’a gitmekte ve yollar tıkanmaktadır. Örnekler çoğaltılabilir. Bunun sebebi tamamen, trafik sorunu düşünmeden yapılan imar planlamasıdır. Hâlbuki şehir planı, ulaşım planıdır. Şehir ekonomisinin verimini arttırmak için imarda amaç ulaşım gereğini azaltmak olmalıdır. Her semtte, hem konut hem de işyerleri bulunmalı insanlar işlerine tek vasıtayla ve hatta yürüyerek gitmelidir.
BİR İSTANBUL İSTANBUL’A YETMEZ
İstanbul’un imar planları, her ilçeyi “kendi kendine yeterli” hale getirecek şekilde hazırlanmalıdır.
Son Söz: Yanlış çözüm, çözdüğü sorunu büyütür.
Paylaş