Paylaş
Ancak hem ekonomide hem siyasette geldiğimiz nokta, temel ve çok sayıda eksikler bulunduğunu, daha çok şeyin değişmesi gerektiğini gösteriyor. Tabi ki tüm bu eksiklikleri, Cumhuriyet’in kuruluşunda saptanan “çağdaş medeniyetler seviyesi” hedefine göre söylüyorum. Çağdaş medeniyetler seviyesinden de; farklılıklarını zenginlik olarak görüp barış içinde yaşayan, insanlarının refah ve özgürlük içinde yaşadıkları bir toplum anlıyorum.
Özetle; Cumhuriyet’in çağdaş batı toplumlarını hedef koyduğunu düşünüyorum. Bu hedefin hala uzağında olduğumuz kesin. En azından Cumhuriyet’i kurduktan 90 yıl sonra hala yeniden muhafazakarlaşmanın arttığını konuşuyorsak, bu işte yanlış var demektir. Hem sağ hem sol muhafazakarlıktan söz ediyorum...
Bu kavram önemli; çünkü bazıları değişik soslarla yenilir hale getirmeye çalışsalar da, muhafazakarlık temelde değişime karşı olmaktır. Bir başka deyişle, hem ekonomi hem özgürlükler açısından insanları ve toplumları geride tutacak bir refleksi temsil eder. Muhafazakarlığı Batı örneğiyle çağdaş kılıfa sokmaya çalışan aydınlarımız ve Avrupalılar, bizdekinin etnik ve dini milliyetçiliği barındırdığını, herhalde son dönemde anlamışlardır...
Kendine sol diyenlerin muhafazakarlığı ise başka bir garabet. Muhafazakarlığı inkar edip, Cumhuriyet’in 90 yıl öncesindeki değerlerine tutucu biçimde sarılanlar, değişimlere ayak sürüyenler de muhafazakarlığın koyusunu yaşıyor.
Gelelim 2023 yılı hedeflerine...
2023 yılında Türkiye’nin dünyanın ilk 10 ekonomisi içinde yer alması hedeflendi. Mevcut 17.sıradan 11 yılda, 8 sıra birden üste çıkabilmemiz için önümüzdeki ülkelerin durması, ya da onlardan çok daha hızlı büyümemiz gerekiyor. Ama biz 3 yıl üst üste yüksek büyüyünce dengelerimizi bozuyoruz...
Bu kadar yüksek büyüme için gereken ekonomik şartlar belli; tasarruflar oranlarını çok artıracaksınız, cari açık gibi kırılganlıkları gidereceksiniz, bunun için üretim altyapısını değiştireceksiniz, enflasyonu yüzde 2-3 gibi sürdürülebilir yüksek büyümeye engel olamayacak seviyeye indireceksiniz, ihracatı ve yaratacağı katma değeri artırmak için teknoloji yoğun üretim yapacaksınız, v.s
İÇBARIŞ VE EKONOMİ
Kemal Derviş geçen hafta Hürriyet’te Cansu Çamlıbel’e konuşurken, 2023 hedeflerine bağlı olarak, “sürekli hızlı büyüyebilmemiz için mutlaka ulusal tasarruf oranımızın artması lazım” demiş. Ardından da Hükümetin son dönemde bunu özendirdiğini hatırlatıp, tasarrufun ekonomik önlemlerin ötesinde güven ortamına, iç barışın devamına, huzurlu bir siyasal ve sosyal yaşantıya da çok bağlı olduğunu söylemiş. “İç barış”tan kastını anlatırken de, Türkiye’nin 2023 hedeflerine gerçekten ulaşabilmesi için bazı temel toplumsal problemlerini çözmesi gerektiğini kaydedip, bunların arasında iç barış sorunu bulunduğunu kaydetmiş. Kürt vatandaşlar dahil herkesin kültürlerini ve kimliklerini Türkiye içinde istedikleri gibi yaşayacakları, tüm vatandaşların rahat edebileceği gerçek barış ortamından söz ettiğini belirtmiş. Gerilimin eninde sonunda ekonomiyi de etkileyeceğini, süregelen bir huzursuzluk kaynağının bulunduğunu hatırlatıp, “Türkiye 2023 ‘te kesin olarak bu sorunu halletmiş olmalı. Yoksa hepimiz çok üzülürüz” demiş. Haklı değil mi?
Bugün ölüm oruçlarını, 29 Ekim kutlamalarına gelen yasağı konuşuyoruz...
Kısacası; 90 yıl önce konan hedef doğru ama yaşananlar bu hedefe uygun değil.
Paylaş