Paylaş
Fotoğraf: İbrahim MAŞE (DHA)
Öyle bir yerde röportaj yaptık ki, inşaatın içinde tam da tepemizde 40 derece güneş varken klimasız ortamda… Ama ortada yapılan o kadar güzel bir iş var ki insan hiçbirine takılmıyor… Hele de o güzel yaşlılarımızın bu ortamda mutlu mesut yaşayacağını düşününce hiç takılmıyor.
Burası Türkiye Alzheimer Derneği Mersin Şubesi “Yaşlı Yaşam Merkezi” Aynur Hocanın ekiple beraber kolları sıvayıp işe giriştiği bir yer… Alzheimer hastası olan yaşlılarımızın aktif olabileceği, sohbet edebileceği, kaliteli zaman geçirebileceği bir merkez ve Türkiye’de bir ilk! Sadece bağışlarla 3 yıl 3 ay gibi bir sürede bitme aşamasına gelmiş.
Aynur Hoca bu merkezi o kadar güzel içten anlatıyor ki, bir kere geçmişteki değerlerini samimice anlatan bir insanın duygularının, sıcaklığının hasta ve hasta yakınlarına da dokunması kaçınılmaz… Diyor ki “Hasta ve hasta yakınları belki bir şeyin farkında değil ama hastanın hak ettiği saygı, önem, hak ettikleri sağlık hizmetinin biz farkındayız”
Bu cümleden daha önemlisi olabilir mi?
Aktif yaşlanma katı, 24 saatlik bakım hizmeti, evde bakım birimi, yemekhane, sosyal bölüm, bahçe bölüm… Müze… Müze için mesela Yıldırım Mayruk, Barbaros Şansal özene bezene hazırlanıyor…
Neredeyse her şey bitmiş, çok az eksiklikler var… Röportaja devam etmeden önce eğer siz de bu merkez için katkıda bulunmak isterseniz dernekten Ayşegül Hanım ile iletişime geçebilirsiniz… telefon numarası 05385166999
Biraz sizi tanıyalım?
1998 yılından beri Mersin Üniversitesi’nde Nöroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi olarak devam ediyorum. Nöroloji dışında algoloji ve klinik nörofizyoloji uzmanlık alanım var. 2006 yılında Mersin’de Alzheimer Derneği’nin şube kurucu üyesiydim. 2012’den bu yana da dernek başkanlığı yapıyorum.
Ailenizde de var mı Alzheimer?
Evet var.
“Yaşlı Yaşam Merkezi” nasıl ortaya çıktı?
Kanseri, migreni hasta ile çözüyorsunuz. Ama Alzheimer’da böyle bir şansınız yok. Hastanın kendi hastalığı hakkında kararı yok ailesi kararları veriyor, ilaçları ailesi veriyor. İşte o insanlara yol göstermek lazım. “Mahsus yapıyor doktor hanım yarım saat önce beni biliyordu, bak şimdi bilmiyor” diyorlar. Ben de diyorum ki “Anneniz bronşit olsaydı, sabaha kadar öksürseydi ona kızar mıydınız?” Aslında aileler de kabullenemiyorlar. Yıllardır ona önderlik yapan annesinin, babasının, kocasının, kardeşinin o hallerini görmek farklı bir şey.
Bebeklik evresi gibi mi?
Bebeklikten daha zor ama hastalığın en son noktası bebeklik… Hani Benjamin Button’ın Tuhaf Hikâyesi var ya biraz onu anımsatıyor. Babanızın, annenizin altını bezlemek kolay değil. İnsanlara yol gösterecek bir yere ihtiyaç var. Tıkanıyor aileler “Ne yapacağız?” diye. Ama bir adres yok
Bu merkez işte tam da burada mı devreye giriyor?
Aynennn öyle!
Alzheimer hastası olan bir kişi arabasına bindi, buraya geldi, arabasını park etti… Sonra?
Güler yüzle önce hoş geldin… Sonra değerlendirmeler yapılacak. Doktorlarımız, psikologlarımız ve sosyal hizmet uzmanı arkadaşlarımız var. Depremdeki hasar tespit çalışması gibi hem aile hem de hastanın durum tespiti yapılacak. Sonra aileye detaylı bilgiyi vereceğiz. “Sizin şu konularda çözüme ihtiyacınız var” diyeceğiz.
Yatılı bir merkez mi yoksa günlük bakım mı?
Hem yatılı hem de günlük bakım. Kreş gibi düşünün. Sabah işe giderken buraya getirecek. Akşam dönüşte de alacak. Kreş için bin metre alanımız var, orada fizik egzersiz alanı da var, sanat terapi salonu, müzik salonu, müzemiz var, yemek salonu var. 3 bin metrekare bahçe var. Anneniz 5 dakika her alanda zaman geçirse zaten akşam olur.
Peki Alzheimer yakınlarının eğitimi var mı?
O da var! Aktif Yaşlanma Eğitim Programımız var. Bilgilendirme seminerleri ve psikolojik destekler var. Bilgi düzeyini arttırmak için ciddi eğitimler var.
1 saat önce yemek yedi, az sonra yeniden geldi “Acıktım” dedi. Ne yapacak hasta yakını?
“Canııııımmmm demek acıktın” deyip bir çay tabağı içine fındıkları koyacak eline verecek. “Sen şimdi bunları ye ben sofrayı hazırlıyorum.” Her öğün sonrasında geldiğinde bir salatalık, kuru kayısı gibi atıştırmalıklar versinler.
Siz burada bunu nasıl dengeleyeceksiniz?
Öğle yemeğinde diyelim ki cacık var, çorba var, pilav var, sebze yemeği var. Önce çorbayı vereceğiz, tamam bu kadar diyoruz. Sonra yine acıktım deyip gelecek, diğerini vereceğiz. Ama siz çatışırsanız “Biraz önce yemiştin” dediğinizde hastayı da zor durumda bırakırsınız. Mesela şuanda size “Hayır şuanda röportaj yapmıyoruz Çin’de geziyoruz” desem ne yaparsınız? Aynı şey. Hiçbir zaman onların anne babanız olduğunu, sizin her daim yol göstericileriniz olduğunu unutmamak lazım.
Hasta için daha zor gibi?
Öyle tabii, herkese zor. Biz hastayı karşımıza alıp da “Sen Alzheimer hastasısın, artık bu şekildesin” demiyoruz yok öyle bir şey. Asla yok! Bizim de hekim olarak konseptimiz bu değil. “Efendim sizin beyninizde unutkanlıkla ilgili küçük bir problem var, yakınlarınızda bu ilaçları kullanmanız için yardımcı olacaklar” diyoruz.
Söylemiyor musunuz peki gerçeği?
Nasıl söyleyebilirsiniz ki, benim 20 yıldır takip ettiğim hastam var. Bir şekilde yaşıyor.
Kaç yaşına kadar indi bu hastalık?
42 yaşında hastam var. Maalesef giderek gençleşiyor ama normalde 60 yaş üstü. Kolay teşhisler değil, bir sürü testleri, işlemleri var. Dolayısıyla 42 yaşındaki hastama “Siz artık Alzheimer’sınız, unutacaksınız her şeyi, en sonunda yatalak olacaksınız” diyebilir miyim? Bunları söylerken adamın eline silah vermekle aynı şey… Nitekim farkına varıp intihar edenler de oluyor maalesef. Dernek kimliğimizde de, hekim kimliğimizde de bizim ilk muhatabımız hasta yakınları ve her zaman hastaya hak ettikleri saygıyı, önemi ve hak ettikleri sağlık hizmetini vermemiz gerekiyor. Bütün derdimiz bu! Onlar bunun farkında olmayabilirler ama biz farkındayız.
Peki sosyal olmaları konusu nasıl olacak?
Mesela bahçede ekim, dikim alanı olacak. Bu merkezde bahçıvan tutmayacağız, hobi serasında onlar çalışacaklar. Mutfakta hobi bölümünde keki onlar yapacaklar ve çay saatinde yiyecekler. Sanat terapisi alanlarında bir takım objeler yapılacak, o objeler de satışa sunulacak ve geliriyle başka bir hizmet yapılacak. Terzihane olacak, yapabilme kapasitelerine göre patchwork yapılacak. Hastalığın her aşamasında hastalarımızın gerekli güvenlik önlemlerinin alınması ön koşuluyla yaşamın içerisinde olmalarını ve sorumluluk almalarını istiyoruz. Hiçbir zaman biblo gibi oturmalarını “Sen burada otur, bir şeye karışma” denilmesini istemiyoruz.
Tamamen bağışlarla mı yapıldı bu merkez?
Aynen öyle. Yenişehir Belediyesi İbrahim Genç Başkan bu arsayı bize “Yaşlı Yaşam Merkezi” yapılması için tahsis etti. İç işleri bakanlığından proje adına tahsis ettirdik. 2009 yılı itibariyle 39 yıllığına Türkiye Alzheimer Derneği Yaşlı Yaşam Merkezi adına. 3 yıl 3 aydır bu inşaatı yapıyoruz.
Yatakhane de mi var?
Üst iki kat sürekli bakım merkezi, 24 saat yatacak hastalar için. 60 yataklı, 30 odalı bölüm.
Neler eksik?
Ofis mobilyaları, oturma grupları, yemek servis ekipmanları, 20 tane 32 inç televizyona ihtiyacımız var. İnşaat ile ilgili çok bir şeyimiz kalmadı.
Müzeden de bahseder misiniz, nasıl bir müze olacak?
Behiye Aksoy müzemiz olacak. Behiye Aksoy’un kıyafetleri Yıldırım Mayruk ve Barbaros Şansal’da.
Ve onları bize verecekler. Yıldırım Bey terzihanemizi de dekore edecek. Bir de yaşam müzesi olacak, Toroslar bölgesinde kullanılan eski araç gereç, giysiler, ev aletleri mesela Mehmet Nuri Çil adındaki bir büyüğümüzün biriktirdikleri, daha sonra çocuklarının üzerine koyduklarıyla iki depo dolusu kayıtlı eser var. Mersin Rotary ile ortak projemizle müzeyi açacağız.
Evindeki altı tane su bardağını getirip “Bu da benden olsun” diyen var mı?
Var! Daha başka bir şey anlatayım. Erdemli’de eğitim toplantısı var. Toplantı sonunda bir iki slayt ile burayı anlattım. Bir grup yaşlı teyzen toplantıdan sonra çıkmadılar beni beklediler, yanıma geldiler. “Doktor Hanım biz buradan sonra pazara gidecektik gitmeyeceğiz al bu para da bizden olsun” deyip Pazar paralarını verdiler. Hemen Ayşegül orada onlara makbuz kesti. Düşünebiliyor musunuz Pazar paralarını verdi o teyzeler! Ayşegül’e o gün dedim ki “Bu bina bitecekse bu parayla bitecek” ve çok şükür şuanda bitiyor. 4 bin metrekare, birinci sınıf hastane standardında. Tuğlacı da, mermercisi de, borucusu da herkes gönüllü destek oldu. İşçisine varana kadar!
Açılış ne zaman?
Eylül ayında, Alzheimer Haftası’nda inşallah planlıyoruz.
Hizmetler de mi ücretsiz?
Hayır. Eğitimler ücretsiz olacak ama kreş ve 24 saatlik hizmet birimi ücretli olacak. O parayla burası döndürülecek. Ama “Aktif Yaşlanma Katı” ücretsiz olacak. Burası bizim şehre açılan yüzümüz olacak.
Yola çıktığınızda kalbiniz nasıl atıyordu şimdi nasıl atıyor?
Çok gururluyum! “Hoca hanım çok iyi niyetli ama biraz hayalperest” diyorlardı. Şuanda buraya kaç metre, kaç çapında elektrik kablosu kullanıldığını söyleyecek durumdayım. Abdurrahman Çokgünlü Yönetim Kurulu Üyemiz Müteahhit gibi çalıştı. Bittiğinde herkes gelsin, iki saatlik boşluğunda bile gelip burayı yaşasınlar, görsünler. Güzellikleri yaşamak için başka şeye gerek yok. Paylaşım da var burada.
Son olarak eklemek istedikleriniz neler?
Bu yola çıktığımız günden itibaren Mersin halkının, Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan birçok insanın, ülke dışından birçok insanın desteğini aldık. Daha ortada bir şey yokken bize inandılar, müteşekkirim. Bir lira bağış yapana da, 50 bin Tl bağış yapana, bu arsanın kullanma hakkını veren ve son nokta da reklam panolarımıza ve mutfak pişirme ünitesindeki bazı ekipmanlarımıza maddi destek veren Yenişehir Belediyesine müteşekkiriz, meclis kararıyla asansörlerimiz, kat kaloriferlerimiz, jeneratörlerimiz gibi yaklaşık 1 buçuk milyona yakın maddi değeri olan katkıyı çok büyük bir özveriyle bize veren Mersin Büyükşehir Belediyesine, MTSO EKAV Başkanı İbrahim Kiper, Mezitli Belediye Başkanı Neşet Tarhan’a müteşekkiriz. Lions’lara, Mersin Rotary’e müteşekkiriz. Yaptığımız etkinliklerde bize destek olan sanatçı arkadaşlarımıza, etkinliklerimize katılan tüm bireylere müteşekkiriz ve son olarak Türkiye Alzheimer Derneği Mersin Şubesi ailesinin her bir üyesine kendi adıma teşekkürlerimi sunuyorum. Az bir yolumuz kaldı çok az bir ihtiyacımız kaldı. Lütfen bu yazıyı okuyan herkes “Benim yapabileceğim bir şey var mı?” diye bizi arasın. Bir tek bardağa da, televizyona da bir tane masaya da son derece müteşekkir olacağız. Ekim’den itibaren de yaşlılarımız burada olacak, burada hep beraber gelin keyifli zaman geçirelim. Ve bunun gururunu birlikte yaşayalım.
Paylaş