Paylaş
Fotoğraf: İbrahim MAŞE – DHA
“Çocukları sakın korkutmayın!!!”
Bu haftaki röportaj konuğum Uzman Psikolog Ramazan Şimşek… Çocuk terapisti, evlilik terapisti ve yetişkin terapisti… Konumuz insanların bilinçaltında yaşananlar, korkular…
Mesela birçok insan düşüncesinde kendi cenazesini düşünür, kurar, ağlar… Bunun sebebini sorduğumda “Korkular…” dedi… Sonra tahtasında şema çizdi… Dış dünya, İç dünya, uyum ve uyumsuzluk… Dış dünya ile uyumlu olursanız “Başarılı olursunuz…” Dış dünya ile uyumsuz olursanız “Kaygı” başlar dedi ve devam etti… İç dünya ile uyumlu olursanız “Huzurlu” olursunuz… Dış dünya ile uyumsuz, iç dünya ile de uyumsuzluk olursa “Depresyon”dur bunun adı diye açıklamasına devam ettikten sonra soru cevaplara başladık…
Dr. Şimşek aynı zamanda da “Tablet Çocukları, Dikkat Dağınıklığını Önleme ve Beyni Etkili Kullanma Kılavuzu, Dikkat Eksikliği Tedavisinde Yeni Yaklaşımlar ve Eski Köye Yeni Adetler adında 4 kitabı var.
Öncelikle korku nedir?
Korku gerçek ya da hayali tehdit karşısında hissedilen ve canlının kendisini korumasına yaran en temel duygulardan biridir. Kelimenin kökeni de “korumak” fiilinden gelmektedir. Biyolojik olarak otonom sinir sisteminin ‘’savaş ya da kaç ‘’ tepkisinin aktive olduğu ilkel bir duygudur.
Gerçek tehdit ve hayali tehdit derken?
Gerçek tehdit 5 duyu organı ile tanımlanabilen bir tehdittir. Tehdit gerçekse korku doğal ve sağlıklı bir durumdur. Tehdit gerçek değil de hayali ise sorundur
Ne yani hayalet, öcü.vs...vs. gibi hayali korkuların olması bir sorun mudur?
Evet, bir sorundur. Hayali bir tehdit organizmada bir kaygı yaşanmasına neden olur. Bilinç tedbir alamaz çünkü ortada somut bir şey yoktur ama bilinçaltı bunu gerçek sanır. Bu nedenle kaygılar gittikçe artar ve yoğunlaşır. Bu durum panik atağa, paniklerin sık yaşanması takıntılara ve sonunda paranoid durumlara kadar gider.
Örnek verebilir misiniz?
Mesela eve hırsız girmesinden korkan birisinin evin güvenliği konusunda duyduğu endişe doğaldır ve tedbir almaya iter. Köpek gerçektir, ısırma ihtimali vardır. Peki, ihtimali son derece düşük olmasına rağmen ya da hiç gerçekliği olmamasına rağmen korkarsanız ne olur? Örneğin “hayalet” korkusunu, ortada gerçek bir “nesne, canlı..vs” olmadığı için tedbir alamazsınız. Tedbir alamadığınızda ne yaparsınız ya psikolojik savunma mekanizmaları geliştirirsiniz ya da hurafelere başvurursunuz. Bunlar tam olarak işe yaramayabilir?
Peki o zaman ne olur?
Panik bozukluk başlar.
Hangi düzeyde uzman desteği alınmalı?
Kaygı, endişe artmışsa hemen uzmana gidilmeli. Ama bizim toplumda genellikle panik atak sonrası yardım alınmaya başlanır.
Peki Fobi ve Korku arasındaki fark nedir?
Korku genel bir duygudur ama fobi bir özel bir nesne, durum ya da canlıya yönelik olan kokuya verilen addır. Örneğin kişide kedi fobisi vardır, sadece kediden korkar diğer hayvanlardan korkmaz.
Beyinde ve vücutta hangi sinyalleri dikkate almak lazım?
Durup dururken, bir neden yokken yoğun bir endişenin oluşması, nefes darlığı, çarpıntı, yüz kızarması, el ve vücutta titreme, terleme, başın çeşitli yerlerinde basınç hissi, baş ağrısı, tıkanma hissi, ağız kuruluğu, mide ve bağırsak sorunları en belirgin sinyallerdir.
Mesela kişi sorunun nereden kaynaklandığını bilebilir mi?
Bazı durumlarda mümkünken bazı durumlarda mümkün değildir. Kedi korkusu, hırsız korkusu gibi korkuların kaynağını kişi bilebilir, hatırlayabilir ama panik ataklarında oluşan yoğun kaygının kökeni genellikle bilemez ya da hatırlayamaz.
İnsan kendi kendinin bilinçaltına inebilir mi?
Bilinçaltı engin bir deniz gibidir. Dışarıdan yüzeyi görünür büyük bir kısmı görünmez. Bilinç ve bilinçaltı aslında sürekli aktiftir. Ama bilinçaltının çok daha fazla bazen tamamen bir etkin olduğu trans anları vardır. Gün içindeki dalmalar, unutkanlıklar küçük translardır. Panik anı da bir çeşit trans halidir. Bilinç devre dışıyken bilinçaltı çok daha aktif bir hal alır.
İnsan kendi kendinin bilinçaltına inebilir mi?
Kişinin bilinçaltına inmesi ya da sorunu çözmesi kendi başına çok zordur. Bunu eğitimini alan bir uzman ile birlikte çalışması gerekir.
Yetişkin olmasına rağmen hayali diye bahsettiğiniz korkular neden hala etkili olabiliyor?
Yaşanmış bir travma yoksa büyük ihtimalle bilinçaltında yatan korkular neden olur. Çocukluk dönemlerinde (özellikle 3-11 yaşlarında) bilinçaltına işleyen korkular yetişkinlik yılarında tetiklenebilir, aktif hale gelebilir. Bir danışanım yahni yemeğinden neden tiksindiğini hafif transta iken fark etmişti. 8 yaşındayken komşusu vefat eder. İlk kez bir cenazeyi yakından görür, yoğun bir korku yaşar ve definden sonra cenaze evinde yahni yemeği yenir. Yahni yemeği cenazeyi ve korkuyu çağrıştırdığı için reddedilir. Gece her tuvalete kaldığında panik yaşamaya başlayan bir danışanımın bu korkusunun altından ne çıktı biliyor musunuz?
Ne çıktı?
Çocukluğu bahçeli bir köy evinde geçer. Tuvalet bahçededir. Annesi kızının gece vakti tuvalete gitmemesi için “gece tuvalete gideni cin çarpar kızım” der. Çocuk o kadar korkar ki geceleri tuvalete gidemez. Peki, danışan bu gece ataklarını ne zaman yaşamaya başlar? Kendi kızı 9 yaşındayken. Çünkü annesinin “cin çarpar” dediğinde kendisi 9 yaşındaydı.
Mesela öyle oturuyoruz kafa kurmaya başlıyor, o kurguları nasıl beyinden gönderebiliriz? Ya da bırakıp kurmaya izin mi vermek lazım?
Kafada bir şeyler kurmak yararlı olduğu kadar zararlı da olabilir. Güzel bina da hayal edebilirsiniz gece karanlıkta hayaletlerin size saldırdığını da, çocuğunuzun doğum gününü de hayal edebilirsiniz, baygınlık geçirip hastaneye yattığınızı da… Daha önce dediğim gibi bilinçaltı gördüğü ile hayal ettiği arasındaki farkı bilmez. Anahtar işte tam da buradadır. Olması mümkün olmayan kötü şeyler hayal ederseniz psikolojik sağlınızı kendi elinizle bozmuş olursunuz. Terapilerde ilk yaptığımız şeylerden birisi de kişinin “bozulmuş görsel” dediğimiz negatif düşüncelerini olumlu şeylerle değiştirmektir.
Paylaş