Paylaş
Antalya farkı
Bİr günlüğüne Burdur'a gittim. Misler gibi havası var. Bir gecelik nefis bir uykudan sonra Antalya'ya dönme vakti geldi çattı. Dönmesine döneceğim ama canım hiç mi hiç istemiyor. Ayaklarım geri geri gidiyor. Çünkü, arkadaşların her telefon ettiklerinde söyledikleri beynime iyice işlemiş; ‘‘Antalya yanıyor’’...
Burdur'da durum vaziyet pek öyle değil... Güneşin altında yanıyorsun ama bir ağaç gölgesini bulduğun zaman problem yok. Püfür püfür esiyor... Ya, Antalya... Güneşin altı, şemsiye veya söğüt gölgesi farketmiyor.
BALIK VE RAKI YOK
Dönüşü Isparta'yı bağlayan Dereboğazı Yolu'ndan yapıyoruz. Ben, TRT Haber Müdürü Oğuz Erkır, Cumhuriyet'ten Bülent Ecevit ve Antalya Gazetesi'nden Ekrem Şen... Hedef; Karacaören Barajı yakınlarında bir akşam yemeği... Lokantalara tek tek uğruyoruz, alabalık istemediğiniz kadar var. İş rakıya geldiği zaman damlası yok. Tamam, doğru, orası şehirlerarası bir yol...
Jandarma alkol satışını yasaklamış olabilir. İyi de, o zaman tek başına alabalığın ne anlamı kalıyor. Ayranla veya kolayla kiremitte balık yiyen varsa ona birşey demem. Baraj kıyısındaki lokantaları taraya taraya geldik, hiçbirinde balık ve rakı ikilisini biraraya getiremedik.
SALAŞ BİR MEKAN
Ne zaman ki, Burdur il sınırı bitti, Antalya il sınırına girdik, mesele halloldu. Karaöz Belediyesi sınırları içinde bulunan Köprülü Restaurant'ta aradıklarımızı bulduk. Boğaz Köprüsü mü desem, Sırat Köprüsü mü bilmem, bir garip köprüden geçip, salaş bir mekanda karargah kurduk. Bıldırcın, balık ve rakıdan oluşan mönü nefisti. Recep Çakır, burayı ormandan alabalık üretim tesisi olarak 49 yıllığına kiralamış. Restoranın dibinden güzelim Aksu Çayı akıyor... Pırıl pırıl su... Masalar loca tipi, hepsi de suyun içinde... Canın istediği zaman, boyu geçmeyen suya gir serinle... Sonra rakıya devam... Biz hazırlıksız geldiğimiz için bunu yapamadık. Ama, burayı bilen şortunu getirmiş.
Şimdiden söyleyeyim, doğayı, suyu, udu, sazı, kavalı ve salaşı seven gitsin. Tabi, birde balık ile rakıyı... Diğerlerine tavsiye etmem.
Komutan gidiyor Burdur ağlıyor
Burdur, hüzünlü bir veda yemeklerine sahne oluyor bugünlerde... 58'nci Er Eğitim Topçu Tugay Komutanı Tuğgeneral Ali Rıza Selmanpakoğlu, kentten ayrılıyor. Gerekçesi de; Burdur'daki askeri birliğin tugay konumundan düşürülüp Antalya'ya bir kol olarak bağlanması. Hal böyle olunca da, general rütbesindeki bir komutanın orayla ilişkisi kalmıyor. Komuta bir albaya geçiyor.
Peki, bu durumda, Selmanpakoğlu ne yapacak?.. Hemen söyleyeyim, Askeri Şura, 30 Ağustos'ta toplanıyor. Durum orada netleşecek. Ama, ben dahil, Burdurlular'ın gönlü, terfi sırası gelen paşayı daha iyi yerlerde görmek...
Biz üzülürken, paşanın gidecek olması bazılarına göbek attırıyor olabilir mi?.. Attırmaz mı?.. Hem de öyle göbek atıyorlardır ki sormayın... Burdur'da, yuvaları paşa tarafından darmadağın edilmiş laiklik düşmanı yobazlar, sevinçlerinden havalara uçuyorlardır. Paşa gidince, ortada yine at oynatırız diye...
Böyle düşününler acaba avuçlarını yalarlar mı?.. Bence yalarlar. Çünkü, paşanın, Ankara'ya gitmeden önce gelecek albaya, bu konuda söyleyecekleri mutlaka olacaktır.
Değil mi paşam?...
Albayın da, paşadan devralacağı o laiklik bayrağını taşıyacak yürekli biri olacağından şüphemiz yok.
Öyle değil mi albayım?..
Aklımla yaşayım
Şu gen olayı açıklandı ya, herkes merak ediyor; ‘‘Acaba, şans bana da güler mi?’’...
Uzmanlar, gen yenileme konusunda 40 yaşın üstündekilerin treni kaçırdığına inanıyor. Çünkü, bu işin olgunlaşması için gerekli süre en az 15 yılmış... 2015'i gören şanslı yani...
Geçenlerde, arkadaşlarla sohbet ederken, söz, döndü dolaştı, gen işine geldi. Gruptakilerden en şanssızı TRT Haber Müdürü Oğuz Erkır'dı... Nedeni ise yaşının 58 olmasıydı...
Oğuz ağabey, bu gerçek karşısında ne yapacağım diye kara kara düşünürken, müthiş çözüm önerisi benden geldi; ‘‘Merak etme be abi, sende mahkemeye başvurup yaşını küçülttürürsün.’’
Öyle ya... Madem, elin Amerikalısı 40 yaşın üstündekilere pek şans tanımıyor. Bizim de yapacağımız tek şey kalıyor; mahkeme kararı...
Eeee, ne demişler; madem öyle, işte böyle...
Ünlü sözler
‘‘Bir ülkede namuslular, en az namussuzlar kadar yürekli olmadıkça hiçbir olumlu iş yapılamaz.’’
İsmet İnönü
dgundogdu@hurriyet.com.tr
TELEFON: (0242) 340 38 38
Paylaş